Bizim köyün Alisi başlıklı önceki yazımızı okumadınızsa bu yazıyı da okumayın.
Bizim köyün Alisi, insanlarla olduğu kadar evcil hayvanlarla da iletişim kurmakta çok başarılı.
İki köpeği, onun en sadık iki arkadaşı ve iki önemli koruyucu muhafızı. İrice olanını evin önüne bağlamış.
Alinin onayı olmadan eve yaklaşmak mümkün değil. Eğer Ali, gelen insanın dost olduğunu ona onun anlayacağı dilden anlatırsa ne âlâ, sessiz ve uysalca yerine dönüp, Ashâb-ı Kehfin koruyucusu pozisyonuna bürünüyor.
Küçük olanı, adı FISTIK, köpekten ziyade irice bir kedi. Cinsini sordum. Rus Finosu dedi.
Fıstık, Alinin ev dışındaki yoldaşı ve muhafızı.
Ali üç tekerlekli motoruna binerse, fıstık piyade olarak peşinden takip ediyor. Yorulduğu yerde, kendince motorun rahat edeceği bir yerine kuruluyor.
Ali, motora değil de otomobiline binerse; şartsız-kayıtsız, şek siz-şüphe siz ön koltuk fıstığın.
Fıstığı fark etmeden veya fıstığı dikkate almadan (çoğu zaman ya onu fark etmezsiniz veya dikkate almazsınız) Aliye dokunursanız, elinizi, kolunuzu bir anda fıstığın dişleri arasında bulabilirsiniz. Aliye zarar verme kastı ile veya asabi hareketlerle ona yaklaştığınızı hissettiği anda hemen arka ayakları üzerine oturup saldırı pozisyonuna geçiyor. Ufak-ufak hırlarken, çakmak-çakmak gözleri size odaklanıyor. Sanki, o duruş ve bakışla; Sakın ha, sakın Aliye zarar vermeyi aklından bile geçirme. diyor. Alinin dostu olduğunuzu anlarsa yapmadığı şirinlik kalmıyor.
Aliyle beraber olmadığı zamanlarda, evin hayvanlarını otlağa götürüp-getirmek, hayvanların başkalarının arazilerine zarar vermesini önlemek, onları dış tehlikelere karşı korumak, pazara götürülecek tavukları yakalayıp Aliye teslim etmek, arada bir bahçeye giren domuzları korkutup kaçırmak, hepsi fıstığın görevi.
Yahu Ali dedim. Köpeklerin sahiplerine sadakati bilinmeyen şey değil ancak senin fıstıkta sadakatin ötesinde müthiş bir korumacılık hissiyatı hâkim. sorma abi dedi. Bende senin gibi merak edip sordum. Bu Rus finoları, özellikle benim gibi bedensel engelli insanlar için hem yardımcı hem de koruma görevlisi olarak özel yetiştiriliyorlarmış. Bu yüzden sahiplerini hiç kimse ile paylaşmaya tahammül edemiyorlar. Saldırganlıkları aşırı sahiplenme duygusundan. Hele bu cinsin kancıkları, aşırı sahiplenici ve aşırı saldırgan. İlk aldığım öyleydi. Bırak kötü niyetlileri, çok sevdiğim dostlarımı bile yanıma yaklaştırmıyor, söz de dinlemiyordu. Baktım olmayacak. Onu geri verip bu erkeğini aldım. Erkekleri kancıklar kadar saldırgan ve agresif değil.
Söz buraya gelmişken yöresel bir anlayışı size aktarmalıyım.
Bizim köyde, özellikle orta yaşın üstündeki insanlar(kadın olsun erkek olsun),eğer bir kız veya kadından bahsedeceklerse, söze kadın veya kız diye değil kancık diyerek başlıyorlar. İlk duyduğumda çok rahatsız oldum. Sonra baktım ki bu kelime benden başka hiç kimseyi rahatsız etmiyor. Yöresel, normal, sıradan bir sıfat gibi kullanılıyor.
Ne zaman Ali ile fıstığı bir arada görsem veya hatırlasam, aklıma büyük köyün Alisi ve onun, medyadaki fıstık misali muhafızları geliyor.
Cehalet, ihmal, mahrumiyet mağduru, bizim köyün Alisi: hayata ne kadar bağlı, insani ilişkileri ne denli güçlü, olaylara yaklaşımı ne denli pozitif ise,
Kendini inancından dolayı ömür boyu mağdur edilmiş sayan, büyük köyün Alisi de: insanların hayatına kendi anlayışına göre yön vermede, insani ilişkileri inanç temelli parçalayıp ayrıştırmada, kendi yarattığı olaylara bile olabildiğince agresif yaklaşmakta o denli negatif.
Kuvvetler birliğinin yarattığı kontrolsüz iktidar gücünü, hor görülme psikozunu ve darbe korkusunu üzerinden atamamış, negatif düşüncesi hayata ve dünyaya bakışına egemen yönetici kadronun devam ettirebilmesi için çağın ipnotizma aracı medya da koruyucu muhafızlarının olmaması düşünülemez.
Çok partili hayata geçildiğinden bu yana, iktidar gücünü hiçbir seçilmiş iktidar bu denli pervasız kullanamadı.
Kimi kesimlerden intikam alırcasına kullanılan bu büyük gücü, arkasında gören ve o gücün himayesinden zerre kuşku duymayan, ortaya çıkıp, mayasını ve yoğrulduğu hamuru bu necip millete gösterebilmek için fırsat kollayan, ne de çok inanç mağduru varmış meğer! Meğer, kendini büyük köyün Alisi ne kurban etmeye teşne, fıstık misali ne de çok medya mensubu varmış!
Çağın en büyük iletişim aracı televizyon kanallarının, iktidarın hoyrat gücü tarafından teslim alınması, alınamayanların çeşitli şekillerde korkutulup sindirilmesi yetmiyormuş gibi, suya sabuna dokunulmayan tartışma programlarında bile, bir insaf sahibi doğruyu söyleme adına, iktidarı eleştiriyor gibi algılanırsa yandı gülüm keten helva!
İktidarın medyadaki, koruyucu ve kollayıcıları derhal saldırı pozisyonuna geçiyor, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaktan beter ediyorlar ve bu davranışlarından müthiş bir iğdiş ve orgazm keyfi alıyorlar. Daha da ötesi bu keyfi gizleme ihtiyacı da hissetmiyorlar.
Doğruyu söylüyor olmanın hiçbir önemi yok. O zihniyete göre, iktidarı tenkit ediyorsanız, siz zaten doğruyu söylememiş oluyorsunuz. Eğer doğruyu söylemekte ısrar ederseniz, bu yavuz fıstıklar önce sizi geçmişinizle itham ediyorlar. Daha da ileri giderseniz, sizi Ergenekon cu, Esad cı, PKK cı, tek partici, vs. olmakla suçluyorlar. Gene uslanmadınız mı? Hedef gösterip tehdit ediyorlar. Yine mi uslanmadınız! Medya patronlarına baskı yapıp ekmeğinize-aşınıza karışıyorlar.
Görüntüde de olsa, tarafsızlık adına iktidarı eleştirmeye cesaret eden basın-yayın ve medya kurumları ancak el değiştirerek hayatiyetini devam ettirebiliyor.
Ve.. benim asil milletim, ileri demokrasi! yönetiminde hala daha demokrasi paketleri ne muhatap oluyor.
Sahi! Bu ileri demokrasi yönetiminde, belediye başkan adaylarını hangi demokratik yöntem belirliyor? Allah aşkına iktidardan korkmadan dosdoğru cevap verin.
Ya! ileri demokrasi yalan, ya da aday belirleme yöntemi yanlış. Çıkar için ikisi de doğru diyenin, imanı rafa kaldırması gerek.
İktidarı ve iktidar sahiplerini putlaştırarak; itham, iftira ve tehdit ile iktidara muhalefet edenleri iktidara kurban etmeye çalışanların, Allaha ulaşmak için Lat, Menat ve Uzzaya insan kurban eden Mekke müşriklerinden farkı nedir?
Allah adına insan kurban etmekten çekinmeyen iktidar azgınlarının şerrinden, Allaha sığınmaktan gayri çare yok.
İnsani ve imâni hasletle Allaha gönderdiğiniz kurbanlarınız makbul, bayramınız mübarek olsun.
15.10.2013
Bizim köyün Alisi, insanlarla olduğu kadar evcil hayvanlarla da iletişim kurmakta çok başarılı.
İki köpeği, onun en sadık iki arkadaşı ve iki önemli koruyucu muhafızı. İrice olanını evin önüne bağlamış.
Alinin onayı olmadan eve yaklaşmak mümkün değil. Eğer Ali, gelen insanın dost olduğunu ona onun anlayacağı dilden anlatırsa ne âlâ, sessiz ve uysalca yerine dönüp, Ashâb-ı Kehfin koruyucusu pozisyonuna bürünüyor.
Küçük olanı, adı FISTIK, köpekten ziyade irice bir kedi. Cinsini sordum. Rus Finosu dedi.
Fıstık, Alinin ev dışındaki yoldaşı ve muhafızı.
Ali üç tekerlekli motoruna binerse, fıstık piyade olarak peşinden takip ediyor. Yorulduğu yerde, kendince motorun rahat edeceği bir yerine kuruluyor.
Ali, motora değil de otomobiline binerse; şartsız-kayıtsız, şek siz-şüphe siz ön koltuk fıstığın.
Fıstığı fark etmeden veya fıstığı dikkate almadan (çoğu zaman ya onu fark etmezsiniz veya dikkate almazsınız) Aliye dokunursanız, elinizi, kolunuzu bir anda fıstığın dişleri arasında bulabilirsiniz. Aliye zarar verme kastı ile veya asabi hareketlerle ona yaklaştığınızı hissettiği anda hemen arka ayakları üzerine oturup saldırı pozisyonuna geçiyor. Ufak-ufak hırlarken, çakmak-çakmak gözleri size odaklanıyor. Sanki, o duruş ve bakışla; Sakın ha, sakın Aliye zarar vermeyi aklından bile geçirme. diyor. Alinin dostu olduğunuzu anlarsa yapmadığı şirinlik kalmıyor.
Aliyle beraber olmadığı zamanlarda, evin hayvanlarını otlağa götürüp-getirmek, hayvanların başkalarının arazilerine zarar vermesini önlemek, onları dış tehlikelere karşı korumak, pazara götürülecek tavukları yakalayıp Aliye teslim etmek, arada bir bahçeye giren domuzları korkutup kaçırmak, hepsi fıstığın görevi.
Yahu Ali dedim. Köpeklerin sahiplerine sadakati bilinmeyen şey değil ancak senin fıstıkta sadakatin ötesinde müthiş bir korumacılık hissiyatı hâkim. sorma abi dedi. Bende senin gibi merak edip sordum. Bu Rus finoları, özellikle benim gibi bedensel engelli insanlar için hem yardımcı hem de koruma görevlisi olarak özel yetiştiriliyorlarmış. Bu yüzden sahiplerini hiç kimse ile paylaşmaya tahammül edemiyorlar. Saldırganlıkları aşırı sahiplenme duygusundan. Hele bu cinsin kancıkları, aşırı sahiplenici ve aşırı saldırgan. İlk aldığım öyleydi. Bırak kötü niyetlileri, çok sevdiğim dostlarımı bile yanıma yaklaştırmıyor, söz de dinlemiyordu. Baktım olmayacak. Onu geri verip bu erkeğini aldım. Erkekleri kancıklar kadar saldırgan ve agresif değil.
Söz buraya gelmişken yöresel bir anlayışı size aktarmalıyım.
Bizim köyde, özellikle orta yaşın üstündeki insanlar(kadın olsun erkek olsun),eğer bir kız veya kadından bahsedeceklerse, söze kadın veya kız diye değil kancık diyerek başlıyorlar. İlk duyduğumda çok rahatsız oldum. Sonra baktım ki bu kelime benden başka hiç kimseyi rahatsız etmiyor. Yöresel, normal, sıradan bir sıfat gibi kullanılıyor.
Ne zaman Ali ile fıstığı bir arada görsem veya hatırlasam, aklıma büyük köyün Alisi ve onun, medyadaki fıstık misali muhafızları geliyor.
Cehalet, ihmal, mahrumiyet mağduru, bizim köyün Alisi: hayata ne kadar bağlı, insani ilişkileri ne denli güçlü, olaylara yaklaşımı ne denli pozitif ise,
Kendini inancından dolayı ömür boyu mağdur edilmiş sayan, büyük köyün Alisi de: insanların hayatına kendi anlayışına göre yön vermede, insani ilişkileri inanç temelli parçalayıp ayrıştırmada, kendi yarattığı olaylara bile olabildiğince agresif yaklaşmakta o denli negatif.
Kuvvetler birliğinin yarattığı kontrolsüz iktidar gücünü, hor görülme psikozunu ve darbe korkusunu üzerinden atamamış, negatif düşüncesi hayata ve dünyaya bakışına egemen yönetici kadronun devam ettirebilmesi için çağın ipnotizma aracı medya da koruyucu muhafızlarının olmaması düşünülemez.
Çok partili hayata geçildiğinden bu yana, iktidar gücünü hiçbir seçilmiş iktidar bu denli pervasız kullanamadı.
Kimi kesimlerden intikam alırcasına kullanılan bu büyük gücü, arkasında gören ve o gücün himayesinden zerre kuşku duymayan, ortaya çıkıp, mayasını ve yoğrulduğu hamuru bu necip millete gösterebilmek için fırsat kollayan, ne de çok inanç mağduru varmış meğer! Meğer, kendini büyük köyün Alisi ne kurban etmeye teşne, fıstık misali ne de çok medya mensubu varmış!
Çağın en büyük iletişim aracı televizyon kanallarının, iktidarın hoyrat gücü tarafından teslim alınması, alınamayanların çeşitli şekillerde korkutulup sindirilmesi yetmiyormuş gibi, suya sabuna dokunulmayan tartışma programlarında bile, bir insaf sahibi doğruyu söyleme adına, iktidarı eleştiriyor gibi algılanırsa yandı gülüm keten helva!
İktidarın medyadaki, koruyucu ve kollayıcıları derhal saldırı pozisyonuna geçiyor, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaktan beter ediyorlar ve bu davranışlarından müthiş bir iğdiş ve orgazm keyfi alıyorlar. Daha da ötesi bu keyfi gizleme ihtiyacı da hissetmiyorlar.
Doğruyu söylüyor olmanın hiçbir önemi yok. O zihniyete göre, iktidarı tenkit ediyorsanız, siz zaten doğruyu söylememiş oluyorsunuz. Eğer doğruyu söylemekte ısrar ederseniz, bu yavuz fıstıklar önce sizi geçmişinizle itham ediyorlar. Daha da ileri giderseniz, sizi Ergenekon cu, Esad cı, PKK cı, tek partici, vs. olmakla suçluyorlar. Gene uslanmadınız mı? Hedef gösterip tehdit ediyorlar. Yine mi uslanmadınız! Medya patronlarına baskı yapıp ekmeğinize-aşınıza karışıyorlar.
Görüntüde de olsa, tarafsızlık adına iktidarı eleştirmeye cesaret eden basın-yayın ve medya kurumları ancak el değiştirerek hayatiyetini devam ettirebiliyor.
Ve.. benim asil milletim, ileri demokrasi! yönetiminde hala daha demokrasi paketleri ne muhatap oluyor.
Sahi! Bu ileri demokrasi yönetiminde, belediye başkan adaylarını hangi demokratik yöntem belirliyor? Allah aşkına iktidardan korkmadan dosdoğru cevap verin.
Ya! ileri demokrasi yalan, ya da aday belirleme yöntemi yanlış. Çıkar için ikisi de doğru diyenin, imanı rafa kaldırması gerek.
İktidarı ve iktidar sahiplerini putlaştırarak; itham, iftira ve tehdit ile iktidara muhalefet edenleri iktidara kurban etmeye çalışanların, Allaha ulaşmak için Lat, Menat ve Uzzaya insan kurban eden Mekke müşriklerinden farkı nedir?
Allah adına insan kurban etmekten çekinmeyen iktidar azgınlarının şerrinden, Allaha sığınmaktan gayri çare yok.
İnsani ve imâni hasletle Allaha gönderdiğiniz kurbanlarınız makbul, bayramınız mübarek olsun.
15.10.2013
14.10.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Halil Koçyiğit
13.11.2013 17:15:00Yazının güzel olduğunu söylemekle birlikte insanın gönlünde bir ferahlık yarattığını söylüye bilirim.Yozgat denilince mertliğin akla geldiği gibi.Yalanın olmaması herşeyin üzerindedir.Teşekkürler Mehmet bey,kadim dostum.