YİNE SOKAK DÜĞÜNLERİ

Her sene bu mevsimde bu konuyla ilgili birkaç tane yazı yazdım, ama nafile…

Eski ve eskimeyen kültürümüzde şöyle çok güzel bir deyim vardır: “Et-tekraru vel-ahsen, velev kane yüz seksen.” Yani yüz seksen defa da tekrar etsen, sonucu iyi, güzel ve hayırsa bu metodu kullanmakta külli bir hayır vardır.

Öyle ise; biz yine bize düşeni yapalım da, tesirini halketmesini Cenabı Hakka bırakalım.

Evet, bu mevsim yurtdışından gelen vatandaşlarımızın da plan ve proğramlarıyla alakalı olarak; adeta bir nişan ve düğün mevsimine dönüşüyor. Buna hiç kimsenin itirazı olamaz. Bu bir kanun-u İlahi ve bir sosyal gerçekliliktir. Ama benim itirazım, bu faaliyetin yolu, yöntemi ve şeklinedir.

İlçemizde (ilimizde de farklı değil), haftanın son üç günü, evinizde dinlenmek mi istersiniz? İzin vermezler. Küçük çocuğunuz veya hastanız mı var? Kimse kulak asmaz. Onların yüksek perdeden konserine mutlaka iştirak edeceksiniz. Hatta cenazeniz mi var? Yasını tutturmazlar. Acilen bir yere mi gideceksiniz? Güpegündüz yollar kesilmiş, cadde ortasında bir çadır veya bir halay ekibiyle karşılaşırsınız.

Ben bu mutlu ve kutlu günün ilanına karşı değilim. İnsanların (eş-dost-akraba) bir araya gelmesini de şiddetle savunanlardan biriyim. Ancak, bu olayın meşru ve hiç kimseyi rahatsız etmeden bir yolu ve yöntemini teklif ediyorum. O da şudur:

İlçemizde bu amaçla yapılan salonlar yetersiz olabilir. Buna karşılık hemen her semtte bir okuluz vardır. Ve bu okulların da bildiğim kadarıyla çok amaçlı salonları vardır. Yazın okullarımız da tatil olduğuna göre, yetkili makamlar genel bir onay çıkarsa ve bu okullardaki salonlar cüz’i bir ücret karşılığı bu faaliyet için tahsis edilse ne olur?

Hem okullarda bir faaliyet olur. Hem caddeler işgalden kurtulur. Hem insanlarımızın istirahatine halel gelmez, ihtiyar-hasta ve çocuklarımıza da işkence çektirmemiş oluruz.

Unutmayınız; toplumun saadeti ve mutluluğu, ferdin saadetinden önce gelir. Her fert bir toplumun üyesidir.

05.09.2013