YİNE TRAFİK YİNE HAZIMSIZLIK

Bir toplumda yaşamanın belli bir takım kuralları vardır. Bunlar, kanunlardan önce; örf, adet, gelenek, görenek ve bunlardan önce vicdanî ve ahlakî kurallar gelir. Bence insan olarak, fazîlet ve fedakârlık duygusu her şeyden önce gelmelidir. Zira diğerlerinde bir takım kontrol mekanizması veya toplumsal baskı söz konusu olmasına karşı, fazîlet ve fedakarlık hissi tamamen insanî ve vicdanî bir davranış şeklidir. Bunun da temeli Allah korkusu ve onun da temeli sağlam bir imandır.

Bu sebeple, yine bugünlerde sık sık rahmetle andığımız merhum milli şairimiz der ki: “Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır. Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır.”

Allah’a inanan ve O’ndan korkan, bütün mahlukatı O’nun yarattığını ve özellikle insanı özene bezene yarattığını düşünüp onun hukukuna riayet edecektir. Kendisini zaman zaman onun yerine koyup empati yapacaktır. Ve şu üç-beş günlük dünyada kalb ve gönül kırmaya değmez diyecektir.

Niye anlatıyorum bütün bunları?

Adam cadde kenarına bir işyeri açmış, hayırlı uğurlu olsun! Yaya kaldırımını işgal etmiş, bu yetmemiş, caddeye de unvanı yazılı iki duba yerleştirmiş, en az iki arabalık park yerini de fiilen işgal etmiştir. Siz bir boşluk buldum diye arabanızı park etmek üzere yöneliyorsunuz, derhal müdahale ediliyor. Buraya park edemezsin! Neden diye soruyorsunuz, cevap: Burası benim ve müşterilerimindir deniyor. Burası için Belediyeye bir işgaliye vergisi vs. verdin mi? Yok! Arkadan iki kişi daha geliyor, yetmiyor komşuları da yardımına geliyor ve sizi haksız çıkarıyorlar. Dayak yemeden oradan uzaklaşıyorsunuz.

Emekli bir eğitimci olarak söz konusu insanları eğitelim diyorum ama, bu iş uzun bir zaman isteyecektir. Çocuklarından başlamak zorundayız. Eskiyle mukayese ediyorum da yine buna da şükür. Ey genç eğitimci kardeşlerim! Lütfen bu feryadıma kulak verin ve insan haklarına titizlik gösteren bir nesil için elinizden geleni yapınız. Zira, bir şehirde trafiğin düzeni o şehrin medeniyetinin önemli bir göstergesidir.

Bununla birlikte, konuyla ilgili kanunları uygulamak zorundayız. Yoksa böyle birkaç zorbaya bu şehrin hakimiyeti teslim edilemez. Bu anlattığım konu bir hak ihlalidir. Kul hakkıdır. Dolayısıyla zulme rıza zulümdür. Görev ihmalidir. Elli bin kişinin toplumsal hayatına bir sui- kasttır. Güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür. Bu konudaki yasaları uygulamayanlardan, gün gelir bunun hesabı sorulur.

19.03.2016