ZÜĞÜRT AĞA

Şener Şen, bu memleketin yetiştirdiği gerçek sanatçılardan biridir. Çevirdiği filmlerden de “Züğürt Ağa” filmi, gerçekten de mesaj dolu ve bu ülkenin gerçeklerini dile getiren bir sinema şaheseridir. Niyetim sinema eleştirisi yapmak değil, zaten benim saham da değildir. Ama yıllarca önce yaşamış bir “AGA” nın hikâyesini burada anlatmak istiyorum.
Bir zamanlar bir memlekette bir “AGA” varmış, raiyeti pek mutlu ve müreffeh bir hayat sürermiş, ama her şeyin fani olduğu gibi bir gün bu “AGA” da vefat etmiş. Yerine gelen “AGA” da; ilk zamanlarda babasının kurduğu düzenle işleri yürütürken, zamanla insanlarda nükseden, rahat ve huzurun verdiği bir meyelanla ortaya çıkan bazı hissiyatın tesiriyle eğlenceye yönelmiş. Bundan istifade eden bazı dalkavuklar da etrafını sarmış ve “AGA” nın her icraatını alkışlarla desteklemişler, O’da çılgınlığına devam etmiştir.
“AGA” nın raiyetinden bir kısım aklı başında ve ferasetli insanlar, zaman zaman çeşitli vesilelerle ikaz edip şöyle demişler: “AGAM, bu devran böyle gitmez. Şimdilik değirmenlerimiz dönüyor, hayvanlarımız sulak yerlerde otluyor. Ekinlerimiz, bağ ve bahçelerimiz sulanıyor. Mısır Ülkesindeki Nil Nehri gibi akarsuyumuz akıyor. Çok şükür şimdilik sıkıntımız yoktur. Ama tarih tekerrürden ibarettir. Bakın nüfusumuz çoğalıyor, dünya sulu tarıma geçiyor, meyve ve sebzeler çeşitleniyor, gelin buraya bir baraj yapalım” demişler. AGA ise; rahatın, huzur ve zevkin verdiği saikle ve dalkavukların da teşvikiyle bu uyarıları dikkate almaz.
Ama zaman hızla akar ve insanlardaki hırs-ı hayat damarı işlemeğe başlar, daha çok kazanacağım derken dünyanın dengesini bozarlar. Hava kirlenir, rahmet bulutları çekilir, nehirdeki su azalmağa başlar, araziler kurumağa yüz tutar, değirmenin suyu kesilir, hayvanlar susuz kalmağa başlar… Buna rağmen “AGA,” eğlenceyi artırır ve sıkıntıyı unutturmağa çalışır. Ve o yerleşim biriminde umumî bir sıkıntı ve kıtlık baş gösterir. “AGA” da artık bu duruma daha fazla dayanamaz ve halkı toplar, başlar feryadu figana: Eski hatalarını sayar ve gözyaşlarına hâkim olamaz. Mahallin ileri gelenlerinden (fakat ileri getirilmeyenlerden) biri şöyle der:
AGA! Senin bu vaziyetin Eski Mısırdaki “Tapınak Rahipleri’nin Hz. Yusuf’a karşı bir özrü” gibi oldu. Ama senin bu gözyaşların bir felaket seli halinde hepimizi silip süpürüp götürecektir.
Evet, hikâye biraz Herodot Cevdet tiplemesiyle Hasan Kaçan’ın ibretâmiz hikâyesine benzedi. Fakat bu tip hisse çıkarılacak kıssaları bizim köyde, uzun kış gecelerinde odalarda çokça dinlemiştim.

15.08.2017