İnsanın, içine sinmeyen işleri yapmak zorunda kalmasıdır, mecburiyet.
Maddi veya manevi zorlamanın neticesinde ortaya çıkan fiili durum mecburiyetin eseridir.
Hür iradenin, dolaylı-dolaysız baskı altına alınması, toplumun ideale ve en iyi olana ulaşmasını engeller, kötüler içinde en az kötü olanın tercih edilmesine yol açar.
Kötü olanın alternatifi daha az kötü olan değil, iyi olan olmalıdır. Doğrusu budur.
Kötüye alternatif olan iyiyi ortaya çıkaracak sistemi işlemez hale getirerek, az kötü olanı iyinin yerine ikame edecek sistemi; demokrasi, insan haklar; hür irade olarak topluma yutturmanın adı olsa-olsa demokratik despotizm olur ancak.
Önümüzde yerel seçimler var.
Geçim derdiyle uğraşan halkın gündeminde seçim ikinci sırayı alsa da aday olmayı düşünen insanların asıl meselesi seçim.
Halkın huzuruna çıkmadan önce parti yönetimlerinde şirinlik muskası olmaya hevesli aday adaylarının telaşlı gayretleri gözden kaçmıyor.
Yüksek Seçim Kurulu, aday olmayı düşünen kamu görevlilerinin görevlerinden 01.Aralık.2008 tarihinde istifa etmeleri gerektiğini ilan etti.
Kamuda görevli olup adaylık bekleyenlerin istifadan önce kendilerine yakın bildikleri parti yöneticilerinden olumlu işaret beklemeleri tedirginliği artırsa da merakı körüklüyor.
Aday belirleme yetkisini elinde tutan parti genel merkezlerinde seçim rüzgarı başka türlü eser.
“Aday adayları arasında teşkilat yoklaması yapacağız” vaatleri parti teşkilatlarının gazını almaya yönelik uyutma taktiklerinden başta gelenidir. Teşkilat kime oy verirse versin, karar vericiler kimi isterse aday o olacaktır. Diğer ve en önemli taktik: “kamuoyu yoklaması yapacağız, halkın kimi daha çok istediğini anlayacağız ve halkın istediğini aday edeceğiz” sözüdür.
Kamuoyu yoklamalarında, almak istediğiniz cevaba göre soru sorarsanız, istediğiniz cevabı alır ve istediğinizi aday yaparsınız.
Bu kurnazlıkları hesap etmeyen halk, saf-saf anket sorularına cevap verir ve neticede halkın istediğini değil partinin istediği kişi aday yapılır.
Halen görevde olan seçilmişlerin yeniden aday olabilmeleri için performans ölçümü yapılacağı hususunda yeni moda bir söylenti ortaya atıldı.
Performans ölçümü denen şeyin kriterleri nelerdir? Kimse bilmese de parti yönetimlerinin kararına boyun eğmekten başka çaresi olmayan seçilmişler, yeniden aday olabilmek için parti yönetimlerinin kararını beklemek zorundalar.
Hangi şekilde aday tespiti yapılırsa yapılsın!
Adaylarda aranacak vasıflar neler olacaktır?
Devlete, Vatana, Millete, bayrağa bağlılık mı?
Partiye sadakat mi?
Adayların hukuk, adalet, şehircilik, evrensel yöneticilik, sosyal ve beşeri ilişkiler konusunda bilgi ve becerileri mi önemli? Parti büyüklerine karşı itaatkar olup-olmadıkları mı önemli?
Adayın estetik ve etik (ahlaki) anlayışı seçilmesinde dikkate alınır mı?
Hülasa; aday tespitinde aranacak bu saydığımız ve sayamadığımız bütün vasıfları ölçüp ortaya çıkaracak ölçüm aletleri henüz icat edilmediğine göre, yapılacak tek şey demokrasi kuralları içinde aday tespiti yapmak değil mi?
İçinde yaşadığı beldeyi yönetmeye talip adayları belirleme yetkisi verilmeyen halk, parti yönetimlerinin belirlediği adaylara, iyi veya kötü de olsa oy vermek mecburiyetinde olacak. Bunun adı da demokratik seçim olacak!
Siyasetle az-çok ilgili olan herkes bilir ki; ülkede siyasette hizmetten çok sadakat önemlidir. Partiye ve lidere sadık ekibin içinde olmak aday olabilmenin vazgeçilmez farkıdır.
Sadakatinden şüphe edilenler gider, sadıklar kalır. Gidenlerin yerine sadakatinden emin olunan yeniler gelir.
Her ne pahasına olursa olsun kazanma düşüncesi, seçim döneminin sadaka ekonomisini yaratırken, diğer taraftan seçim kazandıracak, halktan uzak da olsa partiye yakın medyatik yüzlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Halk, parti yönetimleri veya liderlerinin seçtiği adaylara oy vermek mecburiyetinde bırakılır.
Sanki birileri, ince-ince vatandaşla dalgasını geçiyor.
“Ey vatandaş benim hıyarım var, sende tuzluğunu al gel.”
Kimsenin hıyarına tuz taşımak istemediğimden, bu seçimde oy vermemeyi ciddi-ciddi düşünüyorum.
Demokrasi adına kötüler arasından birisini seçme mecburiyetinde bırakılmayı, hür irademe uygulanan zorbalık mecburiyetinde bırakılmayı, hür irademe uygulanan zorbalık olarak kabul ediyorum.
Tarih : 06.12.2008
Maddi veya manevi zorlamanın neticesinde ortaya çıkan fiili durum mecburiyetin eseridir.
Hür iradenin, dolaylı-dolaysız baskı altına alınması, toplumun ideale ve en iyi olana ulaşmasını engeller, kötüler içinde en az kötü olanın tercih edilmesine yol açar.
Kötü olanın alternatifi daha az kötü olan değil, iyi olan olmalıdır. Doğrusu budur.
Kötüye alternatif olan iyiyi ortaya çıkaracak sistemi işlemez hale getirerek, az kötü olanı iyinin yerine ikame edecek sistemi; demokrasi, insan haklar; hür irade olarak topluma yutturmanın adı olsa-olsa demokratik despotizm olur ancak.
Önümüzde yerel seçimler var.
Geçim derdiyle uğraşan halkın gündeminde seçim ikinci sırayı alsa da aday olmayı düşünen insanların asıl meselesi seçim.
Halkın huzuruna çıkmadan önce parti yönetimlerinde şirinlik muskası olmaya hevesli aday adaylarının telaşlı gayretleri gözden kaçmıyor.
Yüksek Seçim Kurulu, aday olmayı düşünen kamu görevlilerinin görevlerinden 01.Aralık.2008 tarihinde istifa etmeleri gerektiğini ilan etti.
Kamuda görevli olup adaylık bekleyenlerin istifadan önce kendilerine yakın bildikleri parti yöneticilerinden olumlu işaret beklemeleri tedirginliği artırsa da merakı körüklüyor.
Aday belirleme yetkisini elinde tutan parti genel merkezlerinde seçim rüzgarı başka türlü eser.
“Aday adayları arasında teşkilat yoklaması yapacağız” vaatleri parti teşkilatlarının gazını almaya yönelik uyutma taktiklerinden başta gelenidir. Teşkilat kime oy verirse versin, karar vericiler kimi isterse aday o olacaktır. Diğer ve en önemli taktik: “kamuoyu yoklaması yapacağız, halkın kimi daha çok istediğini anlayacağız ve halkın istediğini aday edeceğiz” sözüdür.
Kamuoyu yoklamalarında, almak istediğiniz cevaba göre soru sorarsanız, istediğiniz cevabı alır ve istediğinizi aday yaparsınız.
Bu kurnazlıkları hesap etmeyen halk, saf-saf anket sorularına cevap verir ve neticede halkın istediğini değil partinin istediği kişi aday yapılır.
Halen görevde olan seçilmişlerin yeniden aday olabilmeleri için performans ölçümü yapılacağı hususunda yeni moda bir söylenti ortaya atıldı.
Performans ölçümü denen şeyin kriterleri nelerdir? Kimse bilmese de parti yönetimlerinin kararına boyun eğmekten başka çaresi olmayan seçilmişler, yeniden aday olabilmek için parti yönetimlerinin kararını beklemek zorundalar.
Hangi şekilde aday tespiti yapılırsa yapılsın!
Adaylarda aranacak vasıflar neler olacaktır?
Devlete, Vatana, Millete, bayrağa bağlılık mı?
Partiye sadakat mi?
Adayların hukuk, adalet, şehircilik, evrensel yöneticilik, sosyal ve beşeri ilişkiler konusunda bilgi ve becerileri mi önemli? Parti büyüklerine karşı itaatkar olup-olmadıkları mı önemli?
Adayın estetik ve etik (ahlaki) anlayışı seçilmesinde dikkate alınır mı?
Hülasa; aday tespitinde aranacak bu saydığımız ve sayamadığımız bütün vasıfları ölçüp ortaya çıkaracak ölçüm aletleri henüz icat edilmediğine göre, yapılacak tek şey demokrasi kuralları içinde aday tespiti yapmak değil mi?
İçinde yaşadığı beldeyi yönetmeye talip adayları belirleme yetkisi verilmeyen halk, parti yönetimlerinin belirlediği adaylara, iyi veya kötü de olsa oy vermek mecburiyetinde olacak. Bunun adı da demokratik seçim olacak!
Siyasetle az-çok ilgili olan herkes bilir ki; ülkede siyasette hizmetten çok sadakat önemlidir. Partiye ve lidere sadık ekibin içinde olmak aday olabilmenin vazgeçilmez farkıdır.
Sadakatinden şüphe edilenler gider, sadıklar kalır. Gidenlerin yerine sadakatinden emin olunan yeniler gelir.
Her ne pahasına olursa olsun kazanma düşüncesi, seçim döneminin sadaka ekonomisini yaratırken, diğer taraftan seçim kazandıracak, halktan uzak da olsa partiye yakın medyatik yüzlerin ortaya çıkmasını sağlar.
Halk, parti yönetimleri veya liderlerinin seçtiği adaylara oy vermek mecburiyetinde bırakılır.
Sanki birileri, ince-ince vatandaşla dalgasını geçiyor.
“Ey vatandaş benim hıyarım var, sende tuzluğunu al gel.”
Kimsenin hıyarına tuz taşımak istemediğimden, bu seçimde oy vermemeyi ciddi-ciddi düşünüyorum.
Demokrasi adına kötüler arasından birisini seçme mecburiyetinde bırakılmayı, hür irademe uygulanan zorbalık mecburiyetinde bırakılmayı, hür irademe uygulanan zorbalık olarak kabul ediyorum.
Tarih : 06.12.2008
06.12.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
n.kemal adıbelli
30.12.2008 13:45:00mecburiyet. Sayın agbiciğim.Uzun zaman oldu sizle görüşmeyeli.Yazılarınızı büyük bir zevkle okumaktayım.mecburiyet, yazınızıda negüzel işlemissiniz siyasi partilerdeki demokrasi yoksunluğunu.Bu konuda kimin suçlu olduğu aslında çok önemli değil,suçlu aramayada gerek yok,yazınızda halkın önceliğinin seçim değil geçim olduğunu güzel bir dille yazmıssınız.evlerinde hergün yakacak ve gıda yardımı beklentisinde olan bizim gariban halkımızın nasıl önceliği seçim olabilirki?güzel ilçeme her geldiğimde sadece kahve sayısının bolca arttığı,işyerlerinin kapandığını ve büyük şehirlere göçün bolca arttığını üzülerek görmekteyim.siyasetcisi bol bir il ve ilçeye sahip olmamıza rağmen bu olumsuz görüntülerin neden olduğunu sizin o güzel bilegilerinize sunuyor ve saygılar sunuyorum.
basri taştan
16.12.2008 22:38:00çok güzel müğkemmel devamlı takip ediyorum
halit yagiz
12.12.2008 22:49:00selamun aleykum millet yerel secimler ve yerel yonetimler konusu senin ihtisas alanina girer mevzuyu dazha iyi bilen icerisinde yasayan birisi olarak detayli ve ornekleriyle anlatarak bizi aydinlatman fikir sahibi yapmandan daha tabii ne olabilrki bildigin seyleri paylasman diger insanlarada yardimci olman haset olmadini gosterir daha uzun zaman senin fikirlerinden yararlanacagiz inssallah sadata gelince kim istemezki bu dunyada sadik arkadas/ evlat /es/ dost ahbap ve sadik isci arar siyasette ise daha cok aranir sadik insan ama bu devirde cok sadiklik cok saflik olarak algilaniyor gibime geliyor sen ne dersin abi yanlismi birileri birilerinin omuzunda geziniyor garibimde omuzlayip goturuyor gotururkende hatta biraz zilgit yiyor ustune ustluk bu son donemde kanun oldu birazda bizde suc var cunku simdiye kadar elimizden hic tuzluk dusmediki bazi seyler bizim icin normal herkes layik oldugu sekliyle idare edilirzaten gecmis kurban bayraminiz kutlu olsun tum sarikayali dostlarim allah selamet versin hepinize
taner
09.12.2008 23:01:00öyle güzel yazıyorsunuzki biz de sizin yazınızı okumaya mecburuz.saygılar