Mehmet SANAL

SANAL BAKIŞ

KÜÇÜK ŞEYLER-TUHAF ŞEYLER

Prof. Dr. Üstün Dökmen’in bir televizyon programı var, bilirsiniz: Küçük Şeyler. Üstün Hoca, burada büyük insanların büyük ideolojilerinden söz etmez, tam aksine sıradan insanların sıradan hayatlarındaki küçük şeylerden bahseder. Bir saatlik yayın süresince devletler yıkıp devletler kuran programların “reyting”i nedir bilmiyorum ama Üstün Hoca’nın programını ben yıllardır ilgiyle izler ve televizyonun başından kendimi iyi hissederek ayrılırım.
Geçenlerde bir akşam Ankara’daki Yozgat dernekleri federasyonu, Şehitlik’teki Yozgatevi’nde bir arabaşı daveti verdi. Yozgatevi’nde hatırı sayılır bir davetli vardı. Politikacılar, bürokratlar, öğretim üyeleri, askerler, tüccarlar, memurlar, esnaflar… Sayılarını tam bilmiyorum ama Ankara’da birçok etkili makam veya mevkide 200’ün üzerinde bir insan grubunun adına arabaşı denilen ve nihayet biraz tavuk etli çorba ile muhallebimsi bir miktar hamurdan ibaret bu yemek etrafında buluşması, ilk bakışta insana Küçük Şeylerden daha çok tuhaf şeyleri hatırlatıyor. Şöyle ki, bu davet örneğin “Ne olacak bu Yozgat’ın hali” başlıklı bir toplantı için yapılsaydı acaba kaç kişi katılırdı ve ne etki yaratırdı?
Ben bu satırları okuyan hiç kimsenin bu davete katılanların “bedava arabaşı bulmuşken” yaklaşımıyla oraya geldiğini düşünecek kadar “safdil” olacağını sanmadığım için, bu katılımı başka bir biçimde açıklamak zorundayım. Aradığım şey “kültürel kod” olsa gerek. Kültürel kod insanın nostaljisidir, kimliğidir ve nihayet diğerleriyle birlikte etrafında buluşacağı bir değeridir. Bu çok önemli: Etrafında buluşulacak bir değer. Farklı düşünce, farklı meslek, farklı gelir gruplarından insanları bir tas arabaşı çorbası nasıl etrafında birleştiriyor. Acaba bu toplaşmayı kuru fasulye veya patlıcan kebap ile de yapabilir miyiz? Peşinen söyleyeyim: Hayır, yapamayız. Öyleyse neden?
Arabaşı, bir tören yemeğidir, arabaşı bir ritüeldir. Yani bir merasimdir arabaşı. Bu merasimin en önemli unsuru konu komşu, emmi dayı, bibi teyze, akraba makraba toplanmaktır, toplanmak ve paylaşmaktır. Toplanmak ve var olmaktır, toplanmak ve çok olmaktır. Toplanmak ve güven duymaktır. Çağrılmayı uman bir kişi eğer ev sahipleri tarafından davet edilmezse, üzerinden iki bayram geçse kolay kolay barışmaz muhataplarıyla. Arabaşı bir aidiyet sembolüdür. Bunun için onun adının geçtiği yerde birlik, beraberlik, toplanma, eğlenme, var olma, çok olma gibi toplumsal işlevler akla gelir. Dernek veya Federasyon denilen ve gücünü toplanmadan, bir araya gelmeden alan kurumlaşmanın neden testi kebabını veya madımak yemeğini değil de arabaşını seçtiği böylece anlam kazanıyor.
Arabaşı adı, Internet sitelerinde yaklaşık 1000 yerde geçiyor. Bunların bir bölümünü okudum. Tarifler, yorumlar, yöreler. En çok Yozgat adı geçiyor ama Konya/Ereğli’den Denizli’ye, Çorum’dan Kahramanmaraş’a kadar birçok yöreye ait yerel sitede de “yöresel yemek” olarak kaydedilmiş. Demek ki Türkiye’nin bir arabaşı haritası var. Bu haritanın belirlenmesi ve arabaşının yapılış biçimlerinden etrafında oluşan anlatılara kadar yarattığı çeşitlenmenin incelenmesi acaba ne tür bir sonuca götürür bizi? Acaba arabaşı sofrasında ne kadar il, ilçe, köy, boy, soy, aşiret veya kabile hangi gerekçelerle bir araya geliyor. Onlar arasındaki bu ilginç ve gerçekten özel birliğin adı ve anlamı ne? Bu küçük şeyler gerçekten ne tuhaf şeyler değil mi?
Küçük bir sorun: Arap ile arabaşı arasında kurulan olumsuz ilişki nedeniyle, bu yemeği tuhaf bir şekilde ara aşı veya ara başı şeklinde yazanlar/söyleyenler var. Arabaşı halkın bilmediğimiz kadar eski zamanlardan bugüne getirdiği bir ad. Annemiz ne diyordu bu yemeğe: Arabaşı. O kimden öğrenmişti bu sözü? Annesinden. Öyleyse, “kentli fantezilerimizle” hem kendi aile geçmişimizle çelişmeyelim hem de Türkiye arabaşı haritasından çıkıp “ilden ayrıksı” olmayalım.

Tarih : 31.01.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ