MERKEL GİDİYOR, MACRON SALLANIYOR

Hafızanızı iki ay geriye götüreyim. Suriye’nin İdlip kentinin istikbaliyle ilgili İstanbul’da, Vahdettin köşkünde dört lider bir araya gelip konuyu müzakere ettiler. Bu arada kim ne derse desin bu toplantı, Türkiye’nin başarılı bir diplomasi zaferi olarak tarihe geçti. Böylece İdlip halkı zalim Esed’in katliamından kurtuldu ve Türkiye de ikinci bir göç dalgasına maruz kalmadı.

Evet, İstanbul’da konuyla ilgili bu toplantıya katılan Liderler kimdi? R. T. Erdoğan, Putin, Merkel ve Macron. Bunların dışında bu toplantıyı sabote etmek isteyen dessas, insî bir şeytan çok arzu etmesine rağmen bu toplantıya çağrılmadı. Daha doğrusu O’na rağmen bu toplantı gerçekleşti. Ama bunu hazmedemeyen insî şeytan bir taraftan bu liderlere bir takım komplolar kurarken bir taraftan da bir tetikçisini (J.Jefry) bölgeye gönderiyor ve O’nun ağzıyla, “Astana mutabakatının fişini çekmekden” söz ediyordu.

Astana mutabakatında imzası bulunan bir liderin ülkesinde (İran) kaosla başlayan bu İblisana faaliyet, adım adım devam edecektir. İstanbul toplantısına katılan Almanya’nın liderini ekonomik yönden epeyce hırpaladıktan sonra bir yolunu bularak partisinin başından uzaklaştırıyordu.

Hemen akabinde, kendisine ihanet ettiğini ve emrinden çıkacağı ihtimaliyle bir ders verilmesi gereken Macron hedefe oturtuluyordu. Sen misin Erdoğan’a yaklaşan, Putin’le resim çektiren? Sen misin Rusya’dan ucuz gaz alan, Avrupa ordusundan söz eden? Evet, Macron’un bileti kesilmişti. Sarı yeleklilerin sahaya sürülmesi gerekiyordu. Onlar da rollerinin hakkını veriyordu.

Sırada Putin var. Ama yıllardır Putin bu şeytanî planı bildiğinden ve şerbetli olduğundan dolayı O’na bir şeyler yapamıyorlar, Ukrayna kozunu kullanıyorlar.

Gelelim R.T.Erdoğan’a! Şu yakın tarihte ve bu coğrafyada; Geziden başlayıp, 17-25 Aralık’a, oradan 15 Temmuza kadar.. bu insî şeytanlar ellerinden gelen ve cinnî şeytanlardan aldıkları bütün dessasane planları uyguladıkları halde; Allah’ın inayeti, milletin feraseti ve dirayetiyle bütün planları boşa çıkarılmıştır.

Bütün bunlara rağmen rehavete kapılmadan, daima uyanık olmak mecburiyetindeyiz. “Zira su uyur, düşman uyumaz!”