İNSANI İNSANDAN KORUMAK

Yüce Yaratıcı insanı tarif ve tavsif ederken, “ Biz onu en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu (kendi iradesini kötüye kullanması sebebiyle), aşağıların aşağısına indirdik” buyuruyor. Yani bu insan; bir yönüyle meleklerin üzerine çıkacak bir makama namzet iken, bir taraftan da “esfel-i safiline” atılacak bir kabiliyeti taşıyor.

Her neyse, bu mukaddimeden sonra yaşadığım bir olay, insanlık hakkındaki bu hakikati bana bir daha hatırlattı. Bu hafta içerisinde Sorgun sanayi esnafından Ömer Özdemir dostumla Kayseri’ye bir seyahat yaptık. O’nun ihtiyaçlarını temin maksadıyla bir “Kilit-Markete” girdik. Ben merakımı gidermek için oradaki bir elemana sordum: Bu markette ne tür kilitler var?

Eleman cevaben (Kayserili zekasıyla): “Beyefendi! Bizde, insanın çenesini kapatacak kilit hariç, her şeyi insandan koruyacak kilit çeşidi vardır,” dedi.

Bugün insanlık, hem insanı ve hem de insanın alın terini yine insandan koruyacak tedbirleri almak için bir sürü kilit icat etmiştir. Bütün bu çabaya, gayrete ve tedbire gerek var mıydı? Bu kadar kasalara, alarmlara ne ihtiyaç vardı? İnsanlık vahşet ve bedeviyet devrini yaşadı. Şimdi ise, güya medeniyet devri dediğimiz bir devri yaşamağa gayret ediyor. Ama gelin görün ki; medenilerin medeniyet perdesi arkasına gizledikleri hile, desise ve entrikalar bedevilerin merdane yaptıklarını çok gerilerde bırakmıştır. Bu medeniler (!) bunu daha kalleşçe ve uluslararası boyutta yapıyorlar.

Yazının akışını konunun gidişine bıraktım. O da kalemi, bu ülkede son günlerde cereyan eden “ tek dişi kalmış canavarların” bu ülkeye nasıl saldırdıklarına kadar getirdi.

Evet, bu saldırının akabinde, döviz ve faiz fırladı. Hem Türk ekonomisinin kasası ve hem de bu ülkede yaşayan herkesin kesesi soyuldu.

Tanzimat’tan bu yana bu ülkenin ayaklarına bağlanan prangaları çözmeye niyetlenen bu millet, kendi iradesiyle 2002 yılında bir çilingir getirdi. “Tam ayaklarımızı çözdük, artık yürüyebiliriz, hatta zalimlerin ayakları altında ezilenleri de tutup kaldırabiliriz…” derken üzerimize serpilen bir ağ gibi bir kilitle daha karşılaştık. Bunu bekliyorduk.

Ama nafile! Artık şerbetlendik. Hem oyunu biliyoruz. Hem de o çürük ve sahte kilitlere karşı, “milli iradeye sahip çıkma” markalı bir anahtar geliştirdik.

23.01.2014