Bu, varlığının farkına varamadığımız kaçıncı bahar? Her yıl Çamlık'ta ki çiğdemlerle başlayıp, tarla sınırlarındaki sormuk otlarıyla devam eden baharın saltanatını şimdi daha az duymak ne kötü ? Neyin, ne zaman, nasıl eskidiğini, eksildiğini bir bilsen! Eskiye, eksilen hangi duyguların ( insanlığımızla beraber) hangi yaban ele gittiğini bilmenin, ne demek olduğunu biliyor musun ?

Birbirimizin varlığını hissedebiliyor muyuz? Ben biliyor ve hissediyorum seni. Ya sen ?
Lise Caddesi'nde, Eskipazar Mahallesi'nde, zamanın elinden zor kurtulan, yara bere içindeki birkaç erguvanla benim aramda nasıl bir bağ olduğunu nasıl anlatsam ?

Sen, her akşam benimle aynı yollarda yürüdüğünü bilmezsen ne yazar? Ben biliyorum ya... Ben, ayrıca lacivert ağustos gecelerinde dilimin niçin tutulduğunu biliyorum. Kimin neyi .nerede aradığını bilmediğini de.
Bahara , sana bir de benim gözümle baksaydın ne demek istediğimi anlardın. Bir de benim aşk, hayat, ölüme dair neler düşündüğümü anlayabilseydin. Ah ! Anlayabilseydin ...Bütün bu kargaşa ortasında şaşkın duruşunla, senin ve ötekilerin nelerin farkına varamadığınızı bir de benden dinleseydin.
Bakıp da göremediğin bir dünya¬nın varlığını sana nasıl anlatsam. Çamlık'ta gece yarısı bülbüllerin kaç yüzyıldır, (belki kaç bin yıl) o feryatlarla kime nasıl seslendiğini... Sana Çamlık'taki baharı, bahar yağmurlarını, bülbülleri anlatmak isterdim.

Bir şeylerin ters gittiğini, bir yerde hata yaptığınızı belki ( yüreği olan ) birçok insan biliyor. Ya sen? Bir şeylerin ters gidiyor olması seni ilgilendirmiyor olabilir; ama beni ilgilendiriyor.

Yüreklerimizde büyüyen , büyüdükçe kökleşen duygularımıza bir bak hangi duyguları kapı dışarı ediyor? Dışarı attıklarımızı kat kat edip saklayacak naftalin kokulu sandıklarımız bile yok. Yüreklerde temizliği ( bahar temizliğini ) yapmak için hangi bahara gün veriyorsun ?

İnsanın melek yanını niçin merak ediyorsun, hem sana ne? Gel işin kolayına kaçıp, insanın insan yanına bakalım . İnsanı merak edelim bütün kiriyle , pasağıyla , acılan ve güzellikleriyle... İnsanı ta baştan affetmek yeni çirkinliklere kapı açıyorsa daha çok girdaplarda boğulacağız demektir.

Acı çektiğimizin farkında olmak ne güzel! Ne güzel hoyrat ellerde, nadan beyinlerde örselendiğimiz! Acı çekmiyorsak bu insan yanımızın çürüdüğüne delalettir. Ben insan kalmak istiyorum . Payıma düşen acıyı çekmeye hazırım , insansan , yüreğin varsa bölüşelim.

Bizi mankurtlaştıran , Çinli değil herhalde bugün . Efendimiz kim ? Kim bize ekmek ve su veriyor. Daha sonra kimin kölesi olacağız? Kimliğimiz, kişiliğimiz , sevdiklerimiz nerde olacak?

Acı çekiyorsak bil ki hala mankurt değiliz . Acılar yoksa kimlik ve kişiliğimiz de yok . Bel ki tersi de doğrudur (!)
Bütün olumsuzluklara rağmen acı çekebiliyorsak hala kurtuluş ümidimiz var demektir. Bir yerlere tutunmalıyız . Bu fırtına alıp bizi götürmemeli adı bilinmedik yerlere . Hala tutunacak bir dal ucu var diyorum.Türküler, bozkırdaki bahar, bozkırdaki ağustos geceleri... Ne dersin ?

Ucu telli mektuplar yazan sevgililerin, rüya gibi gelip geçen bir zamanda kaldığını biliyorum. Hiç değilse eşref saatlerinde Bozok türkülerini söyleyecek yüreğimiz olmalı.

Bu baharın da bize bir şey söylemeden çekip gitmesine müsaade etmemeliyiz. Baharı, kulağımıza bir çift söz söylemesi için zorlamalıyız. Elimizden kaçarsa peşinden gitsek bile gittiğimiz yerde bahar olmayacak. Şurda gün dönümüne kaç gün kaldı? Haziran sıcağına bahar nasıl dayansın? Gün dönümünde bahar ölür.
Ya başka bahar yoksa...

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ