Bayram, şehir ve insan üzerine

Bayram yazıları, genellikle siyasetin sığlığından, sorunların çığlığından uzak olsun diye farklı konu ve üslup ile alınır ya, uymaya çalışacağım!
Bayram vesilesiyle, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğunu sandığım, ‘ruhsuz şehirler’ konusuna değinmek istiyorum…
On gün kadar önce tanıtılan, “Şehir-İnsan Projesi”nden yola çıkarak bir Yozgat, Türkiye, dünya turu yapmak istiyorum…

DİJİTAL BİR
GÖKYÜZÜ ŞOVU
Projeyle ilgili araştırma yaparken, gururumuz olan Türk Yıldızları’nın 26 Temmuz’da Yozgat’ta gösteri yapacağını öğrendim…
Kendi içine kapanmışlıktan kurtulmaya çalışan bir şehrin ufkuna açacak, vizyonunu geliştirecek bir gösteri olacağından eminim!
Gökyüzünü sihirli bir aleme dönüştüren o muhteşem akrobasinin içinde uçan bir çocuğun gelecek hayali başkalaşacak; evinde, bağında, bahçesinde ömür serüvenini tüketenlerin yaşama sevinci artacak, Yozgat’a alışık gözlerle bakanların görüş açısı değişecek, şehir ve insan renklenecektir…
Çünkü, Türk Yıldızları, havsala yetisinin ötesinde dijital ahenk ile hak et ettiği için, bize düşen genellikle bir elimizi alnımıza şapka yapıp gözlerimizi kısarak ağzı açık bir şekilde seyretmektir!
Gökyüzü enginliğindeki yıldız şovu bitince yeryüzünü seyreylemek için Yozgat’a bakarken, o mavi atlasın göz ve gönül dolduran temizliğinin şehre hakim olması adına ne yaptığını sorgulamalı herkes…
Çok basit…

SORU SORMAK YETER
Hassasiyet gösterenler üzerine alınmayacağı için rahatlıkla yazabilirim; Yozgatlı kendine “neden yere tükürüyorum”, neden sigara içiyorum, izmariti neden sokağa atıyorum”, “neden yerli yersiz korna çalıyorum”, “neden sokakta yürürken yanımdan geçen kadın-kıza, çoluk-çocuğa aldırış etmeden küfür savuruyorum” sorularını sormalı…
Bir cevap alıp-almaması önemli değil!
Soruyu sorunca üzerine bir utangaçlık çökecek, şehre sevgisi, insana saygısı artacaktır zaten…

PROJEYE GELİRSEK…
Yazının başında bir projeden söz ettin, Yozgat’a dalınca unuttun demeyin.
Oraya geldim…
Proje çok basit: “Şehir-İnsan Projesi”
Basit, dediğime bakmayın, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılıp konuşmasını gerektirecek kerte önemli…
Başbakan Davutoğlu, çok önemli bir tespitte bulundu ve bir şehrin doğuşunu anlattı.
Hem mekan hem tarih hem de insan unsuru ahenk içinde buluştuğunda şehirlerin doğduğunu belirten Başbakan’a göre, “Mekan ile o mekanın üzerindeki mimari çatışmaya, kavga etmeye başladığı zaman, yani yedi tepenin üzerindeki güzel mimariye şirk koşacak şekilde bir dikey mimariyi tarihi yarımadaya yaklaştırdığınız zaman, kim, hangi gerekçeyle yaparsa yapsın, kabul edilemez…”
Yozgat’ı yazarken İstanbul örneği mi verilir diyene cevabı Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik versin:
“New York, Amerika Birleşik Devletleri’ni aşan bir aktör haline geliyor, İstanbul, Türkiye’den daha çok tanınan bir şehir, Tokyo, Japonya’nın bütün birikimlerinden daha fazlasını ifade eden birtakım uluslararası aktör haline geliyor…”
Yani, bazı şehirler içinde bulunduğu ülkeden çok bulunuyor, tanınıyor…
Kazılardaki buluntulardan anlaşıldığı gibi, tarihi ilk tunç çağa kadar uzanan Yozgat, Türkiye’nin çok özel şehirlerinden biri olabilir…
Demedi demeyin; birileri farkında olsa da olmasa da bölünmüş yola eklemlenecek hızlı tren ve havaalanı bu süreci hızlandıracaktır…