Pasta küçük, paylaşmak isteyen yok, pay almak isteyen çok !
Daha da kötüsü ; pastayı büyütmek için gerekli ekonomik alt yapı oluşturulmamış.
Ekonominin baş aktörlerinden sayılan, sermaye yetersiz.
Büyük parasal yatırımlar ve vasıflı iş gücü gerektiren sanayi, turizm ve hizmet sektörü yok denecek kadar az.
Geçimi büyük oranda tarıma dayalı çalışabilecek nüfus çoğunlukla vasıfsız.
Vasıfsız işçiyi çalıştıracak tarım alanlarında pancar gibi sanayi ürünleri, getirilen kotalarla sınırlandırılmış.
Hububat türü ürünler geçen yılın fiyatları ile neredeyse aynı seviyede. Buna rağmen akaryakıt ve diğer girdilerle maliyet yükselince çiftçinin eline kendini avutmaktan başka bir şeyin geçmediği belli.
Anadolun ortasında yalnız, sahipsiz, çaresiz bir Yozgat!
Yokluğun ve sefaletin acısını yüreğinde hisseden her Yozgatlı çareyi devletin Yozgat’a aktaracağı sübvansiyon veya yatırımlarda arıyor.
Devlet bütçesinden bu sene Yozgat’a aktarılan yatırımların komik denecek kadar az olması, paylaşım kavgasını da beraberinde getiriyor.
Paylaşımdaki dengesiz dağılım ve keyfiliğin doğurduğu adaletsizlik yaranın üzerine tuz biber ekiyor.
Adaletsizlik ve düzensizliğin egemen olması halinde; Yozgat’ın bir bölgesi yüz birim istifade ediyorsa bir diğer bölgesi kişi başına beş birim pay alamıyor. Neticede az pay alan yörede siyasetçiyi baskı altına almaya çalışıyor. Bu defa da siyasetçi-bürokrat çatışması başlıyor. Kimin gücü kime yeterse!
Gücünü halktan aldığını iddia eden seçilmiş siyasetçi, ülkenin gerçeğini bilsin-bilmesin, bilgisi. Becerisi-dünya görüşü yeterli olsun-olmasın kendisini her şeyin ve herkesin üstünde görmeyi kendine hak sayıyor.
Devletin verdiği görev ve yetkiyi, devletin mevcut düzeni ve mevzuatı dahilinde bölge insanının refahına kullanması gereken bürokrat, kimi zaman kendisine dokunulmazlık sağlayan kanunların da arkasına sığınarak bölge insanına, siyasetçisine ve seçilmişlerine tepeden bakma hakkını kendinde görüyor.
Siyasetçinin “seçilmiş olma EGO’su” ile bürokratın “Atanmış olma ve Devleti temsil etme EGO’su” Memleket ve halk üzerinden bir çatışma zemini oluşturuyor.
Yukarıda saydığımız o sebepler ( ki; o sebeplere daha yüzlercesi ilave edilebilir) den dolayı devletin destek ve yatırımlarından gayri Yozgat’ın kalkınma imkanı yok ise seçilmiş ve atanmışların el ele gönül gönüle yeni çözümler üretip çare ortaya koymaları gerekmez mi?
Sidik yarışını geçmeyen üstünlük iddiaları bir işe yarasaydı; şimdiye kadar Yozgat bir çok vilayeti her konuda geride bırakmış. Problemlerinin bir çoğunu çözmüş, refah yakalamış bir bölge haline gelmiş olurdu!
Cehaletimizin körüklediği sefaletimiz ile seçtiklerimizin ve seçilmişler marifetiyle gerçekleştirilen, atanmışların acımasızlığı birleşince ortaya bu tablo çıkıyor.
Biz yine de halimize şükretsek iyi olacak.
Bu gün birbirine tepeden bakan, birbirini küçümseyen seçilmiş ve atanmış bürokrat takımı olaki birgün el ele verip bir zamanların Maarif- Nazırı gibi “Şu halk olmasa biz bu memleketi gül gibi idare edebiliriz” de diyebilirler!
Karamsarlığa gerek yok her gece bir gündüze her yokluk, bir varlığa gebedir.
Daha da kötüsü ; pastayı büyütmek için gerekli ekonomik alt yapı oluşturulmamış.
Ekonominin baş aktörlerinden sayılan, sermaye yetersiz.
Büyük parasal yatırımlar ve vasıflı iş gücü gerektiren sanayi, turizm ve hizmet sektörü yok denecek kadar az.
Geçimi büyük oranda tarıma dayalı çalışabilecek nüfus çoğunlukla vasıfsız.
Vasıfsız işçiyi çalıştıracak tarım alanlarında pancar gibi sanayi ürünleri, getirilen kotalarla sınırlandırılmış.
Hububat türü ürünler geçen yılın fiyatları ile neredeyse aynı seviyede. Buna rağmen akaryakıt ve diğer girdilerle maliyet yükselince çiftçinin eline kendini avutmaktan başka bir şeyin geçmediği belli.
Anadolun ortasında yalnız, sahipsiz, çaresiz bir Yozgat!
Yokluğun ve sefaletin acısını yüreğinde hisseden her Yozgatlı çareyi devletin Yozgat’a aktaracağı sübvansiyon veya yatırımlarda arıyor.
Devlet bütçesinden bu sene Yozgat’a aktarılan yatırımların komik denecek kadar az olması, paylaşım kavgasını da beraberinde getiriyor.
Paylaşımdaki dengesiz dağılım ve keyfiliğin doğurduğu adaletsizlik yaranın üzerine tuz biber ekiyor.
Adaletsizlik ve düzensizliğin egemen olması halinde; Yozgat’ın bir bölgesi yüz birim istifade ediyorsa bir diğer bölgesi kişi başına beş birim pay alamıyor. Neticede az pay alan yörede siyasetçiyi baskı altına almaya çalışıyor. Bu defa da siyasetçi-bürokrat çatışması başlıyor. Kimin gücü kime yeterse!
Gücünü halktan aldığını iddia eden seçilmiş siyasetçi, ülkenin gerçeğini bilsin-bilmesin, bilgisi. Becerisi-dünya görüşü yeterli olsun-olmasın kendisini her şeyin ve herkesin üstünde görmeyi kendine hak sayıyor.
Devletin verdiği görev ve yetkiyi, devletin mevcut düzeni ve mevzuatı dahilinde bölge insanının refahına kullanması gereken bürokrat, kimi zaman kendisine dokunulmazlık sağlayan kanunların da arkasına sığınarak bölge insanına, siyasetçisine ve seçilmişlerine tepeden bakma hakkını kendinde görüyor.
Siyasetçinin “seçilmiş olma EGO’su” ile bürokratın “Atanmış olma ve Devleti temsil etme EGO’su” Memleket ve halk üzerinden bir çatışma zemini oluşturuyor.
Yukarıda saydığımız o sebepler ( ki; o sebeplere daha yüzlercesi ilave edilebilir) den dolayı devletin destek ve yatırımlarından gayri Yozgat’ın kalkınma imkanı yok ise seçilmiş ve atanmışların el ele gönül gönüle yeni çözümler üretip çare ortaya koymaları gerekmez mi?
Sidik yarışını geçmeyen üstünlük iddiaları bir işe yarasaydı; şimdiye kadar Yozgat bir çok vilayeti her konuda geride bırakmış. Problemlerinin bir çoğunu çözmüş, refah yakalamış bir bölge haline gelmiş olurdu!
Cehaletimizin körüklediği sefaletimiz ile seçtiklerimizin ve seçilmişler marifetiyle gerçekleştirilen, atanmışların acımasızlığı birleşince ortaya bu tablo çıkıyor.
Biz yine de halimize şükretsek iyi olacak.
Bu gün birbirine tepeden bakan, birbirini küçümseyen seçilmiş ve atanmış bürokrat takımı olaki birgün el ele verip bir zamanların Maarif- Nazırı gibi “Şu halk olmasa biz bu memleketi gül gibi idare edebiliriz” de diyebilirler!
Karamsarlığa gerek yok her gece bir gündüze her yokluk, bir varlığa gebedir.
30.11.1999
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
halit yagiz
30.08.2009 02:28:00oncelikle yazilariniz icin tesekkurler devamini bekliyoruz dediklerinize katilmamak mumkun degil ama bizim yozgat halkindada suc yokmu birazherseyi devletten bekliyoruz herseyi beceriksiz millet vekillerinden bekliyoruz vede uc kurus kazanan is adamlari hemen yozgati terkediyor geri kalanlarda uc kisi yan yana gelip bir isletme kurup para kazanip uc bes garibana is verme yolunada gidilmiyor belki bunun onude birkac kendini bilmez sahtekarlarin kotu ornek olmasi yuzunden oda olmuyor o zaman ne yapalim bu yozgatin kaderini degistirmek icin bu gariban sehrin yazari cizeri esnafi tuccari sanatcisi ogretmeni doktoru yokmu (hos ogretmenler kuru particilikten baska birsey veremiyorlar yozgata ama yinede onlarda yozgatli)luzumsuz isleri birakip bizleri yonlendirecek lider lazim yozgat icin sevgi ve saygilarimla
murat ertugrul
11.08.2009 03:16:00evet saygideger buyugum sizlerin mukemmel nukteli birazda igneli yorumlariniza inanin ispanyadan bayilarak takip ediyor,ayni zamanda burada bulunan uc bes karadenizli arkadaslarida sizin yorumlariniza alistirdim.sevkle takip ediyoruz,kaleminize saglik,sizlere sihat ve esenlikler diler saygilarimi sunarim.ispanyadan guzel memleketime ve yozgatlilara selamlar