Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

MÜSLÜMANLARIN YENİDEN İSLAMLA BULUŞMASI

Cenabı Hakkın kainattaki kanunlarından biri de (fizik kanunları diye adlandırılan) şudur: “Eşya mabeyninde boşluk yoktur.” Yani en büyük boşluk kabul edilen uzay bile “esîr” denilen bir madde ile doludur.Söz konusu kanunun tesirini çok çarpıcı bir şekilde, sosyolojik ve tarihi olaylarda da müşahede etmekteyiz.Yani insan toplulukları kendilerine has kültürel özelliklerine sahip çık(a)madığı takdirde, bir başka kültürün etkisi altına girmeye mahkumdurlar.

Sözü uzatmadan konuya girmek istiyorum. Hafta sonu, Sorgun Anadolu Kültür-Eğitim Vakfı’nın konferans salonunda bir slayt gösterisi seyrettik.Bu gösterimde; adı geçen vakfın daveti üzerine yine, Tokat’ta faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşunun gönüllü hizmet erlerinden üç kişinin “Demokratik Kongo Cumhuriyeti”ndeki hizmet faaliyetleri anlatılıyordu.

Tokat’taki bu vakfın 3-kişilik serdengeçti ekibinin; duyduğu, gördüğü ve yaşadığı hadiseleri başkalarıyla da paylaşmak hazzı, onları bu maceraya (ben fedakarlık diyorum) sevk etmişti. Zira Peygamberimizin Hz. Ali’ye söylediği o söz ki; “Ya Ali! Bir kişinin senin vasıtanla imana gelmesi, senin için sahralar dolusu kırmızı koyunlara sahip olmandan daha hayırlıdır.” Bu ekibe bir mürşid ve bir müşevvik olmuştur.

İşte, bu kahramanlar bu sebeple Afrika’ya gitmeye karar verirler. Afrika haritasını önlerine alır, bakarlar.Hıristiyan misyonerlerinin mensuh bir dini yaymak uğruna seneler önce gittiği balta girmemiş ormanlar arasındaki bir bölgeyi seçerler.Orası eskiden Zaire diye bilinen ve yüzde yetmişi müslüman olan, bugün ise Müslüman nüfusun yüzde ona düştüğü, açlığın ve sefaletin en yoğun olduğu bir sömürge bölgesi. İşte yeni adyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti.

Şimdi onların intibalarını dinleyip slaytlarını seyrediyoruz:Ülkenin eski adı Zaire, Afrikanın tam ortasında çok geniş bir coğrafi alana sahip, Kongo Nehri,Nil’ den sonra en büyük bir nehir,bu ülke dünyanın en büyük elmas madenine sahip, maddi olarak geri kalmasına hiçbir sebep gösterilemez. Ama, bir işçinin yevmiyesi üç dolar, bir ekmekte üç dolar.Ortalama insan ömrü;50-55 yaş, yıllarca Belçika’nın sömürgesi olmuş, ellerindeki parmak ucu kadar bir elması alıp onun yerine bir radyo veriyorlar ve o elması Belçika’da bir milyon dolara satıyorlar. Ülkede elektrik yok, iki nesil öncesi Müslüman.Yani dede Müslüman, oğul Hıristiyan biz torunlarla muhatap oluyoruz. İsimleri; Ahmet, Muhammed, Ebubekir vb. Müslüman ismi (tabii dede koyduğu için),ama kendileri Hıristiyan. Hindistan’ın kökü putperest, Avrupa’nınki Hıristiyan, Afrika’nınki ise Müslüman’dır. Fakat gel gör ki bu misyonerler buraların hem maddî hayatlarını ve hem de manevî hayatlarını iflas ettirmişlerdir.

Bizler bu şartlar altında ve beyaz bir insan olarak, İslam’ın şefkat elini oralara uzatmanın ve hiçbir maddî karşılık beklemeden çeşitli yardımlarla (kurban mevsiminde) onların imdadına yetişmenin tatlı ve heyecanlı bir zevkini tadıyoruz. Adeta, çölde susuzluktan ölmek üzere olan insanlara su yetiştirmek gibi bir şey bu. O Ahmetler ve Muhammed’ler aslî hüviyetlerine kavuşmaya başladılar, darısı diğer masum ve mazlum milletlerin başına olsun inşaallah! Türkiye’ye de; bunların feryatlarına ve imdatlarına yetişmek üzere Cenabı Hak güç-kuvvet versin!

Bu fedakârların hatıraları elbette bu kadar değildi, ama ben özetledim. Arife işaret yeter…
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ