Gün geçmiyor ki Yozgatımızda daha önce pek de görmediğimiz yeni ve farklı yerler görmeyelim…
Türkiye’nin ilk milli parkı olan Çamlığımızın endemik bitki örtüsünden tutun, çam ağaçlarının benzersizliğine kadar bir çok özelliğini saymakla bitiremeyiz.
En çok da hatıraları kazınmıştır aklımıza.
Bu kadar çok ayrıntının arasında bir de kar kuyularının varlığını çoğumuz duymuşuzdur.
İnternete girip araştırdığımızda elle tutulur bir resmini bulamamıştım.
Neydi bu kar kuyuları, nerelerdeydi çamlığımızın?
Günümüzden 100-150 yıl önceleri belki daha da eskidir, teknolojinin olmadığı dönemlerde vatandaşların ve bazı esnafın çamlığın içindeki derin çukurlara ve aşağıda gördüğünüz gibi taş örme usulüyle kışın yağan karları biriktirmesiymiş.
Öncelikle bu çukurların dipleri kuru otlarla kalpanıyormuş. Daha sonra kışın yağan karlar tamda mevsiminde küreklerle ve özel yapılmış tahta aletlerle bu kuyulara istifleniyormuş. Tabi parça parça atılan kar iyice sıkıştırılıyor ve iyice sertleşmesi sağlanıyormuş. Kar kuyusu tamamen bu şekilde doldurulduktan sonra yine üzeri kuru ot, tahta parçaları ve çul pala gibi örtülerle kapatılarak ilk işlem tamamlanıyormuş. Baharın ise tekrar açılarak kontrol edilip bu sefer toprakla iyice üzeri kapatılıp erimesi en aza indiriliyormuş.
Yazın dondurmacılar, pekmezi karla karıştırıp karlama satanlar, şerbete ekleyerek dişli dişli karı müşterilerine sunuyorlarmış. Kullanım alanını artık hayal etmek çok kolay.
İşte Kar Kuyularının amacı böyleymiş.
Şimdi yaşı ortanın üzerinde olanlar bu kuyuların varlığını biliyor ve geçmişte hatıralarının bir köşesinde yer aldığını anlatıyorlar.
Yozgatımız, Çamlığımız için çok güzel bir ayrıntı.
Şimdi hiçbir şekilde kullanılmıyor tabi.
Ama kullanılmıyor diye atıl mı kalmalı?
Biraz düşününce ne kadar büyük bir fırsat geçmişle günümüz arasında köprü olma düşüncesi.
Biraz bakımla ve tanıtımla yürüyüş güzergahlarında daha da çok tanıtımı yapılabilir.
Kuyuların başına bir levha ile hiç bilmeyen yeni nesile anlatılabilir.
Evet elimizdeki bir çok şeyi kaybedince değerini anlıyoruz.
Galiba bu gibi yerleri de kaderine terk edip yok oluşuna şahitlik edecek gibiyiz.
Aşağıda resim ve videosunu göreceğiniz bu kuyulara fırsatınız varsa mutlaka gitmenizi öneririm.