Bedeli Mukabili herhangi bir işi yaptırmak isteyen Kurum, Kuruluş, Şirket veya kişi, işi yapmaya talip olandan bir güvence ister. Bunun adı TEMİNATTIR.
Özellikle devlet ihalelerinde teminat verilmeden işe başlanmaz.
Keza kiralama işlerinde kira sözleşmesi gereğince kiracı teminat vermek zorundadır.
İşi yapmayı taahhüt eden veya kiracı sözleşme şartlarına uygun davranmaz ise verdiği teminat yanar.
“Mal canın yongasıdır.”demişler. Teminatı yanan maddi olarak zarar görür, canı yanar.
Teminat ekonomik olaylara karşı ekonomik bir riski göze alma hadisesidir.
Sosyal ve siyasi manada teminattan bahsedilebilir mi?
İnsan ile insanın, insan ile devletin, insan ile siyasetin arasında vatandaşlık ilişkileri ile sosyal ilişkileri bir maddi teminata bağlamak mümkün mü? Veya manevi bir teminattan bahsedilebilir mi? Manevi teminatın riski kimin, kazancı kimin olacaktır? Çoğunluğa dayanarak azınlığın hakları adaletsizce ortadan kaldırılırsa azınlığın teminatı ne olacak?
Aklımız erdiğince irdelemeye çalışalım.
Önce işe bir siyaset büyüğümüzün müthiş hitabet sanatından bir pasaj aktararak başlayalım.
“Muhalefet bir korku atmosferi yaratmaya çalışıyor. 74 milyona samimiyetle sesleniyorum. Her vatandaşımın endişesi, endişemizdir. Bize oy versin vermesin, sevsin yada sevmesin her bir vatandaşımın yaşam tarzı bizim NAMUSUMUZDUR, TEMİNATIMIZ ALTINDADIR. Endişeleri, korkuları anlama gayreti içindeyiz…”
Ne söylerse söylesin! Bir hatibi alkışlamak için dinliyorsanız! Rakibe giydirdiğin den zevk alıp keyiflendirmek için dinliyorsanız, sorgulamak için değil hitabet şehvetini köpürtmek için dinliyorsanız, ona tabi olmaktan ve şuursuzca peşinden gitmekten gayri çareniz yoktur.
“Muhalefet korku atmosferi yaratmaya çalışıyor.”
Muhalefetten kasıt sadece Muhalif siyasi yönetimler ise; Muhalefete oyları ile destek verenler: akılsız, beyinsiz, izansız, idraksiz dünya ve demokrasi düşüncesi olmayan mahluk sürüsü mü?
Muhalefetten kasıt topyekün iktidara muhalif olanlar ise, ileri demokrasi gereği! İzin verinde o kitlelerinde sizden farklı bir dünya, demokrasi, siyaset anlayışı olsun. Ve bu anlayışı korkmadan haykırabilsin.
“74 milyona samimiyetle sesleniyorum. Her vatandaşın endişesi endişemizdir.”
YGS’ye giren 1.700 bin örgenci ve onların aileleri ŞİFRE olayından endişeli. Bu endişeden iktidar endişesiz.ÖSYM başkanı onları tatmin etmiş. O kadar tatmin olmuşlar ki; endişe edenlerin endişesi iktidara TEZGAH endişesi olarak yansımış.
AKP genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik:
“Yanlışlığı savunmak mümkün değil. 17 okulun tamamına kız öğrenci yerleştirilmiş. Bu doğru değil.” derken.
“YGS’deki şifre iddiaları’yla hükümete tezgah kuruldu.” diyor.
Gerçekten bir tezgah varsa teminatı ne?
ŞİFRE olayı gerçek ise teminatı ne?
İktidarın tatmin olması teminat yerine geçiyor mu?
ÖSYM, Bakanı “ Dijital baskı programını ilk defa uyguladığımız için ACEMİLİK oldu, şifreleme meselesi çalışanların İŞGÜZARLIĞI, doğru-yanlış seçeneklerin dağıtımında EKSİKLİK oldu.” diyor.
Başbakan’ın SAMİMİYETİNDEN, endişelenenler değil, işinde ACEMİLİK, İŞGÜZARLIK, EKSİKLİK yapanlar istifade ediyor.
Oysa, Kur’an: “İŞİ EHLİNE VERİN” buyuruyor.
İktidar, devlet işlerini ehline vermez ise vatandaşların uğruyacağı zararın teminatı ne?
Gafletin yolu samimiyet taşları ile döşenir.
“Bize oy versin vermesin, sevsin yada sevmesin,her bir vatandaşımın yaşam kartı bizim NAMUSUMUZDUR.”
Önce şu NAMUS meselesini biraz açalım.
Bizim geleneksel İslam anlayışımız: ailenin namusunu babaya, kadının namusunu kocaya, kızın namusunu erkek kardeşe havale ederek işi çözmüştür. Bu yaklaşımdan hareketle ülkenin ve vatandaşın namusunu da Başbakana mı havale edeceğiz?
Yüce Kitabımızın Kur’an kadına ve erkeğe namusun korunmasını nasıl emrediyor bakın.
“Nisa suresi 34 : iyi kadın, Allah’ın korumasını emrettiğini, kocasının yokluğunda da koruyandır.
Nur suresi 30 : Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar.
Nur suresi 31 : Mü’min kadınlara da söyle: gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.
Mü’minun suresi 1/5 : Mü’minler muhakkak kurtuluşa ermiştir.
Ve onlar ki, ırz ve namuslarını korurlar.”
Müslüman erkek ve kadın kendi namusunu koruyacaktır. Bu konuda teminata ihtiyaç yok.
Müslüman değilse o da kendi inancına göre namusunu koruyacaktır.
Devlet’e ve devlet adamına düşen görev: Vatandaşın (müslüman-gayri müslüm - günahsız veya günahkar) hayatını toplum düzenine zarar vermeden Ailediği gibi yaşayabilme ortamını hazırlamaktır.
Başbakan: “Vatandaşın yaşam tarzı bizim namusumuzdur.” derken! Devletin polisi içki ruhsatlı lokantaları basıp tutanak tutuyor.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç : “Hayat içki ve seksten ibaret değildir.” diyor. Sanki hayat içki ve seksten ibarettir diyen varmış gibi.
Oysa içki de, seks de insanlık tarihi kadar eski.
İçkinin yasak olduğu LİBYA Türkiye’den en çok üzüm ve incir ithal ediyormuş. Sebebi nedir dersiniz? LİBYA’da evlerde kaçak içki yapılması.
Devlet olarak üretimine, satışına izin vereceksin Verginin yüklüsünü içkiden alacaksın, içenin yaşam tarzını namusun belleyeceksin!
Devletin Başkanı’da “Hayat içkiden ve seksten ibaret değildir.”Aile politika yapacak.
“Hayat seksten ibaret değildir.”
Çocuklar siparişle mi geliyor dünyaya?
“Vatandaşın yaşam tarzı teminatımız altındadır.”
Vatandaş sizi teminat olarak görse niye korksun? Niye endişe etsin? Vatandaşın korku ve endişesi varsa bunu ortadan kaldıracak olan şahsi teminat değil hukuki teminat olmalıdır.
“Endişeleri korkuları anlama gayreti içindeyiz.”
8,5 yıl devleti yöneteceksiniz. Halkın endişelerini korkularını 8,5 yılda anlamıyacaksınız, anlamamak için demokrasi diye çoğunluğun gücünü KİBRE taht yapacaksınız, 9. yıl, “anlama gayreti içindeyiz.” diyeceksiniz. Anlamanız için kaç yıl daha geçmesi gerekli?
Eğer hakikaten ;
Samimiyseniz,
Vatandaşın endişesi endişeniz ise,
Vatandaşın yaşam tarzı namusunuz ise
ŞAHSİ TEMİNATINIZA GEREK YOK.
Devlet adamı olarak ;
Endişe eden vatandaşın endişesini giderecek,
Sizi sevmeyenleri size karşı koruyacak,
Hükümetinize oy vermeyenlerin hakkını arayacak,
Yaşam tarzı size uymayanların hürriyetini muhafaza edecek,
Vatandaşı devlet ve Hükümet karşısında başı dik durduracak,
Kişi hak ve özgürlüğüne dayalı
HUKUK (kanun değil) TEMİNATINI HAYATA GEÇİRMEKTİR
Özellikle devlet ihalelerinde teminat verilmeden işe başlanmaz.
Keza kiralama işlerinde kira sözleşmesi gereğince kiracı teminat vermek zorundadır.
İşi yapmayı taahhüt eden veya kiracı sözleşme şartlarına uygun davranmaz ise verdiği teminat yanar.
“Mal canın yongasıdır.”demişler. Teminatı yanan maddi olarak zarar görür, canı yanar.
Teminat ekonomik olaylara karşı ekonomik bir riski göze alma hadisesidir.
Sosyal ve siyasi manada teminattan bahsedilebilir mi?
İnsan ile insanın, insan ile devletin, insan ile siyasetin arasında vatandaşlık ilişkileri ile sosyal ilişkileri bir maddi teminata bağlamak mümkün mü? Veya manevi bir teminattan bahsedilebilir mi? Manevi teminatın riski kimin, kazancı kimin olacaktır? Çoğunluğa dayanarak azınlığın hakları adaletsizce ortadan kaldırılırsa azınlığın teminatı ne olacak?
Aklımız erdiğince irdelemeye çalışalım.
Önce işe bir siyaset büyüğümüzün müthiş hitabet sanatından bir pasaj aktararak başlayalım.
“Muhalefet bir korku atmosferi yaratmaya çalışıyor. 74 milyona samimiyetle sesleniyorum. Her vatandaşımın endişesi, endişemizdir. Bize oy versin vermesin, sevsin yada sevmesin her bir vatandaşımın yaşam tarzı bizim NAMUSUMUZDUR, TEMİNATIMIZ ALTINDADIR. Endişeleri, korkuları anlama gayreti içindeyiz…”
Ne söylerse söylesin! Bir hatibi alkışlamak için dinliyorsanız! Rakibe giydirdiğin den zevk alıp keyiflendirmek için dinliyorsanız, sorgulamak için değil hitabet şehvetini köpürtmek için dinliyorsanız, ona tabi olmaktan ve şuursuzca peşinden gitmekten gayri çareniz yoktur.
“Muhalefet korku atmosferi yaratmaya çalışıyor.”
Muhalefetten kasıt sadece Muhalif siyasi yönetimler ise; Muhalefete oyları ile destek verenler: akılsız, beyinsiz, izansız, idraksiz dünya ve demokrasi düşüncesi olmayan mahluk sürüsü mü?
Muhalefetten kasıt topyekün iktidara muhalif olanlar ise, ileri demokrasi gereği! İzin verinde o kitlelerinde sizden farklı bir dünya, demokrasi, siyaset anlayışı olsun. Ve bu anlayışı korkmadan haykırabilsin.
“74 milyona samimiyetle sesleniyorum. Her vatandaşın endişesi endişemizdir.”
YGS’ye giren 1.700 bin örgenci ve onların aileleri ŞİFRE olayından endişeli. Bu endişeden iktidar endişesiz.ÖSYM başkanı onları tatmin etmiş. O kadar tatmin olmuşlar ki; endişe edenlerin endişesi iktidara TEZGAH endişesi olarak yansımış.
AKP genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik:
“Yanlışlığı savunmak mümkün değil. 17 okulun tamamına kız öğrenci yerleştirilmiş. Bu doğru değil.” derken.
“YGS’deki şifre iddiaları’yla hükümete tezgah kuruldu.” diyor.
Gerçekten bir tezgah varsa teminatı ne?
ŞİFRE olayı gerçek ise teminatı ne?
İktidarın tatmin olması teminat yerine geçiyor mu?
ÖSYM, Bakanı “ Dijital baskı programını ilk defa uyguladığımız için ACEMİLİK oldu, şifreleme meselesi çalışanların İŞGÜZARLIĞI, doğru-yanlış seçeneklerin dağıtımında EKSİKLİK oldu.” diyor.
Başbakan’ın SAMİMİYETİNDEN, endişelenenler değil, işinde ACEMİLİK, İŞGÜZARLIK, EKSİKLİK yapanlar istifade ediyor.
Oysa, Kur’an: “İŞİ EHLİNE VERİN” buyuruyor.
İktidar, devlet işlerini ehline vermez ise vatandaşların uğruyacağı zararın teminatı ne?
Gafletin yolu samimiyet taşları ile döşenir.
“Bize oy versin vermesin, sevsin yada sevmesin,her bir vatandaşımın yaşam kartı bizim NAMUSUMUZDUR.”
Önce şu NAMUS meselesini biraz açalım.
Bizim geleneksel İslam anlayışımız: ailenin namusunu babaya, kadının namusunu kocaya, kızın namusunu erkek kardeşe havale ederek işi çözmüştür. Bu yaklaşımdan hareketle ülkenin ve vatandaşın namusunu da Başbakana mı havale edeceğiz?
Yüce Kitabımızın Kur’an kadına ve erkeğe namusun korunmasını nasıl emrediyor bakın.
“Nisa suresi 34 : iyi kadın, Allah’ın korumasını emrettiğini, kocasının yokluğunda da koruyandır.
Nur suresi 30 : Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar.
Nur suresi 31 : Mü’min kadınlara da söyle: gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.
Mü’minun suresi 1/5 : Mü’minler muhakkak kurtuluşa ermiştir.
Ve onlar ki, ırz ve namuslarını korurlar.”
Müslüman erkek ve kadın kendi namusunu koruyacaktır. Bu konuda teminata ihtiyaç yok.
Müslüman değilse o da kendi inancına göre namusunu koruyacaktır.
Devlet’e ve devlet adamına düşen görev: Vatandaşın (müslüman-gayri müslüm - günahsız veya günahkar) hayatını toplum düzenine zarar vermeden Ailediği gibi yaşayabilme ortamını hazırlamaktır.
Başbakan: “Vatandaşın yaşam tarzı bizim namusumuzdur.” derken! Devletin polisi içki ruhsatlı lokantaları basıp tutanak tutuyor.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç : “Hayat içki ve seksten ibaret değildir.” diyor. Sanki hayat içki ve seksten ibarettir diyen varmış gibi.
Oysa içki de, seks de insanlık tarihi kadar eski.
İçkinin yasak olduğu LİBYA Türkiye’den en çok üzüm ve incir ithal ediyormuş. Sebebi nedir dersiniz? LİBYA’da evlerde kaçak içki yapılması.
Devlet olarak üretimine, satışına izin vereceksin Verginin yüklüsünü içkiden alacaksın, içenin yaşam tarzını namusun belleyeceksin!
Devletin Başkanı’da “Hayat içkiden ve seksten ibaret değildir.”Aile politika yapacak.
“Hayat seksten ibaret değildir.”
Çocuklar siparişle mi geliyor dünyaya?
“Vatandaşın yaşam tarzı teminatımız altındadır.”
Vatandaş sizi teminat olarak görse niye korksun? Niye endişe etsin? Vatandaşın korku ve endişesi varsa bunu ortadan kaldıracak olan şahsi teminat değil hukuki teminat olmalıdır.
“Endişeleri korkuları anlama gayreti içindeyiz.”
8,5 yıl devleti yöneteceksiniz. Halkın endişelerini korkularını 8,5 yılda anlamıyacaksınız, anlamamak için demokrasi diye çoğunluğun gücünü KİBRE taht yapacaksınız, 9. yıl, “anlama gayreti içindeyiz.” diyeceksiniz. Anlamanız için kaç yıl daha geçmesi gerekli?
Eğer hakikaten ;
Samimiyseniz,
Vatandaşın endişesi endişeniz ise,
Vatandaşın yaşam tarzı namusunuz ise
ŞAHSİ TEMİNATINIZA GEREK YOK.
Devlet adamı olarak ;
Endişe eden vatandaşın endişesini giderecek,
Sizi sevmeyenleri size karşı koruyacak,
Hükümetinize oy vermeyenlerin hakkını arayacak,
Yaşam tarzı size uymayanların hürriyetini muhafaza edecek,
Vatandaşı devlet ve Hükümet karşısında başı dik durduracak,
Kişi hak ve özgürlüğüne dayalı
HUKUK (kanun değil) TEMİNATINI HAYATA GEÇİRMEKTİR
30.06.2011
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ