Yaprak dökümü

Bu başlığı okuyan değerli okuyucularım herhalde ünlü Türk romancısı Reşat Nuri Güntekin’in meşhur romanından bahsedeceğimi düşünmüş olabilirler.

Ya da; mevsim müsait olmasa da güz mevsiminden, suların çekilmesiyle yaprakların önce sararıp solması daha sonra da görevlerini yaparak iskan ettiği o ağaç dallarını terk etmesinden söz edeceğimi zannetmiş olabilirler.

Veya; yanlış ekim, hatalı gübreleme, suyu yanlış kullanma ve çevre katliamı sonucu mümbit arazilerin çoraklaşması, erozyonla yok olması ve çoraklaşması sebebiyle toplu insan göçlerini nazara vereceğim kanaatine varmış  olabilirler.

Hayır, hayır…

Konumu ve tabiatı itibariyle benzese de ben daha açık bir ifadeyle ve kendilerince meşru bir takım mazeretlerle Yozgat’ı terk edenlerden bahsetmek istiyorum.

Burada yaşayan insanlar, durup dururken bu ili neden terk ediyorlar?

Halbuki ; her bir canlının (bitki-hayvan-insan) yuvasını en emin yere yapması, bitkinin büyüyüp gelişmesi için hava, su ve güneşi en iyi şekilde alabileceği yerde büyüyüp gelişmesi, insanın da insanca en emin, rahat ve huzurlu bir mekanda yaşama isteği fıtrat (yaratılış) kanunudur.

Öyleyse insanların bu ilden hicret etmesinde bir gariplik yok mudur?

Şehrin kuruluşundan, organize sanayinin ve üniversite kampus alanının tespitine kadar, Tol Çarşı’dan Abide İş hanına kadar, sekiz derslikli Cumhuriyet Mektebinin Rektörlük binası olarak tahsisine kadar yapılan bu külli icraatlar doğru ve yerinde midir ?

Söz konusu icraatlar hangi mahfilde, ne zaman sorgulanmıştır?

Şu anda yeni imar tadilatları, revizyonlar yapılıyor. Tekerleği yeniden keşfetmeyelim. Üç-beş yıl değil en az bir asır sonrasının Yozgat’ını tahayyül edip planları ona göre yapmamız gerekir.

Bu vesile ile, “Yozgat Belediyesi en çevreci belediyeler yarışmasında 2. olmuştur.” Başta Sayın Başkan Yusuf Başer olmak üzere bütün ekibini kutluyorum.

Yozgat, çevresiyle birlikte yöneticilerini, siyasetçilerini, sporunu, 1.Ligde oynayacak bir takım gibi dizayn etmek zorundadır.

Yapılan yanlış uygulamalara karşı, basın-yayın kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle top yekün demokratik bir tepkiyi göstermek zorundadır.

Ülkemizin gelişmişlik düzeyine göre teşvik programında hükümetin Yozgat’a yaptığı haksızlığa karşı hep birlikte tepki göstermeli, milletvekillerini çağırıp açıklama istenmelidir. Bu konu sadece Ticaret ve Sanayi odasına bırakılmamalıdır.

Yoksa, yoksa.. Bizler yazmaya devam ederiz ve yaza yaza usanır, bir gün gelir, biz de Kadim Doğan ve Nesrin Masarifoğlu gibi terk-i diyar ederiz.