Ramazan ayı insanın, maddi-manevi, bedeni - nefsi, temizlenme,arınma,örnek kul-örnek insan-örnek yönetici olmasının fiiliyata dökülmesidir.
Diğer bir ifadeyle ;yüksek,yüce,büyük,ulu sıfatlarını ruhunda barındıran Ali insan olma halidir.
Bu sebeple ; hem bu sıfatları taşısın hemde peygamber damadı,islamın Raşit halifesi Hz.Ali'ye muhabbetten nasiplensin diye insanlara Ali ismi verilir.
Emevi saltanat hırsının Hz.Ali'ye ve ehlibeyte savaş açıp zulmetmesi, Ali'yi mazlumların sembolü haline getirmiştir.
İsmi Ali olmasa da yaşadığı toplumda fikri, hayat anlayışı, duruş ve davranışı açısından ayrıcalığı fark edilen insanlar, yaşadığı yerin Ali'si olarak anılırlar.
Peygamber hadisinde Hz. Ali'nin ''İlmin Kapısı'' olarak tarif edilmesinin de bunda büyük payı olsa gerek.
Doğduğumuz, doyduğumuz veya yaşadığımız yer bizim köyümüzdür. Adına Vatan dediğimiz, Sınırları belli arazi Coğrafyası da bizim köyümüz mesafesindedir.
Dolayısıyla her köyün Ali'si veya Ali'leri olacaktır.
Bizim köyün Ali'si ; Belden aşağısı özürlü, tekerlekli sandalye veya engelli aracına bağımlı ve bir o kadar da bağımsızlığına düşkün örnek bir insan.
İlkokul yıllarında annesi ile katıldığı köy düğününde bir kaza kurşunu ile yaralanır. ( O zamanlar maganda tabiri henüz literatürümüze girmemişti.)
Fedakar annesinin şefkatli kucağında o badireyi atlatır.
On dört yaşına gelince ateşli bir hastalığa yakalanır. O günün tıbbi imkansızlıkları mı, yanlış tedavi mi bilinmez, Bizim köyün zeki, haşarı, yaramaz ve bir o kadar da sevecen çocuğu tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Annesinin tarifsiz fedakarlığı ve bitip tükenmeyen gayreti ile Ali okulu bitirir. Ailenin geçimi mutlak çalışmak üzerinedir. Ali'de oturduğu yerden yapabileceği her işte çalışmaya başlar. Ayakkabı boyacılığından market işletmeciliğine kadar bir sürü işte çalışır. Kendi kendine ingilizce öğrenir.
Köye, mülk satın alarak yerleşen İngilizler ile köylüler arasında tercümanlık yapar. Tavuk, keçi, koyun, inek besler. Fırsat buldukça kitap okur. Oğlakları ve kuzuları koynunda ısıtır. Yeni doğmuş Buzağılar ile oğlak ve kuzuları çocuk emzirir gibi biberon ile besler.
Ali iyi bir satranç oyuncusudur. Köyün, ilkokuldan üniversiteye kadar, kız-erkek, bütün gençleri İlk satranç dersi ve deneyimlerini Ali abilerinden alırlar.
Ali köyde işlettiği bakkal dükkanı dışında, kendi ürettiği ; tavuk, yumurta, süt, keçi, koyun ve sığırları satarak aile bütçesine katkıda bulunur.
Tanısın-tanımasın Ali'nin insanlarla ilişkisi daima nezakat ve saygı çerçevesindedir. Kimseye minnet etmez. Lafı sözü eğip bükmez. Yalakalığa, dalkavukluğa tenezzül etmez nevi şahsına münhasır bir insandır.
İki binli yılların başında iktidar partisi mensupları Köyde ağzı iyi laf yapan, halkla iletişimi kusursuz olan Ali'ye gelirler ve
'' Gel sana yardım edelim.'' derler.
Ali'nin verdiği cevap ;bırakın engelli insanı, bedeni ve aklı sapa sağlam nice fırsatçıyı kızdıracak, nice insanı kıskandıracak cinstendir.
''Bakın arkadaşım! der. (O konuştuklarına hep böyle hitap eder.)Siz beni sakat görüp,yardıma muhtaç olduğumu düşündünüz. Kendinizce haklısınız. Benim halime, benim gibi bakmadığınız için belki bana acıdınız.''
''Benim vücudumun yarısı yok mesabesinde olsa da diğer yarısı sağlam ve sağlıklı.Aklım yerinde. Dilim konuşuyor. Gözlerim görüyor.Ellerim tutuyor.'' Eğer ;iktidar özürlüler için hayatı kolaylaştıracak yasa lar çıkarırsa,bu ülkenin vatandaşı olarak bu yasalardan istifade etmek benim tabi hakkım. Bu noktada sizin himmetinize ihtiyacım yok.Yok eğer,yasa harici,iktidar yandaşlığıma karşılık bana nimet bağışlayacaksanız,buna da ihtiyacım yok.
''Siz en iyisi beni bana bırakın,bana naadettiğiniz veya yapmayı düşündüğünüz yardımları ;bedeni özründen dolayı acizliği ve dilenciliği meslek edinmiş avantacılara yapın.''
Osmanlı tokadından daha ağır bir cevap değil mi?
Bırakın engellileri, sapa sağlam nice insanın bile iktidar yandaşlığı ile devlet kasasından beslenmeyi mağrifet saydığı bir ülkede,az da olsa Ali'lerin bulunması insanın yüreğine su serpiyor.
Çileli ve zor bir hayatı su gibi anlattığıma bakıp Ali'yi ve ailesini varlıklı,hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlar gibi algılamayın sakın!
Orta halli, belki onunda biraz altında bir köylü ve çiftçi ailesi. Geçimleri tamamıyla hayvancılık ve tarıma dayalı ve ailenin her ferdinin insanüstü çalışmasına bağlı. Aile fertleri için çalışmak bir ibadet görevi sanki. İki kardeş aileden ayrı, turiz sektöründe işçi. Ali, anne ve babası ile bir arada. Hayvancılığın yanında ağırlıklı yapılan iş ; yörede yeşillik işi diye tarif edilen ; sebze fidesi, marul, maydonoz, dere otu, tere, roka v.s. ile taze sebze yetiştirip çevre pazarlarında satmak.
Bölge ikliminin mutedil, toprağının verimli olması, insanları sürekli çalışır hale getirmiş. Toprak sadece ; eski ürünü söküp yenisini dikecek kadar, üç-beş gün bilemedin bir hafta boş kalıyor.
Her ailenin, küçük-büyük doğal zeytinliği az veya çok narenciye ağacı, ( Portakal, mandalina, limon, nar) masrafsız defne ve kekik hasadı, arıcılık hatırı sayılır gelir kaynağını oluşturuyor.
Bizim köyün Ali'si işte böyle bir köylü ailesinin mensubu.
Yaşadığı talihsizlikler onu hayattan koparamamış.
Başına gelenlere kahredip içine kapanmamış. Aksine hayata pozitif bakmayı, insanlarla iletişim kurmayı, kendini geliştirerek kimseye muhtaç olmamayı, köylüye ve köye gelen yabancılara yardım etmeyi kendisine görev edinmiş.
Ali'nin bedensel gücünü aşan işlerde, en yakın ve en büyük yardımcısı ; o fedakar, vefakar, o ölçüde cefakar eli öpülesi annesi.
Ali, ailenin aklı, dolayısıyla ailenin mali yöneticisi
Ailenin yetiştirdiği ürünlerin müşterisi, çoğunlukla ve genellikle ; Ali'nin özel ilişkileri neticesinde kurduğu özel dostları.
Hiçbir alış-verişi hiçbir dostluğunu zedelememiş, yaralamamış. Aksine dostlarını ve özel müşterilerini artırmış.
Bayramını idrak ettiğimiz mübarek ramazan ayında, fitre devşirmek için nice sağlam insanın dizi senaryolarını geride bırakacak hikayeler yazdığını görünce, insanın Ali gibileri başında taşıyası geliyor.
Şimdilik! Ali Bağ-Kur dan emekli oldu. Bakkal dükkanını kapattı
Tavukları, oğlakları, kuzuları ve danaları ile meşgul.
Birde tabii kitapları.
Bizim köyün Alisi ile büyük köyün Alisi sonraki yazının konusu. Ne ilginç hikaye bilseniz!
Nice Ramazanlara ve Bayramlara sağlık, mutluluk, huzur ve refah içinde birlik ve dirlikle ulaşmak dileğiyle...
07.08.2013
Diğer bir ifadeyle ;yüksek,yüce,büyük,ulu sıfatlarını ruhunda barındıran Ali insan olma halidir.
Bu sebeple ; hem bu sıfatları taşısın hemde peygamber damadı,islamın Raşit halifesi Hz.Ali'ye muhabbetten nasiplensin diye insanlara Ali ismi verilir.
Emevi saltanat hırsının Hz.Ali'ye ve ehlibeyte savaş açıp zulmetmesi, Ali'yi mazlumların sembolü haline getirmiştir.
İsmi Ali olmasa da yaşadığı toplumda fikri, hayat anlayışı, duruş ve davranışı açısından ayrıcalığı fark edilen insanlar, yaşadığı yerin Ali'si olarak anılırlar.
Peygamber hadisinde Hz. Ali'nin ''İlmin Kapısı'' olarak tarif edilmesinin de bunda büyük payı olsa gerek.
Doğduğumuz, doyduğumuz veya yaşadığımız yer bizim köyümüzdür. Adına Vatan dediğimiz, Sınırları belli arazi Coğrafyası da bizim köyümüz mesafesindedir.
Dolayısıyla her köyün Ali'si veya Ali'leri olacaktır.
Bizim köyün Ali'si ; Belden aşağısı özürlü, tekerlekli sandalye veya engelli aracına bağımlı ve bir o kadar da bağımsızlığına düşkün örnek bir insan.
İlkokul yıllarında annesi ile katıldığı köy düğününde bir kaza kurşunu ile yaralanır. ( O zamanlar maganda tabiri henüz literatürümüze girmemişti.)
Fedakar annesinin şefkatli kucağında o badireyi atlatır.
On dört yaşına gelince ateşli bir hastalığa yakalanır. O günün tıbbi imkansızlıkları mı, yanlış tedavi mi bilinmez, Bizim köyün zeki, haşarı, yaramaz ve bir o kadar da sevecen çocuğu tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Annesinin tarifsiz fedakarlığı ve bitip tükenmeyen gayreti ile Ali okulu bitirir. Ailenin geçimi mutlak çalışmak üzerinedir. Ali'de oturduğu yerden yapabileceği her işte çalışmaya başlar. Ayakkabı boyacılığından market işletmeciliğine kadar bir sürü işte çalışır. Kendi kendine ingilizce öğrenir.
Köye, mülk satın alarak yerleşen İngilizler ile köylüler arasında tercümanlık yapar. Tavuk, keçi, koyun, inek besler. Fırsat buldukça kitap okur. Oğlakları ve kuzuları koynunda ısıtır. Yeni doğmuş Buzağılar ile oğlak ve kuzuları çocuk emzirir gibi biberon ile besler.
Ali iyi bir satranç oyuncusudur. Köyün, ilkokuldan üniversiteye kadar, kız-erkek, bütün gençleri İlk satranç dersi ve deneyimlerini Ali abilerinden alırlar.
Ali köyde işlettiği bakkal dükkanı dışında, kendi ürettiği ; tavuk, yumurta, süt, keçi, koyun ve sığırları satarak aile bütçesine katkıda bulunur.
Tanısın-tanımasın Ali'nin insanlarla ilişkisi daima nezakat ve saygı çerçevesindedir. Kimseye minnet etmez. Lafı sözü eğip bükmez. Yalakalığa, dalkavukluğa tenezzül etmez nevi şahsına münhasır bir insandır.
İki binli yılların başında iktidar partisi mensupları Köyde ağzı iyi laf yapan, halkla iletişimi kusursuz olan Ali'ye gelirler ve
'' Gel sana yardım edelim.'' derler.
Ali'nin verdiği cevap ;bırakın engelli insanı, bedeni ve aklı sapa sağlam nice fırsatçıyı kızdıracak, nice insanı kıskandıracak cinstendir.
''Bakın arkadaşım! der. (O konuştuklarına hep böyle hitap eder.)Siz beni sakat görüp,yardıma muhtaç olduğumu düşündünüz. Kendinizce haklısınız. Benim halime, benim gibi bakmadığınız için belki bana acıdınız.''
''Benim vücudumun yarısı yok mesabesinde olsa da diğer yarısı sağlam ve sağlıklı.Aklım yerinde. Dilim konuşuyor. Gözlerim görüyor.Ellerim tutuyor.'' Eğer ;iktidar özürlüler için hayatı kolaylaştıracak yasa lar çıkarırsa,bu ülkenin vatandaşı olarak bu yasalardan istifade etmek benim tabi hakkım. Bu noktada sizin himmetinize ihtiyacım yok.Yok eğer,yasa harici,iktidar yandaşlığıma karşılık bana nimet bağışlayacaksanız,buna da ihtiyacım yok.
''Siz en iyisi beni bana bırakın,bana naadettiğiniz veya yapmayı düşündüğünüz yardımları ;bedeni özründen dolayı acizliği ve dilenciliği meslek edinmiş avantacılara yapın.''
Osmanlı tokadından daha ağır bir cevap değil mi?
Bırakın engellileri, sapa sağlam nice insanın bile iktidar yandaşlığı ile devlet kasasından beslenmeyi mağrifet saydığı bir ülkede,az da olsa Ali'lerin bulunması insanın yüreğine su serpiyor.
Çileli ve zor bir hayatı su gibi anlattığıma bakıp Ali'yi ve ailesini varlıklı,hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlar gibi algılamayın sakın!
Orta halli, belki onunda biraz altında bir köylü ve çiftçi ailesi. Geçimleri tamamıyla hayvancılık ve tarıma dayalı ve ailenin her ferdinin insanüstü çalışmasına bağlı. Aile fertleri için çalışmak bir ibadet görevi sanki. İki kardeş aileden ayrı, turiz sektöründe işçi. Ali, anne ve babası ile bir arada. Hayvancılığın yanında ağırlıklı yapılan iş ; yörede yeşillik işi diye tarif edilen ; sebze fidesi, marul, maydonoz, dere otu, tere, roka v.s. ile taze sebze yetiştirip çevre pazarlarında satmak.
Bölge ikliminin mutedil, toprağının verimli olması, insanları sürekli çalışır hale getirmiş. Toprak sadece ; eski ürünü söküp yenisini dikecek kadar, üç-beş gün bilemedin bir hafta boş kalıyor.
Her ailenin, küçük-büyük doğal zeytinliği az veya çok narenciye ağacı, ( Portakal, mandalina, limon, nar) masrafsız defne ve kekik hasadı, arıcılık hatırı sayılır gelir kaynağını oluşturuyor.
Bizim köyün Ali'si işte böyle bir köylü ailesinin mensubu.
Yaşadığı talihsizlikler onu hayattan koparamamış.
Başına gelenlere kahredip içine kapanmamış. Aksine hayata pozitif bakmayı, insanlarla iletişim kurmayı, kendini geliştirerek kimseye muhtaç olmamayı, köylüye ve köye gelen yabancılara yardım etmeyi kendisine görev edinmiş.
Ali'nin bedensel gücünü aşan işlerde, en yakın ve en büyük yardımcısı ; o fedakar, vefakar, o ölçüde cefakar eli öpülesi annesi.
Ali, ailenin aklı, dolayısıyla ailenin mali yöneticisi
Ailenin yetiştirdiği ürünlerin müşterisi, çoğunlukla ve genellikle ; Ali'nin özel ilişkileri neticesinde kurduğu özel dostları.
Hiçbir alış-verişi hiçbir dostluğunu zedelememiş, yaralamamış. Aksine dostlarını ve özel müşterilerini artırmış.
Bayramını idrak ettiğimiz mübarek ramazan ayında, fitre devşirmek için nice sağlam insanın dizi senaryolarını geride bırakacak hikayeler yazdığını görünce, insanın Ali gibileri başında taşıyası geliyor.
Şimdilik! Ali Bağ-Kur dan emekli oldu. Bakkal dükkanını kapattı
Tavukları, oğlakları, kuzuları ve danaları ile meşgul.
Birde tabii kitapları.
Bizim köyün Alisi ile büyük köyün Alisi sonraki yazının konusu. Ne ilginç hikaye bilseniz!
Nice Ramazanlara ve Bayramlara sağlık, mutluluk, huzur ve refah içinde birlik ve dirlikle ulaşmak dileğiyle...
07.08.2013
07.08.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Halil Koçyiğit
13.11.2013 17:29:00Bizim köy dreken Muğla ili Elmalı köyünü de biraz tanıtsaydınız çok iyi olurdu.Ali'yi çok güzel tasvir etmişsiniz kaleminize sağlık.