Yaklaşmakta olan şeçimlerle birlikte milletvekili aday adayları, binlerce müracaat yapılmış, parti genel merkezleri takım elbiseli adaylarla dolup taşmıştı, 550 vekillik için neredeyse onbini geçen başvurularla rekor düzeye ulaşmış halkını seven seçkinler, halka hizmet yarışında genel başkana kendini beğendirmek için Ankara’ yı mesken tutmuştu.
Siyaset çok ve güzel konuşma mesleği olmayıp, halkının acılarını çilelerini bilip, yoksuluna aş verme, işsizine iş bulma, bireyleri; güvenli bir ülkenin birinci sınıf insanı yapma yolunda politikalar, çareler üretip; halkını ve ülkesini düşünen, bir doktorun hastasının acısını dindirmek için giriştiği çaba gibi saygın onurlu bir uğraş gibi düşünürüm.
Bu ülkenin en büyük ihtiyacı namuslu, onurlu, özgür düşünceli insanların meclise girmeyişinden kaynaklanıyor. Kayıtsız şartsız liderine bağlı, geleceği liderine endeksli vekiller hangi değerleriyle değerlileri seçme özgürlüğüne sahip olabilirler ? Varsa yoksa seçilmekten başka kaygısı olmayan seçilmişler seçmenine ne verebilir ? Dolayısıyla halkını nasıl mutlu edebilir ? Bizim geri kalmışlığımızın asıl sebebi “Seçmen de kim oluyor ki ? Onların görevi seçileni seçmekle mükellefliktir” anlayışı güden tipler tarafından temsil edilişimiz değil mi ? Değerlerimizden hızla uzaklaşmamızın, vatan sevgisinin çıkarlarımızdan sonra gelişinin asıl sebepleri bunlar değil mi ? Hırsızlığın, vurgunun, kap-kaçın hakim olduğu sokakların, adaletsiz gelir dağılımının sebepleri bunlar değil mi ? Bu ülkede namuslular kıyıda köşede ehliyetiyle, meziyetiyle itibarsız yaşıyorsa bunun sebebi seçmenler mi, yoksa bunları çıkarıp sunmayan genel başkanlar mı ? Tabi onlar seçilirse, genel başkanından çok kendini seçen seçmeni düşünür. Bütün bilgisini ve birikimini halkının refahına, mutluluğuna adar.
Demokrasinin rafa kaldırıldığı dönemde bile danışma meclisini 5 general seçti. Demokrasilerde ise tek-seçici var o da genel başkan. “ Müşteri her zaman haklıdır” anlayışı gibi, her zaman genel başkan haklı demekle hangi olumluya adım atılabilir ? Evet sıkıntıların kaynağını tek-seçicinin seçtiği insanları seçmemiz değil mi ?
Sonuç olarak yarınlardan korkan, yarın güvencesi olmayan bir ülkenin insanları güvenlik içinde yaşayamıyor fakat ne yazık ki bu durum “Neyime lazım” mantığıyla hareket eden mutlu azınlığı kaygılandırmıyor ?
Umutla başladığımız yazı umutsuzluğa döndü. Niye mi ? Umutsuzluğa akan çoğunluktan ayrılıp umuda akamadığımız için olsa gerek…
Tarih : 06.06.2007
Siyaset çok ve güzel konuşma mesleği olmayıp, halkının acılarını çilelerini bilip, yoksuluna aş verme, işsizine iş bulma, bireyleri; güvenli bir ülkenin birinci sınıf insanı yapma yolunda politikalar, çareler üretip; halkını ve ülkesini düşünen, bir doktorun hastasının acısını dindirmek için giriştiği çaba gibi saygın onurlu bir uğraş gibi düşünürüm.
Bu ülkenin en büyük ihtiyacı namuslu, onurlu, özgür düşünceli insanların meclise girmeyişinden kaynaklanıyor. Kayıtsız şartsız liderine bağlı, geleceği liderine endeksli vekiller hangi değerleriyle değerlileri seçme özgürlüğüne sahip olabilirler ? Varsa yoksa seçilmekten başka kaygısı olmayan seçilmişler seçmenine ne verebilir ? Dolayısıyla halkını nasıl mutlu edebilir ? Bizim geri kalmışlığımızın asıl sebebi “Seçmen de kim oluyor ki ? Onların görevi seçileni seçmekle mükellefliktir” anlayışı güden tipler tarafından temsil edilişimiz değil mi ? Değerlerimizden hızla uzaklaşmamızın, vatan sevgisinin çıkarlarımızdan sonra gelişinin asıl sebepleri bunlar değil mi ? Hırsızlığın, vurgunun, kap-kaçın hakim olduğu sokakların, adaletsiz gelir dağılımının sebepleri bunlar değil mi ? Bu ülkede namuslular kıyıda köşede ehliyetiyle, meziyetiyle itibarsız yaşıyorsa bunun sebebi seçmenler mi, yoksa bunları çıkarıp sunmayan genel başkanlar mı ? Tabi onlar seçilirse, genel başkanından çok kendini seçen seçmeni düşünür. Bütün bilgisini ve birikimini halkının refahına, mutluluğuna adar.
Demokrasinin rafa kaldırıldığı dönemde bile danışma meclisini 5 general seçti. Demokrasilerde ise tek-seçici var o da genel başkan. “ Müşteri her zaman haklıdır” anlayışı gibi, her zaman genel başkan haklı demekle hangi olumluya adım atılabilir ? Evet sıkıntıların kaynağını tek-seçicinin seçtiği insanları seçmemiz değil mi ?
Sonuç olarak yarınlardan korkan, yarın güvencesi olmayan bir ülkenin insanları güvenlik içinde yaşayamıyor fakat ne yazık ki bu durum “Neyime lazım” mantığıyla hareket eden mutlu azınlığı kaygılandırmıyor ?
Umutla başladığımız yazı umutsuzluğa döndü. Niye mi ? Umutsuzluğa akan çoğunluktan ayrılıp umuda akamadığımız için olsa gerek…
Tarih : 06.06.2007
06.06.2007
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ