Kurban; sevenin sevdiğine feda ettiği candır.
Can; gören duyan, hisseden sevdiğine aşk ile bağlanan, gerektiğinde canının ve canından aziz carlığını tereddütsüz verebilendir.
Kainatı yaratan Allah (cc) Allah’ı sevsin ve ona ibadet etsin diye insanı yaratmış.
Bu kainatı yaratanı, düzenleyeni, idare edeni akıl ve tefekkür yoluyla bulan Hazreti İbrahim O’ndan bir erkek evlat ister.
Alllah’ın lutfu ile İsmail’e kavuşan Hazreti İbrahim onu kurban edecektir.
Kurban eden de ve kurban olanda telaş, korku ve üzüntüden eser yoktur.
Onlar bilirler ki; dünya bir imtihan yeridir. Ve dönüş Allah’adır.
Divan edebiyatının büyük şairi Fuzuli, sevgiliye kurban olma arzusunu nasıl dile getiriyor bakın!
Sevgili yaratandır, sevgili vatandır, sevgili yardır.
“Canımı canan isterse eğer minnet canıma
Can nedir ki, onu kurban etmeyin cananıma.”
İsmail’i kesmeyen bıçak taşı yarınca yaratanına dönen Hazreti İbrahim, bir kınalı koçun indirildiğini görür.
Sevdiği kuluna zulmü reva görmeyerek yüce Yaradan Hazreti İbrahim’e seslenir. “O bir imtihandı İbrahim, imtihanı kazandın, bırak İsmail’i bu koçu kurban et”
O günden beri insan yerine Allah’ın helak kıldığı hayvan kurban edilir.
O günden beri Allah’a kurban edilecek koç kınalanır.
Allah’ın emri ve rızası için evlenecek kadın ve erkeğe Allah’a ve birbirlerine kurban olsun diye kına yakılır.
İslam’ın yüce peygamberi Hazreti Muhammed (sav)in hadisi gereğince “Vatan sevgisi imandandır.”
Bu yüzden, vatan müdafaası için askere gidenin eline kına yakılır.
Şahadet mertebesi, vatanın birliği ve dirliği için Allah yolunda kurban olmaktan öte nedir?
Her karış toprağı binlerce kınalı koçun kanı ile sulanmış bu vatan yine bir bayram telaşında.
Bayram, ruhunu satanların, müstevli emellerine hizmet edenlerin, dünyevi ideolojilere peşkeş çekenlerin değil.
Vatanın birliği, ülkenin bölünmezliği, hür ve bağımsız yaşama azmini ortaya koyabilenlerin ve bu uğurda kurban olmayı göze alanların hakkıdır.
Türk milletinin varlık sebebi, dünya Türklüğünün son kalesi, son sığınağı ve tek umudu bu güzel ülke gerektiğinde, değil yüzlerce- binlerce, milyonlarca mehmedini kurban etmekten çekinmeyecektir.
Ülke bugün tarihi, siyasi ve ekonomik bir kuşatma altındadır.
Büyük önder Atatürk’ün gençliğe hitabesi tekrar tekrar yeniden okunmalı, satır satır sindirilmeli ve derin derin yeniden düşünülmelidir.
Tarihi safsatalarla (Ermeni soykırımı gibi) kuşatılmış,
Siyaseti yabancı odaklarla yönlendirilen,
Ekonomisi küresel güçler tarafından işgal edilmiş bir ülkede;
İnsan hak ve hürriyetinden,
Demokratik tercihlerden,
Din ve vicdan hürriyetinden söz edilebilir mi?
Çeşitli sebep ve gerekçelerle bir siyasi parti kendisine kurban edilen oyların ardına sığınarak “Ben ne yaparsam doğrudur.” diyebilir mi?
Dün Sakarya neyse bugün Türkiye o. Yük ağır.
“Kurşundan bir yük binmiş köpükten gövdesine”
Ey güzel ülke,
Dün Galiçya’da, Çanakkale’de, Sakarya’da sana kurban olanların evladı bugün, doğuda, güneydoğuda, ırak’ın kuzeyinde kurban olmaya devam ediyorlar.
Gerekirse bin yıl daha kurban olmaya devam edecekler.
Yeter ki!
Bu güzel ülkenin güzel insanları, yöneticilerinin ihtiraslarına kurban edilmesin.
Ülkenin kaynakları iktidar uğruna yabancı işbirlikçilere kurban edilmesin.
Ülkenin genel ve yerel nimetleri yakınları ve yandaşlara kurban edilmesin.
Demokrasi, ideolojilere,
Din ve vicdan özgürlüğü siyasete,
İnsan hak ve hürriyeti iktidara,
Kişi onuru ve haysiyeti unvan, makam ve kırmızı alakaya,
Devlet demokrasi bahanesine kurban edilmesin.
Tek devlet, tek vatan , tek bayrak uğrunda Allaha kurban olmak dileğiyle sevgi ve muhabbetle nice bayramlara.
Tarih : 19.12.2007
Can; gören duyan, hisseden sevdiğine aşk ile bağlanan, gerektiğinde canının ve canından aziz carlığını tereddütsüz verebilendir.
Kainatı yaratan Allah (cc) Allah’ı sevsin ve ona ibadet etsin diye insanı yaratmış.
Bu kainatı yaratanı, düzenleyeni, idare edeni akıl ve tefekkür yoluyla bulan Hazreti İbrahim O’ndan bir erkek evlat ister.
Alllah’ın lutfu ile İsmail’e kavuşan Hazreti İbrahim onu kurban edecektir.
Kurban eden de ve kurban olanda telaş, korku ve üzüntüden eser yoktur.
Onlar bilirler ki; dünya bir imtihan yeridir. Ve dönüş Allah’adır.
Divan edebiyatının büyük şairi Fuzuli, sevgiliye kurban olma arzusunu nasıl dile getiriyor bakın!
Sevgili yaratandır, sevgili vatandır, sevgili yardır.
“Canımı canan isterse eğer minnet canıma
Can nedir ki, onu kurban etmeyin cananıma.”
İsmail’i kesmeyen bıçak taşı yarınca yaratanına dönen Hazreti İbrahim, bir kınalı koçun indirildiğini görür.
Sevdiği kuluna zulmü reva görmeyerek yüce Yaradan Hazreti İbrahim’e seslenir. “O bir imtihandı İbrahim, imtihanı kazandın, bırak İsmail’i bu koçu kurban et”
O günden beri insan yerine Allah’ın helak kıldığı hayvan kurban edilir.
O günden beri Allah’a kurban edilecek koç kınalanır.
Allah’ın emri ve rızası için evlenecek kadın ve erkeğe Allah’a ve birbirlerine kurban olsun diye kına yakılır.
İslam’ın yüce peygamberi Hazreti Muhammed (sav)in hadisi gereğince “Vatan sevgisi imandandır.”
Bu yüzden, vatan müdafaası için askere gidenin eline kına yakılır.
Şahadet mertebesi, vatanın birliği ve dirliği için Allah yolunda kurban olmaktan öte nedir?
Her karış toprağı binlerce kınalı koçun kanı ile sulanmış bu vatan yine bir bayram telaşında.
Bayram, ruhunu satanların, müstevli emellerine hizmet edenlerin, dünyevi ideolojilere peşkeş çekenlerin değil.
Vatanın birliği, ülkenin bölünmezliği, hür ve bağımsız yaşama azmini ortaya koyabilenlerin ve bu uğurda kurban olmayı göze alanların hakkıdır.
Türk milletinin varlık sebebi, dünya Türklüğünün son kalesi, son sığınağı ve tek umudu bu güzel ülke gerektiğinde, değil yüzlerce- binlerce, milyonlarca mehmedini kurban etmekten çekinmeyecektir.
Ülke bugün tarihi, siyasi ve ekonomik bir kuşatma altındadır.
Büyük önder Atatürk’ün gençliğe hitabesi tekrar tekrar yeniden okunmalı, satır satır sindirilmeli ve derin derin yeniden düşünülmelidir.
Tarihi safsatalarla (Ermeni soykırımı gibi) kuşatılmış,
Siyaseti yabancı odaklarla yönlendirilen,
Ekonomisi küresel güçler tarafından işgal edilmiş bir ülkede;
İnsan hak ve hürriyetinden,
Demokratik tercihlerden,
Din ve vicdan hürriyetinden söz edilebilir mi?
Çeşitli sebep ve gerekçelerle bir siyasi parti kendisine kurban edilen oyların ardına sığınarak “Ben ne yaparsam doğrudur.” diyebilir mi?
Dün Sakarya neyse bugün Türkiye o. Yük ağır.
“Kurşundan bir yük binmiş köpükten gövdesine”
Ey güzel ülke,
Dün Galiçya’da, Çanakkale’de, Sakarya’da sana kurban olanların evladı bugün, doğuda, güneydoğuda, ırak’ın kuzeyinde kurban olmaya devam ediyorlar.
Gerekirse bin yıl daha kurban olmaya devam edecekler.
Yeter ki!
Bu güzel ülkenin güzel insanları, yöneticilerinin ihtiraslarına kurban edilmesin.
Ülkenin kaynakları iktidar uğruna yabancı işbirlikçilere kurban edilmesin.
Ülkenin genel ve yerel nimetleri yakınları ve yandaşlara kurban edilmesin.
Demokrasi, ideolojilere,
Din ve vicdan özgürlüğü siyasete,
İnsan hak ve hürriyeti iktidara,
Kişi onuru ve haysiyeti unvan, makam ve kırmızı alakaya,
Devlet demokrasi bahanesine kurban edilmesin.
Tek devlet, tek vatan , tek bayrak uğrunda Allaha kurban olmak dileğiyle sevgi ve muhabbetle nice bayramlara.
Tarih : 19.12.2007
19.12.2007
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ