Hayat bir koşuşturma içinde geçip gidiyor. Bu benim olduğu kadar senin; onun, hepimizin hayatı, hızla giden trenin yanımızdan akıp giden görüntüleri gibi, veya nerede duracağı bilinmeyen taş misali yuvarlanıp gidiyoruz. Unutulmaması gereken bir çok şeyi görmüyoruz.
En yaşamsal şeyleri… deneme
Doğal kaynaklarımızı mesela yeteri kadar biliyor muyuz? Farkında mıyız zenginliklerimizin?
En ince insan kaynağımızı, genç nüfusumuzu ?
Eğitemediğimiz , iş ve meslek sahibi yapamadığımız, kendi haline bıraktığımız, hatta kötülüklerin kucağına attığımız gençliğimizi…
Ülke kalkınmasını yüklenebilecek bir potansiyeli yasa dışı duruma dönüştürmekteki basiretsizliğimiz.Onların zararını önlemek için harcadığımız kaynaklarımız, yok olan yıllar…
Yelde üfürülen, selde götürülen altın kadar değerli toprağımız. Erozyonun sıyırıp aldığı verimli üst toprak tabakası oluşması için binlerce yıl beklememiz gereken hazine …
İlkokul okuma kitaplarından hafızamıza kazınan şırıl şırıl akan dereler, yemyeşil vadiler, sağlıklı ve şen çocukların köyünü düşünün…
Peki, resimdeki bu su kaynaklarımızın son durumunu biliyor musunuz?
İlkel sanayinin arıtmadan bıraktığı atıkların, kanalizasyonların, bilinçsiz ve ölçüsüz kullanılan yapay gübre ve tarım ilaçlarının elbirliği ile zehirlediği havamız, suyumuz, toprağımız…
Bir bakıma yok oluyoruz.
Bütün bunları da bilime dayanmayan, sadece görünüşe yönelik, aklın verilerine ters düşen çağdaşlaşma furyasında bitirdik.
Nasıl mı?
Tarım Bakanlığı’nın yanlış politikaları, ölçüsüzlüğü, tarıma kuşbakışı bakamama sorunu yüzünden orman, deniz, akarsu ve topraklarımız hem tükendi, hem kirlendi.
Yer altı sularımız… Bilinçsizce tükettik, bilinçsizce kirlettik.
Sonuç olarak geleceğimizi budayarak katlettik
Tarih : 02.11.2005
En yaşamsal şeyleri… deneme
Doğal kaynaklarımızı mesela yeteri kadar biliyor muyuz? Farkında mıyız zenginliklerimizin?
En ince insan kaynağımızı, genç nüfusumuzu ?
Eğitemediğimiz , iş ve meslek sahibi yapamadığımız, kendi haline bıraktığımız, hatta kötülüklerin kucağına attığımız gençliğimizi…
Ülke kalkınmasını yüklenebilecek bir potansiyeli yasa dışı duruma dönüştürmekteki basiretsizliğimiz.Onların zararını önlemek için harcadığımız kaynaklarımız, yok olan yıllar…
Yelde üfürülen, selde götürülen altın kadar değerli toprağımız. Erozyonun sıyırıp aldığı verimli üst toprak tabakası oluşması için binlerce yıl beklememiz gereken hazine …
İlkokul okuma kitaplarından hafızamıza kazınan şırıl şırıl akan dereler, yemyeşil vadiler, sağlıklı ve şen çocukların köyünü düşünün…
Peki, resimdeki bu su kaynaklarımızın son durumunu biliyor musunuz?
İlkel sanayinin arıtmadan bıraktığı atıkların, kanalizasyonların, bilinçsiz ve ölçüsüz kullanılan yapay gübre ve tarım ilaçlarının elbirliği ile zehirlediği havamız, suyumuz, toprağımız…
Bir bakıma yok oluyoruz.
Bütün bunları da bilime dayanmayan, sadece görünüşe yönelik, aklın verilerine ters düşen çağdaşlaşma furyasında bitirdik.
Nasıl mı?
Tarım Bakanlığı’nın yanlış politikaları, ölçüsüzlüğü, tarıma kuşbakışı bakamama sorunu yüzünden orman, deniz, akarsu ve topraklarımız hem tükendi, hem kirlendi.
Yer altı sularımız… Bilinçsizce tükettik, bilinçsizce kirlettik.
Sonuç olarak geleceğimizi budayarak katlettik
Tarih : 02.11.2005
02.11.2005
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ