Bir hikayem bir dergide yayınlanmış. Akabinde biri aradı beni. İsmi önemli değil. Sorgun’dan…
“Sizi mahkemeye vereceğim. Tazminat davası açacağım” dedi.
“Hayırdır emmi?”
“Benim amcamı nasıl rencide edersin yazdığın hikayede?”
“Amcan kim? Tanımıyorum.”
“Falan hoca!”
“Ben amcanız olan o hocadan bahsetmedim ki!”
“Cemil Çiçek Beyin yanına çıkacağım. Bu işin peşini bırakmayacağım.”
Allah affetsin. Olayın vahameti ne kadar büyük ki koskoca bakan girecek devreye.
“Eee!”
“Benim amcam çevrede sayılan, sevilen bir din adamı, alimdi.”
“Tamam, hikayede ben de öyle anlattım. Siz hikayeyi okudunuz mu?”
“Okumadım ama yalan mı söylüyor koskoca adamlar.”
Koskoca adamlar anlatmış demek ki. Hemen gambazlamışlar. Allah bilir hikayenin tamamını okumadılar.
“O zaman okuyunca beni arar mısınız?”
“Tamam okuyacağım. Amcamın çocukları kalkıp Ankara’ya geliyordu ben engel oldum.”
Anlaşılan gelip beni de bir güzel döveceklerdi.
Ertesi gün aradı. Okumuş hikayeyi. Özür diledi. “Aslında amcamı övmüşsün. Bir iki küçük düşürür gibi olmuş ama…” dedi.
“Yazdığım kişi amcan değil ama varsayalım amcanız. Bir imamı anlatmanın yolu nasıl olabilir ki? Olduğu gibi yazdım. Bu güne kadar imamlar hep sevimsiz işlendi. Ben de biraz mizah kattım. Ama hikayede sevilen bir portre oldu. Kaldı ki bu hikayeyi şahıs ölmeden on beş gün önce kendi ağzından dinledim. Eklediğim bir şey yok. Ben de İmam Hatip mezunuyum. Ne var bunda?” Dedim.
Konu kapandı.
¨ ¨ ¨
“Bir zor zanaat şairlik” der şair Haydar Eroğlu.
Ya yazarlık…
Ya gazetecilik…
Ya Yozgat’ta gazetecilik!
Fesadı var.
Hasedi var.
Fitnesi var.
Ficiri var.
Çekemezi var.
Kolay mı?
Değil elbet.
Üstelik kırk yıl…
Yozgat gazetesi kırk yaşına girmiş. Dayanana aşk olsun.
“Aşk olsun abi!” Aşk olsun.
Osman Hakan Kiracı aşk olsun.
Kırk yaşına giren Yozgat Gazetesi yazarlarını, çalışanlarını ve Osman Hakan Kiracı’yı kutluyorum.
“Sizi mahkemeye vereceğim. Tazminat davası açacağım” dedi.
“Hayırdır emmi?”
“Benim amcamı nasıl rencide edersin yazdığın hikayede?”
“Amcan kim? Tanımıyorum.”
“Falan hoca!”
“Ben amcanız olan o hocadan bahsetmedim ki!”
“Cemil Çiçek Beyin yanına çıkacağım. Bu işin peşini bırakmayacağım.”
Allah affetsin. Olayın vahameti ne kadar büyük ki koskoca bakan girecek devreye.
“Eee!”
“Benim amcam çevrede sayılan, sevilen bir din adamı, alimdi.”
“Tamam, hikayede ben de öyle anlattım. Siz hikayeyi okudunuz mu?”
“Okumadım ama yalan mı söylüyor koskoca adamlar.”
Koskoca adamlar anlatmış demek ki. Hemen gambazlamışlar. Allah bilir hikayenin tamamını okumadılar.
“O zaman okuyunca beni arar mısınız?”
“Tamam okuyacağım. Amcamın çocukları kalkıp Ankara’ya geliyordu ben engel oldum.”
Anlaşılan gelip beni de bir güzel döveceklerdi.
Ertesi gün aradı. Okumuş hikayeyi. Özür diledi. “Aslında amcamı övmüşsün. Bir iki küçük düşürür gibi olmuş ama…” dedi.
“Yazdığım kişi amcan değil ama varsayalım amcanız. Bir imamı anlatmanın yolu nasıl olabilir ki? Olduğu gibi yazdım. Bu güne kadar imamlar hep sevimsiz işlendi. Ben de biraz mizah kattım. Ama hikayede sevilen bir portre oldu. Kaldı ki bu hikayeyi şahıs ölmeden on beş gün önce kendi ağzından dinledim. Eklediğim bir şey yok. Ben de İmam Hatip mezunuyum. Ne var bunda?” Dedim.
Konu kapandı.
¨ ¨ ¨
“Bir zor zanaat şairlik” der şair Haydar Eroğlu.
Ya yazarlık…
Ya gazetecilik…
Ya Yozgat’ta gazetecilik!
Fesadı var.
Hasedi var.
Fitnesi var.
Ficiri var.
Çekemezi var.
Kolay mı?
Değil elbet.
Üstelik kırk yıl…
Yozgat gazetesi kırk yaşına girmiş. Dayanana aşk olsun.
“Aşk olsun abi!” Aşk olsun.
Osman Hakan Kiracı aşk olsun.
Kırk yaşına giren Yozgat Gazetesi yazarlarını, çalışanlarını ve Osman Hakan Kiracı’yı kutluyorum.
22.04.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
22.10.2013 12:00:00Değerli Kardeşim Habib Bey'ciğim. Muhterem Validenizin kurban bayramında hakkın rahmetine kavuştuğunu üzüntü ile öğrendik. Merhumeye allahtan rahmet sizlere de sabır ve sağlıklar diler sevgi ve saygılarımızı sunarız.