Günler, aylar, yıllar geçtikçe insanların tecrübeleriyle beraber istekleri, hayata, yaşama bakışları da değişir. Daha mutlu bir ülke, daha huzurlu bir gelecek, kaygısız, korkusuz, güvenli günler kişilerin doğal istekleridir. Ama bu umutlarımız yeşerip büyümeden sararıp solar. Kendi geleceğimizi kendi elimizle karartırız. Aksi olsaydı bu ülkenin insanları hak ettiği bir hayatı niçin elde edemez ? Niçin bu cennet coğrafyada insanlar cehennemde yaşar gibi umutsuz, hayatı yük gibi yaşar ?
PKK terör örgütünün aldığı canlar çığ gibi büyürken, fidan gibi gençlerin cansız bedenleri ülkenin değişik illerine gönderilirken aklı olan canlılar bu acılara kayıtsız kalabilir mi ? Kundaktaki çocuklar analarıyla birlikte öldürülüp televizyon ekranlarında görülürken ben mutluyum denilebilir mi ? Ve toplu tepkiler olmadan bunlar önlenebilir mi ?
Varlıklıların daha varlıklı, yoksulların daha çok yoksullaştığı bir ülkede, devletin yoksuluna yakacak yardımı yarım ton kömür; un, makarna, şeker, yağ yardımı yaparak emeksiz ve tersiz bir yaşam vererek, yoksulluktan, sefaletten kurtarıp mutlu edebilir mi ? Balık tutmak dururken, balık vererek kaç gün daha doyurabilir ?
Devletin memuruna geçinecek kadar ücret vermeyip daha sonra rüşvet çarklarını eritmek için gizli kameralar yerleştirerek, çocuğuna kitap, giysi alamayan, harçlık veremeyen bir kamu görevlisinin rüşvet almasını önleyebilir, “bugün git ayrın gel” anlayışından vazgeçirebilir mi ? Evine ekmek götürmekte sıkıntısı olan insanı adil, tarafsız olmasını bekleyebilir, rüşvet almasını önleyebilir mi ?
Çiftçisinin yıllardan beri babasından, dedesinden öğrendiği gibi ekip biçen ufkunu genişletme çabasında değil de taban fiyatlarla kandırıp, yokluk getiren ve perişan hallere düşüren; üretimi çoğaltan verimi yükselten teknolojiyle değil de, fitre zekat gibi verilen doğrudan gelir destekleriyle ( o da zamanında verilmeyen ) avutan; pancarına kota uygulayıp, pancar ekemeyen; duvar diplerinde gününü geçiren, üreten insanları tüketen insanlar yaparsanız, bu biçareleri köylerinde tutabilir, üretime katkı sağlayabilir misiniz ?
Bugün gelinen noktada bezgin umutsuz, hedefsiz bir toplumla layık olduğumuz hedeflere nasıl yürüyeceğiz ? Hangi inancımız hangi kararlığımızla Avrupa Birliğine gireceğiz ? Ufalanan, törpülenen değerlerimizle birlikte horlanan, hırpalanan, küçümsenen, önemsenmeyen yoksul bir ülke olduk.
Sonuç itibariyle çalan da, çarpan da ülkenin güvensiz sokaklarında korkuyla ve kuşkuyla dolaşıyor.
Tarih : 21.07.2006
PKK terör örgütünün aldığı canlar çığ gibi büyürken, fidan gibi gençlerin cansız bedenleri ülkenin değişik illerine gönderilirken aklı olan canlılar bu acılara kayıtsız kalabilir mi ? Kundaktaki çocuklar analarıyla birlikte öldürülüp televizyon ekranlarında görülürken ben mutluyum denilebilir mi ? Ve toplu tepkiler olmadan bunlar önlenebilir mi ?
Varlıklıların daha varlıklı, yoksulların daha çok yoksullaştığı bir ülkede, devletin yoksuluna yakacak yardımı yarım ton kömür; un, makarna, şeker, yağ yardımı yaparak emeksiz ve tersiz bir yaşam vererek, yoksulluktan, sefaletten kurtarıp mutlu edebilir mi ? Balık tutmak dururken, balık vererek kaç gün daha doyurabilir ?
Devletin memuruna geçinecek kadar ücret vermeyip daha sonra rüşvet çarklarını eritmek için gizli kameralar yerleştirerek, çocuğuna kitap, giysi alamayan, harçlık veremeyen bir kamu görevlisinin rüşvet almasını önleyebilir, “bugün git ayrın gel” anlayışından vazgeçirebilir mi ? Evine ekmek götürmekte sıkıntısı olan insanı adil, tarafsız olmasını bekleyebilir, rüşvet almasını önleyebilir mi ?
Çiftçisinin yıllardan beri babasından, dedesinden öğrendiği gibi ekip biçen ufkunu genişletme çabasında değil de taban fiyatlarla kandırıp, yokluk getiren ve perişan hallere düşüren; üretimi çoğaltan verimi yükselten teknolojiyle değil de, fitre zekat gibi verilen doğrudan gelir destekleriyle ( o da zamanında verilmeyen ) avutan; pancarına kota uygulayıp, pancar ekemeyen; duvar diplerinde gününü geçiren, üreten insanları tüketen insanlar yaparsanız, bu biçareleri köylerinde tutabilir, üretime katkı sağlayabilir misiniz ?
Bugün gelinen noktada bezgin umutsuz, hedefsiz bir toplumla layık olduğumuz hedeflere nasıl yürüyeceğiz ? Hangi inancımız hangi kararlığımızla Avrupa Birliğine gireceğiz ? Ufalanan, törpülenen değerlerimizle birlikte horlanan, hırpalanan, küçümsenen, önemsenmeyen yoksul bir ülke olduk.
Sonuç itibariyle çalan da, çarpan da ülkenin güvensiz sokaklarında korkuyla ve kuşkuyla dolaşıyor.
Tarih : 21.07.2006
21.07.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ