KUYRUK KÜLTÜRÜ

Bizim kültürümüzde; büyük-küçük, ileri-geri, önce sonra vb. kavramlar ne kadar eski ve ananeye dayansa da, belki dünyanın en aceleci toplumlarından biri olduğumuzdan dolayı “Kuyruk Kültürü” gerçekten bu toplumun bünyesine çok zor yerleştirilmiştir.

Bankalardan vergi dairelerine, fırınlardan alışveriş merkezlerine kadar bu kuyruk dediğimiz sosyal realite, maalesef zaman zaman birtakım facialarla da sonuçlanmıştır.

Hak, hukuk, adalet, özellikle kul hakkı ve hürmet dediğimiz, esasında bizim kültürümüzde var olan bu kavramları ihmal ettiğimizden, bu kuyruk kültürünün de en somut örneklerini Batı’da gördüm.

Bir alışveriş merkezinde bir kasa arkasında üç kişinin beklediğini gören yurdumun insanı, ikinci bir kasanın boş durduğunu görünce ortalığı yıkar. Ama Orada (Mesela: Kanada’da) herkes sabırla bekler, en az on kişi birikince ikinci bir kasa açılar. O zamana kadar oradaki elemanlar; ya temizlik yapar, ya raf düzenler veya etiket değiştirirler vs.

Şimdi niye anlatıyorum bütün bunları?

Bu ve buna benzer toplumsal davranışlarımıza şekil veren “Batı”nın etkisiydi ya! İşte aynen öyle de; şu Sorgun’da, Cumhuriyet caddesinde, “Araba Kuyruğunu” da bize getiren Avrupa’daki kardeşlerimizdir.

Biz, şu Temmuz-Ağustos ayları bir gelsin; yurtdışında yaşayan eş-dost-akrabalar bu ülkeye gelsinler, hem sılayı rahim yapsınlar, hem bu ülkenin havasını suyunu tatsınlar, kültüründen uzaklaşmasınlar ve hem de çarşı-pazara da ticarî bir canlılık gelsin diye hasretle onları bekliyoruz. Ve onlar da geliyorlar. Hoş geldiler, sefalar getirdiler.

Bununla birlikte, çoğunluğu tenzih ederim ama bir kısmı var ki; oralarda araba kullanması yasak olan çocuklarını direksiyona oturtanları mı sayayım, yoksa çarşı içinde alışveriş merkezleri önünde dörtlü lambalarını yakıp alışveriş yapanları mı? Arkada “Araba Kuyruğu” uzamış kimin umurunda? Bunları bir de ikaz edin bakalım. Nasıl üzerinize yürüdüklerini göreceksiniz bu arsız ve yüzsüz insanların!

Bu aylarda, bu ülkede trafik kazaları neden artıyor dersiniz?

Bu toplumsal hareketliliğin bu olumsuzlukları yanında, bunların bize öğrettiği çok önemli bir şey var o da: Sabır, tahammül ve metanetle birlikte “arabayla kuyrukta beklemektir.” Ben hayatımda, Yalova’dan İstanbul’a gittiğimde arabalı vapuru beklerken bir defa arabayla kuyruğa girmiştim. Şimdi, Sorgun Cumhuriyet Caddesinde haftada birkaç defa bu kuyruğun tadını çıkarıyorum. Umarım bu yazı, bu işe sebebiyet veren ehl-i vicdanın vicdanında ma’kes bulur. Veya yetkililer bu işe bir el atarlar…

29.08.2015