Sofrada mırıltılar,gülüşmeler başlamıştı.Hele İsmet Paşa,Atatürk’ün destekleyip tuttuğu Vali Üstündağ’ı pek sevmediğinden,duyulacak bir sesle güldü.
-Hadi, buna da oldu diyelim. Geçelim gerisine: E,peki,bir Başvekil İsmet Paşa var,bilir misin?..
“AĞZIMA ATAŞ DOLDUR BUNU DEMEM”
Halil Ağa, İsmet Paşa’nın yüzünden gözlerini geçirerek:
-Şanlı İsmet Paşa’mız bilinmez olunur mu hiç! Bugüne bugün…
Atatürk Halil Ağa’yı durdurdu:
-Bırak şimdi övgüleri…Ben lafın gerisini getireyim: “Tamam öyleyse hemen,her hafta İstanbul’a geliyor.Florya Köşkü’ne iniyor,köşk de şuracık da.Bir gün kapıda bekleseydin de derdini dökseydin ona.Her halde bir çaresini bulurdu!
Halil Ağa söylediklerini hatırladıkça, canı tükeniyordu…Yine kaytarmayı denedi:
-Kapıya komazlar ya bizi,kosalar da şanlı Paşamıza öküzümüzü mü yanacağız!
Atatürk’ün sesi iyice sertleşti:
-Beni uğraştırma Halil Ağa.Erkek adam sözünü yalamaz.
Halil Ağa ürktü,toparlandı.Başını yine yere gömüp konuştu:
-Şanlı Paşamıza da sağar dedikti ya…
-Yalnız sağar değil, “Sağarında sağarı…” değil mi?
Halil Ağa yere bakan başını acıyla salladı:
-Öyle dedikti Paşam,doğrusun!..
-Son soruyu soruyorum şimdi, bununda da karşılığını ver, öküzü al git! “Koca yaz şuracıkta Atatürk oturmuyor mu?.Gitseydin,çıksaydın önüne anlatsaydın halini.Oda seni yüzüstü bırakacak değildi ya?..
-Heç bırakır mı,heç bırakır mı aslan Paşam benim! Erip erişirde tarlama dek gelir,halimi dinler!..
-Bırak bunları Halil Ağa, dediğini tekrarla.
Halil Ağa birden diklendi. Her şeye göze almış insanların yiğitliği içinde doğruldu.Atatürk’ün gözlerine bakarak konuştu:
-İşte bunu demem Paşam !.. Ağızıma ataş doldur,işte bunu demem!
Atatürk gülmeye başladı:
-Zorlatacak bizi bu Halil Ağa, laf anlamıyor Nuri, senin aklındadır,sen söyle de Halil Ağa söyleyip söylemediğini açıklasın...
Tarih : 01.06.2006
-Hadi, buna da oldu diyelim. Geçelim gerisine: E,peki,bir Başvekil İsmet Paşa var,bilir misin?..
“AĞZIMA ATAŞ DOLDUR BUNU DEMEM”
Halil Ağa, İsmet Paşa’nın yüzünden gözlerini geçirerek:
-Şanlı İsmet Paşa’mız bilinmez olunur mu hiç! Bugüne bugün…
Atatürk Halil Ağa’yı durdurdu:
-Bırak şimdi övgüleri…Ben lafın gerisini getireyim: “Tamam öyleyse hemen,her hafta İstanbul’a geliyor.Florya Köşkü’ne iniyor,köşk de şuracık da.Bir gün kapıda bekleseydin de derdini dökseydin ona.Her halde bir çaresini bulurdu!
Halil Ağa söylediklerini hatırladıkça, canı tükeniyordu…Yine kaytarmayı denedi:
-Kapıya komazlar ya bizi,kosalar da şanlı Paşamıza öküzümüzü mü yanacağız!
Atatürk’ün sesi iyice sertleşti:
-Beni uğraştırma Halil Ağa.Erkek adam sözünü yalamaz.
Halil Ağa ürktü,toparlandı.Başını yine yere gömüp konuştu:
-Şanlı Paşamıza da sağar dedikti ya…
-Yalnız sağar değil, “Sağarında sağarı…” değil mi?
Halil Ağa yere bakan başını acıyla salladı:
-Öyle dedikti Paşam,doğrusun!..
-Son soruyu soruyorum şimdi, bununda da karşılığını ver, öküzü al git! “Koca yaz şuracıkta Atatürk oturmuyor mu?.Gitseydin,çıksaydın önüne anlatsaydın halini.Oda seni yüzüstü bırakacak değildi ya?..
-Heç bırakır mı,heç bırakır mı aslan Paşam benim! Erip erişirde tarlama dek gelir,halimi dinler!..
-Bırak bunları Halil Ağa, dediğini tekrarla.
Halil Ağa birden diklendi. Her şeye göze almış insanların yiğitliği içinde doğruldu.Atatürk’ün gözlerine bakarak konuştu:
-İşte bunu demem Paşam !.. Ağızıma ataş doldur,işte bunu demem!
Atatürk gülmeye başladı:
-Zorlatacak bizi bu Halil Ağa, laf anlamıyor Nuri, senin aklındadır,sen söyle de Halil Ağa söyleyip söylemediğini açıklasın...
Tarih : 01.06.2006
01.06.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ