Bozok Üniversitesi’nin kurulmasıyla birlikte kent merkezinde ve az da olsa ilçelerdeki hummalı çalışmalar hepimizin dikkatini çekmiştir. Birbiri ardına açılan fakülteler şimdiden öğrencilerini beklemeye başladı bile.
Aynı yıllar içerisinde kurulan üniversiteler arasında faaliyetleriyle ve özellikle Tıp Fakültesiyle büyüme konusunda büyük bir ivme kazanan üniversitemiz hepimizin göğsünü kabartıyor. Yozgat, yavaş yavaş üniversite şehri olma yolunda bir çok adımı attı diyebiliriz.
Şehrimizdeki mevcut öğrencilere yeni gelecekleri ve ikinci öğretim öğrencilerini de eklersek büyük bir öğrenci potansiyeline sahip olacağız demektir..
Yani Yozgat, ekonomiden kültüre bir çok alanda öğrenci etkisi altına girecektir.
Türkiyenin her bölgesinden gelecek binlerce öğrenci sizce yanlarında neler getirecek.
Bence en önemli şey : Her bir öğrenci memleketlerinin kültürlerini getirecekler.
Birleştikler tek nokta ne oluyor?
Yozgat !
Tam da burada bir sorun var aslında.
O kadar örf ve adetin birleşeceği yerde yaşayan evsahibi bizler buna ne kadar hazırız.
Çalışmamız gereken bir çok ödev var gibi.
Ekonomiden, kültüre..
Yakın zamana kadar öğrenciye ev kiralamayan ev sahibi artık bu düşünceden vazgeçmiş gözüküyor. Boy boy öğrenciye kiralık daire ilanlarını görüyoruz duvarlarda.
İş yeri sahipleri artık öğrencinin beğenisine ve onların kültürlerine göre satış yapacakları yeni arayışlar içinde..
Önceden pek de görmediğimiz çeşit çeşit canlı müzik kafeler, lokantalar, giyim mağazaları boy gösteriyor.
Bu gibi mekanlarda part time çalışan öğrenciler azımsanmayacak kadar fazla.Öğrenci kendine hizmet de ediyor yani.
Esnaf kışın öğrenciye yazın ise gurbetçiye yönelik pazarlama stratejisini belirlemiş gözüküyor.
Bu işin ekonomik yanı diyebiliriz..
Ya kültürel durum?
Öğrenci, memleketinden ayrılmış, hem eğitim mücadelesi hem de şehre adapte olabilme çabası altında..
Ama gerçek şu ki bu ikilem arasında apayrı bir durum ortaya çıkıyor.
Üçüncü jenerasyonda başka bir yaşam şekli apayrı bir kültür anlayışı sözkonusu..
Ne gelen öğrenci kendi kültürünü tam yansıtıyor, ne de yerli halkın ananelerine uyuyor..
Bir bocalama devresi başlıyor..
Hani gurbetçilerimiz gibi : “Almanyada yabancı, Memleketinde almancı..”
Bu aşamada ileride yerli halkı oluşturacak gençlerimiz nasıl etkileniyor peki ?
Şehrin liseli öğrencilerinin peşinin bırakmayan kontrolsüz internet, TV dizilerinin özentisiz yaşamlarına heves, “arabesk mi dinleyim pop mu ?” derken apayrı bir şekle bürünen yaşam tarzına bir de üniversite öğrencisinin farklı kültürleri eklenince durum iyice içinden çıkılmaz hale geliyor.
Şehrin kendine özgü yaşam şekli adım adım değişiyor sanki.
Bu durumu daha önceleri yaşamış bizlerle hemen hemen aynı kültürlere sahip çevre illere baktığımızda ise ; mesela Niğde'ye, Aksaray'a..
Önceleri bu kentler öğrenci ile ekonomik açıdan bir kıpırdanma içine giriyor. Sonra öğrenciye ayak uydurmaya çalışan gençlerin ve yerel halkın değişimi o kentin kültürünü sadece miadlı evraklar gibi zamanı gelince hatırlanan unsurlar olup çıkarıveriyor.
Yozgat şu zamanlarda tam bu ince çizgide.
Hızla gelişen üniversiteye sevinirken, liseli gençlerimizin apayrı bir kültüre kendilerini bırakmaması gerekiyor.
Bu ödev de ebeveynlere ve şehrin yerel bürokratlarına düşüyor.
Yerel halk ve üniversite öğrencisi arasındaki hassas nokta iyi ayarlanmalı.
Yozgat'ta eğitimini alıp, kendi kültürünü bize tam anlamıyla tanıtamayan öğrenci modeli yerine iki kültür arasında kalmayan, kendini anlatan bizi anlayan öğrenci tipi oluşturulmalı.
Buradaki 4 ile 6 yılını doldurup Türkiye’nin dört bir yerine gittiğinde yerel halkın bozulan yaşam şeklini değil ilimizin değişmemiş kültürünü anlatan öğrenciler Yozgat’ın tanıtımını yapan fahri hemşehrilerimiz olabilirler.
Öğrencileri tanımalı, oldukları gibi kabul etmeli, örf ve adetlerimizi değiştirmeden kültürümüzü onlara tanıtarak yanlarında olmalıyız.
Aynı yıllar içerisinde kurulan üniversiteler arasında faaliyetleriyle ve özellikle Tıp Fakültesiyle büyüme konusunda büyük bir ivme kazanan üniversitemiz hepimizin göğsünü kabartıyor. Yozgat, yavaş yavaş üniversite şehri olma yolunda bir çok adımı attı diyebiliriz.
Şehrimizdeki mevcut öğrencilere yeni gelecekleri ve ikinci öğretim öğrencilerini de eklersek büyük bir öğrenci potansiyeline sahip olacağız demektir..
Yani Yozgat, ekonomiden kültüre bir çok alanda öğrenci etkisi altına girecektir.
Türkiyenin her bölgesinden gelecek binlerce öğrenci sizce yanlarında neler getirecek.
Bence en önemli şey : Her bir öğrenci memleketlerinin kültürlerini getirecekler.
Birleştikler tek nokta ne oluyor?
Yozgat !
Tam da burada bir sorun var aslında.
O kadar örf ve adetin birleşeceği yerde yaşayan evsahibi bizler buna ne kadar hazırız.
Çalışmamız gereken bir çok ödev var gibi.
Ekonomiden, kültüre..
Yakın zamana kadar öğrenciye ev kiralamayan ev sahibi artık bu düşünceden vazgeçmiş gözüküyor. Boy boy öğrenciye kiralık daire ilanlarını görüyoruz duvarlarda.
İş yeri sahipleri artık öğrencinin beğenisine ve onların kültürlerine göre satış yapacakları yeni arayışlar içinde..
Önceden pek de görmediğimiz çeşit çeşit canlı müzik kafeler, lokantalar, giyim mağazaları boy gösteriyor.
Bu gibi mekanlarda part time çalışan öğrenciler azımsanmayacak kadar fazla.Öğrenci kendine hizmet de ediyor yani.
Esnaf kışın öğrenciye yazın ise gurbetçiye yönelik pazarlama stratejisini belirlemiş gözüküyor.
Bu işin ekonomik yanı diyebiliriz..
Ya kültürel durum?
Öğrenci, memleketinden ayrılmış, hem eğitim mücadelesi hem de şehre adapte olabilme çabası altında..
Ama gerçek şu ki bu ikilem arasında apayrı bir durum ortaya çıkıyor.
Üçüncü jenerasyonda başka bir yaşam şekli apayrı bir kültür anlayışı sözkonusu..
Ne gelen öğrenci kendi kültürünü tam yansıtıyor, ne de yerli halkın ananelerine uyuyor..
Bir bocalama devresi başlıyor..
Hani gurbetçilerimiz gibi : “Almanyada yabancı, Memleketinde almancı..”
Bu aşamada ileride yerli halkı oluşturacak gençlerimiz nasıl etkileniyor peki ?
Şehrin liseli öğrencilerinin peşinin bırakmayan kontrolsüz internet, TV dizilerinin özentisiz yaşamlarına heves, “arabesk mi dinleyim pop mu ?” derken apayrı bir şekle bürünen yaşam tarzına bir de üniversite öğrencisinin farklı kültürleri eklenince durum iyice içinden çıkılmaz hale geliyor.
Şehrin kendine özgü yaşam şekli adım adım değişiyor sanki.
Bu durumu daha önceleri yaşamış bizlerle hemen hemen aynı kültürlere sahip çevre illere baktığımızda ise ; mesela Niğde'ye, Aksaray'a..
Önceleri bu kentler öğrenci ile ekonomik açıdan bir kıpırdanma içine giriyor. Sonra öğrenciye ayak uydurmaya çalışan gençlerin ve yerel halkın değişimi o kentin kültürünü sadece miadlı evraklar gibi zamanı gelince hatırlanan unsurlar olup çıkarıveriyor.
Yozgat şu zamanlarda tam bu ince çizgide.
Hızla gelişen üniversiteye sevinirken, liseli gençlerimizin apayrı bir kültüre kendilerini bırakmaması gerekiyor.
Bu ödev de ebeveynlere ve şehrin yerel bürokratlarına düşüyor.
Yerel halk ve üniversite öğrencisi arasındaki hassas nokta iyi ayarlanmalı.
Yozgat'ta eğitimini alıp, kendi kültürünü bize tam anlamıyla tanıtamayan öğrenci modeli yerine iki kültür arasında kalmayan, kendini anlatan bizi anlayan öğrenci tipi oluşturulmalı.
Buradaki 4 ile 6 yılını doldurup Türkiye’nin dört bir yerine gittiğinde yerel halkın bozulan yaşam şeklini değil ilimizin değişmemiş kültürünü anlatan öğrenciler Yozgat’ın tanıtımını yapan fahri hemşehrilerimiz olabilirler.
Öğrencileri tanımalı, oldukları gibi kabul etmeli, örf ve adetlerimizi değiştirmeden kültürümüzü onlara tanıtarak yanlarında olmalıyız.
28.04.2010
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
abdullah ONAN
10.05.2010 01:33:00SELAMLAR ERDOĞAN BUdAK BEY BEN ZONGULDAKTAN YAZIYORUM VE YOZGAT BOĞAZLIYAN LI BİR ARKADAŞIMI ARIYORUM BERABER ASKERLİK YAPTIĞIM (KIBRIS) İBRAHİM DEMİRCAN ADINDA YARDIMCI OLURSANIZ SEVİNİRİM SELAMLAR SAYGILAR 1966/3 TERTİP
İbrahim
30.04.2010 10:40:00sayın yazar çok doğu söylüyorsunuz:Yozgat şu zamanda tam ince çizgide..halk ve üniversite öğrencisi arasındaki hassas nokta iyi ayarlanmalı..size aynen katılıyorum.iyi bir gözlemde bulunmuşsunuz.selam.