Uzun zamandır sosyal medyada yayınladığım videolar için hiç gitmediğim yerlere gidiyorum.
Hiç görmediğim yerler beni ne kadar heyecanlandırıyorsa Yozgat merkezde de birçok görmediğim yeri gezerek farklılıkları görmeye çalışıyorum.
Bu kadar gezemem, zamanım yok!... diyebilirsiniz.
İnanın benim de zamanım yok. Bu geziler bana farklı bakmayı öğretti. Bu sayede en küçük zamanımı bile yeni yerleri görmeye harcıyorum. Hedefimi belirliyor ve yapıyorum.
Evet, evde oturup boş boş zaman harcamaktansa , bazan yalnız, bazan arkadaşlarımla ve bazan da ailemle bu gezileri yaparak anılarıma daha da yeni yerleri ekliyor ve kaydederek sizlere ulaştırıyorum.
Bazan bir kuşburnu ağacı yanında, terkedilmiş evde, unutulmuş ilgisizlikten kaderine terkedilmiş tarihi bir yerde, binlerce yıl ötesinden bize ulaşan tümülüste empati kurarak o anları yaşamaya çalışıyorum.
Yozgatın eski mahallelerinde gezerek sürgülü ahşap kapılarda, pencerelerde, bahçelerde neler yaşandı kim bilir diyerek o günleri düşünüyorum.
Hedefi olmalı insanın, kendine zaman ayırmalı. Yozgatımızda gezilecek yer yok diyebilirsiniz. Ama buna hiç katılmıyorum. Gezilecek yer kafe,avm ve parklardan ibaret değil.
Dağ başında, bağda, ormanda, kırsalda, gökyüzünde öylesine harika yakalanacak güzellikler var ki…
Bunları hiç kaçırmıyorum.
Tabi ki sizlere de tavsiye ediyorum. Bir yürüyüş esnasında kulağınıza çalınan çocuk sesi, kedi miyavlaması, yaşlı teyzenin evinin önünü süpürmesi sizleri kaybettiğiniz bir çok anıya yaklaştıracak.
Eski bir evin önünden geçerken gelen kapı gıcırdaması, burnunuzu yakan soba dumanı hafızanızı yenileyecek.
Tarihi yerleri gördükçe heyecanlanacak, sahip çıkılmadığını görünce üzüleceksiniz belki.
Gelin, bulunduğunuz yerin farklılıklarını sizde gözlemleyin.
Gelin, hafta sonu tatilinizi hafızanızda gerçek hikayeler bırakacak yerlerde geçirin.
Saygılarımla…