İnsan nelere alışmıyor ki! Yoksulluğa, yalnızlığa, acılara, terk edilmişliğe, çilelere... Bütün canlılar içerisinde en kolay alışan da insan oluyor. Yoksul yoksulluğa alıştığı için "kaderim" diyor. Varlığa giden bütün yollar tıkandığı için yazgısını yoksulluk olarak görüyor. Çalışmak istiyor iş bulamıyor, üretmek istiyor sermaye bulamıyor. Ya doğduğu yerde başkalarına muhtaç yaşıyor veya bir asırdır geçmişini doyuran topraklarda doymadığı için şehre giderek hırsız, kapkaççı oluyor.
Bir insanın namuslu onurlu yaşayabilmesi için önce işinin olması gerekir, umudunun olması, yarınlara güvenle bakması gerekir. Bütün bunlar varsa orada güzellik de vardır. İnsan hastalanır tedavi olur iyileşir, parasını kaybeder çalışır çabalar işini düzeltir ama umudunu yitiren her şeyini kaybeder. Bugün benim ülkemin çoğunluğu umudunu yitirmiş, devletin verdiği sadakayla ayakta duruyor. Dolayısıyla tembelleşip üretime katkı yapamadığı için ise çileleri zaman içinde zengin düşmanlığına dönüşüyor. Huzursuz yoksullar, huzurlu varlıklıların uykusunu kaçırıyor. Güvenlik şirketlerinin çokluğu bu rahatsızlığın varlığını kanıtlıyor.
Sokakları güvenli olamayan bir ulusun insanları zengin de olsa mutlu olamıyor. Çünkü biri zenginleşirken diğerleri yoksullaşıyor. Adil olmayan gelir dağılımı zenginliğe giden yolda "benim de hakkım var "a dönüşüyor. Hala benim ülkemde 16 milyonun üzerinde bir kesim yoksulluk sınırı altında yaşıyor, 600 bin kişi açlık sınırı altında yaşıyorsa bu diğer kesimin uykularının kaçması için bir sebep değil de nedir ? Ey yönetenler, bu soylu ulusun çoğunluğunu belki yoksulluğa alıştırabilirsiniz ama açlığa alıştıramazsınız çünkü "AÇLIK" kişinin en tehlikeli anıdır.
Bir insanın namuslu onurlu yaşayabilmesi için önce işinin olması gerekir, umudunun olması, yarınlara güvenle bakması gerekir. Bütün bunlar varsa orada güzellik de vardır. İnsan hastalanır tedavi olur iyileşir, parasını kaybeder çalışır çabalar işini düzeltir ama umudunu yitiren her şeyini kaybeder. Bugün benim ülkemin çoğunluğu umudunu yitirmiş, devletin verdiği sadakayla ayakta duruyor. Dolayısıyla tembelleşip üretime katkı yapamadığı için ise çileleri zaman içinde zengin düşmanlığına dönüşüyor. Huzursuz yoksullar, huzurlu varlıklıların uykusunu kaçırıyor. Güvenlik şirketlerinin çokluğu bu rahatsızlığın varlığını kanıtlıyor.
Sokakları güvenli olamayan bir ulusun insanları zengin de olsa mutlu olamıyor. Çünkü biri zenginleşirken diğerleri yoksullaşıyor. Adil olmayan gelir dağılımı zenginliğe giden yolda "benim de hakkım var "a dönüşüyor. Hala benim ülkemde 16 milyonun üzerinde bir kesim yoksulluk sınırı altında yaşıyor, 600 bin kişi açlık sınırı altında yaşıyorsa bu diğer kesimin uykularının kaçması için bir sebep değil de nedir ? Ey yönetenler, bu soylu ulusun çoğunluğunu belki yoksulluğa alıştırabilirsiniz ama açlığa alıştıramazsınız çünkü "AÇLIK" kişinin en tehlikeli anıdır.
03.04.2009
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ