İnsan belirli bir yaştan sonra ya da belirli bir yaşamdan sonra bazı şeylerin hiç önemli olmadığını fark ediyor ve diyor ki Artık sakin yaşayacağım.
Bende aynen bu şekilde düşündüm ve İzmirden ayrılarak küçük bir sahil kasabasına yerleştim. Eşimle birlikte burada daha sakin bir hayat yaşarız, birbirimize daha çok vakit ayırırız, geçmişte yaşadığımız yerlerde edindiğimiz dostlarımız da ziyaretimize gelirler diye düşündük ve İzmir defterini kapatarak taşındık.
Başta yaptığımız bütün hesaplar tuttu. Daha sakin bir yaşama başladık. Hiçbir şey için acelemiz yok. Birbirimize daha fazla zaman ayırıyor, uzun uzun yürüyüşler yapıyoruz. Geçmişte birlikte yapamadığımız birçok şeyi şimdi keyfini çıkarıyoruz. Dostlarımız da sık sık ziyaretimize geliyorlar. Birlikte güzel günler geçiriyoruz.
Ama hayat insanı hiç rahat bırakmıyor. İki kişilik yaşam kolay da toplumsal yaşamdan insan ne kadar istese de bir türlü kaçamıyor. Hiç istemediğin haberleri ya televizyonda ya sosyal medyadan ya da gazetelerden öğreniyorsun.
İşte o zaman kurmuş olduğun iki kişilik yaşamın da bir anlamı kalmıyor. O kadar çok şeye alıştırdılar ki bizleri artık sesimiz çıkmaz oldu. En başta genç ölümlere alıştırdılar. Haberlerde çok kısa bir yer veriyor, gazeteler arka sayfalarda küçük harflerle veriyor gencecik kayıplarımızı. Acılar sadece bu gençlerin ailelerine ve sevdiklerine kalıyor. Diğer nutuk atanların nutukları da havada kalıyor vatan, millet, Sakarya !
Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşma yaptı. Çok doğru ve güzel tespitlerdi. Bunları onun ağzından duyunca ülkem için umutlanır oldum. Kapitalizmi anlatıyordu. Diyor ki; Bu kapitalizm var ya bu kapitalizm rant için her şeyi yapar. Ormanları yok eder, kıyıları yağmalar ranta açar. Uzun ve güzel bir konuşmaydı.
Evet bende biliyordum kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser. Onun için her şey paradır, ranttır. Ve bunları Cumhurbaşkanının ağzından duymak bir şeylerin düzeleceğine işaretti. Ama ülkenin gerçeği hiçte öyle değil. Şu anda Kanadalı bir firmanın Kaz Dağlarında siyanürle altın arama meselesi var. Burdur Salda Gölünde millet bahçesi projesi, Sinopa santral yapmak için kesilen ağaçlar Bu doğa katliamlarını çoğaltmak mümkün sanırım ülkemizin yüze yakın yerinde ufak rantlar uğruna doğaya saldırılar var.
Günümüz iktidarı felsefe olarak diyor ki yaradılanı severim yaradandan ötürü. Yaratılanı sev de ne için seversen sev beni ilgilendirmez. Ama yaradılanı sadece insan olarak mı kabul ediyorsun? Bunu anlamak istiyorum. Ben yaradılan olarak bütün canlıları kabul ediyorum.
Soruyorum; bu Kaz Dağlarında ki ağaçlar, bitkiler ve hayvanlar yaradılan değil mi? Onların bu dünya da yaşam hakkı yok mu? Birkaç yüz milyon dolar için o kadar canlının ve doğal güzelliğin bir daha kendine gelemeyecek şekilde siyanürle yok etmeye değer mi? Bir Kanada firması ve birkaç yerli iş birlikçisi para kazanacak diye sessiz mi kalalım?
Burdurda Salda Gölünde millet bahçesi yapmak o gölü kirletmek ve yok etmek demektir. Hangi vicdan sahibi bunu yapabilir bilmiyorum.
Yapmayın bunların hesabı mutlaka bir yerlerde sorulur. Bu ülkenin sahibi değilsiniz. Dedelerimizden aldık, torunlarımıza bırakıp gideceğiz. Yapmayın, yapmayın, yapmayın.
Tüm hemşerilerimin Kurban Bayramını kutluyorum.
Bu doğa katliamına karşı duyarlı olmaya davet ediyorum.
Aşk ile..
10.08.2019
Bende aynen bu şekilde düşündüm ve İzmirden ayrılarak küçük bir sahil kasabasına yerleştim. Eşimle birlikte burada daha sakin bir hayat yaşarız, birbirimize daha çok vakit ayırırız, geçmişte yaşadığımız yerlerde edindiğimiz dostlarımız da ziyaretimize gelirler diye düşündük ve İzmir defterini kapatarak taşındık.
Başta yaptığımız bütün hesaplar tuttu. Daha sakin bir yaşama başladık. Hiçbir şey için acelemiz yok. Birbirimize daha fazla zaman ayırıyor, uzun uzun yürüyüşler yapıyoruz. Geçmişte birlikte yapamadığımız birçok şeyi şimdi keyfini çıkarıyoruz. Dostlarımız da sık sık ziyaretimize geliyorlar. Birlikte güzel günler geçiriyoruz.
Ama hayat insanı hiç rahat bırakmıyor. İki kişilik yaşam kolay da toplumsal yaşamdan insan ne kadar istese de bir türlü kaçamıyor. Hiç istemediğin haberleri ya televizyonda ya sosyal medyadan ya da gazetelerden öğreniyorsun.
İşte o zaman kurmuş olduğun iki kişilik yaşamın da bir anlamı kalmıyor. O kadar çok şeye alıştırdılar ki bizleri artık sesimiz çıkmaz oldu. En başta genç ölümlere alıştırdılar. Haberlerde çok kısa bir yer veriyor, gazeteler arka sayfalarda küçük harflerle veriyor gencecik kayıplarımızı. Acılar sadece bu gençlerin ailelerine ve sevdiklerine kalıyor. Diğer nutuk atanların nutukları da havada kalıyor vatan, millet, Sakarya !
Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşma yaptı. Çok doğru ve güzel tespitlerdi. Bunları onun ağzından duyunca ülkem için umutlanır oldum. Kapitalizmi anlatıyordu. Diyor ki; Bu kapitalizm var ya bu kapitalizm rant için her şeyi yapar. Ormanları yok eder, kıyıları yağmalar ranta açar. Uzun ve güzel bir konuşmaydı.
Evet bende biliyordum kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser. Onun için her şey paradır, ranttır. Ve bunları Cumhurbaşkanının ağzından duymak bir şeylerin düzeleceğine işaretti. Ama ülkenin gerçeği hiçte öyle değil. Şu anda Kanadalı bir firmanın Kaz Dağlarında siyanürle altın arama meselesi var. Burdur Salda Gölünde millet bahçesi projesi, Sinopa santral yapmak için kesilen ağaçlar Bu doğa katliamlarını çoğaltmak mümkün sanırım ülkemizin yüze yakın yerinde ufak rantlar uğruna doğaya saldırılar var.
Günümüz iktidarı felsefe olarak diyor ki yaradılanı severim yaradandan ötürü. Yaratılanı sev de ne için seversen sev beni ilgilendirmez. Ama yaradılanı sadece insan olarak mı kabul ediyorsun? Bunu anlamak istiyorum. Ben yaradılan olarak bütün canlıları kabul ediyorum.
Soruyorum; bu Kaz Dağlarında ki ağaçlar, bitkiler ve hayvanlar yaradılan değil mi? Onların bu dünya da yaşam hakkı yok mu? Birkaç yüz milyon dolar için o kadar canlının ve doğal güzelliğin bir daha kendine gelemeyecek şekilde siyanürle yok etmeye değer mi? Bir Kanada firması ve birkaç yerli iş birlikçisi para kazanacak diye sessiz mi kalalım?
Burdurda Salda Gölünde millet bahçesi yapmak o gölü kirletmek ve yok etmek demektir. Hangi vicdan sahibi bunu yapabilir bilmiyorum.
Yapmayın bunların hesabı mutlaka bir yerlerde sorulur. Bu ülkenin sahibi değilsiniz. Dedelerimizden aldık, torunlarımıza bırakıp gideceğiz. Yapmayın, yapmayın, yapmayın.
Tüm hemşerilerimin Kurban Bayramını kutluyorum.
Bu doğa katliamına karşı duyarlı olmaya davet ediyorum.
Aşk ile..
10.08.2019
10.08.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ