Düşmanı imhaya veya kayıtsız şartsız teslim olmaya zorlayan toplu kalkışma hareketine askeri literatürde ‘taarruz’ adı verilir. Onun içindir ki; Askerler, en iyi savunmanın taarruz olduğunu ifade ederler.
Taarruza kalkacak ordunun eğitimi, morali, silahı, mühimmatı, aracı-gereci, teçhizatı, lojistik desteği tam ve eksiksiz olmalı, harekat en ince detaylarına kadar çok iyi planlanmalıdır. Aksi halde; SARIKAMIŞ faciası gibi hezimete uğramak kaçınılmaz son olur.
Maksadım askeri fikirlerle zamanımızı almak değil, taarruz yönteminin iç siyasette nelere muktedir olduğunu izaha çalışmaktır.
Kurulduğu günden beri hatta daha da ötesi; bugün terk ettik deseler de Milli görüş gömleğini giydikleri günden beri, Cumhuriyetin askerleri ile başı hiçte hoş olmayan iktidar mensupları, askerlerin “en iyi savunma taarruzdur” ilkesine dört elle sarılmış görünüyorlar.
Başındaki iktidarı, korkusuzca tenkid edebilen, korkusuzca eleştirilebilen, korkusuzca denetlenebilen, korkusuzca sorgulanabilen rejimin adı Demokrasidir.
Demokrasiyi özümsemiş iktidar mensuplarına yakışan; Devlet adamı vakar ve ciddiyeti içinde ve hele de “Yaratılanı severiz yaradandan ötürü” narası ile dünyalık devşirenlerin, iktidarı tenkid edenleri, eleştirenleri, denetleyenleri, sorgulayanları, sevdikleri yaradanın kulu sayıp, O’nun hatırına itidalli cevaplamaları gerekmez mi?
Yeni Osmanlıcılık düşüncesinin moda olduğu günümüzde, Osmanlı sevgisi bilinen iktidar mensuplarının, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’ye kayınpederi Edebalı’nın öğüdünü unutmuş olmaları mümkün mü?
“Oğul, bundan sonra öfke bize itidal sana ”
İtidal bir yana, azıcık, fazla değil demokrat olunabilse ! ne bu kadar öfkeye ne de çeşitli taaruzlara gerek kalır,
Demokrasiyi sadece seçim sonucu olarak algılayan zihniyet, seçim sonuçlarını halkın lojistik desteği olarak kabul edip taarruza geçiyor.
İktidarı eleştiren kişi, kurumu, toplum, parti ne varsa taaruzun hedefindedir. O hedef düşene, teslim olana kadar öfke dinmeyecektir.
YÖK hedefti, düştü.
Üniversiteler hedefti, ele geçirildi.
Asker hedefti, etkisiz hale getirildi.
Anayasa mahkemesi hedefti, hizaya getirildi.
HSYK hedefti, yeniden yapılandırıldı.
Yüksek yergı (Danıştay, Yargıtay) hedef, HSYK eliyle yavaş, yavaş düzene girer,
İktidarın icraatını beğenmeyen sendikalar hedeftir, uysallatırılıp biat ettirilinceye kadar taarruz edilecektir.
Basın ve Medya hedefti, vergi denetimi taarruzu ile halledildi.
İş dünyası hedefti maliye taarruzu ile zapturap affına alındı.
Öfke dindi mi ? Hayır !
Ülkede demokrasi olduğunu zanneden, işçiler, öğrenciler hak aramak için yollara düşüp meydanlara çıktılar. Gazlı, coplu taarruzun hedefi oldular.
İktidar mensupları polise arka çıktılar.
“Benim polisim düzeni sağlamak için gerekli tedbiri almıştır”
Demek ki; işçiler, öğrenciler bizim değil, onlar her türlü öfkeyi de taarruzu da hak ediyorlar.
Bitti mi öfke ? Durdu mu ? taarruz.
Ne münasebet ?
Bütün bu düşünülen, teslim alınan, ele geçirilen, hizaya sokulan, biat ettirilen v.s. hedeflerin arkasında siyası partiler var.
Demokrasinin asli unsurları.
Onlar ufalanıp parçalanmadan, etkisiz hale getirilmeden , O muhalif partilere oy veren vatandaş hizaya sokulmadan öfke dinmeyecek, taarruz durmayacaktır.
Parlamento içinde ve dışında bulunan muhalif siyasi partiler, her türlü vesile fırsat sayılarak taarruzun hedefi yapılıyor. Bütün iktidar yandaşları ile beraber muhalif partilerin içişlerine müdahale ediliyor her türlü tahrik, tahrif, tezvirat taarruzun malzemesi yapılıyor.
Güya muhalefet olan SP, TP, BBP, HAS Partiye hiç söz seylenmiyor. Neden acaba!
İktidar olmak için siyaset yapan BBP’si bile iktidarı değil CHP’yi hedef alıyor.
Bu işte bir gariplik yok mu?
Taarruza kalkacak ordunun eğitimi, morali, silahı, mühimmatı, aracı-gereci, teçhizatı, lojistik desteği tam ve eksiksiz olmalı, harekat en ince detaylarına kadar çok iyi planlanmalıdır. Aksi halde; SARIKAMIŞ faciası gibi hezimete uğramak kaçınılmaz son olur.
Maksadım askeri fikirlerle zamanımızı almak değil, taarruz yönteminin iç siyasette nelere muktedir olduğunu izaha çalışmaktır.
Kurulduğu günden beri hatta daha da ötesi; bugün terk ettik deseler de Milli görüş gömleğini giydikleri günden beri, Cumhuriyetin askerleri ile başı hiçte hoş olmayan iktidar mensupları, askerlerin “en iyi savunma taarruzdur” ilkesine dört elle sarılmış görünüyorlar.
Başındaki iktidarı, korkusuzca tenkid edebilen, korkusuzca eleştirilebilen, korkusuzca denetlenebilen, korkusuzca sorgulanabilen rejimin adı Demokrasidir.
Demokrasiyi özümsemiş iktidar mensuplarına yakışan; Devlet adamı vakar ve ciddiyeti içinde ve hele de “Yaratılanı severiz yaradandan ötürü” narası ile dünyalık devşirenlerin, iktidarı tenkid edenleri, eleştirenleri, denetleyenleri, sorgulayanları, sevdikleri yaradanın kulu sayıp, O’nun hatırına itidalli cevaplamaları gerekmez mi?
Yeni Osmanlıcılık düşüncesinin moda olduğu günümüzde, Osmanlı sevgisi bilinen iktidar mensuplarının, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’ye kayınpederi Edebalı’nın öğüdünü unutmuş olmaları mümkün mü?
“Oğul, bundan sonra öfke bize itidal sana ”
İtidal bir yana, azıcık, fazla değil demokrat olunabilse ! ne bu kadar öfkeye ne de çeşitli taaruzlara gerek kalır,
Demokrasiyi sadece seçim sonucu olarak algılayan zihniyet, seçim sonuçlarını halkın lojistik desteği olarak kabul edip taarruza geçiyor.
İktidarı eleştiren kişi, kurumu, toplum, parti ne varsa taaruzun hedefindedir. O hedef düşene, teslim olana kadar öfke dinmeyecektir.
YÖK hedefti, düştü.
Üniversiteler hedefti, ele geçirildi.
Asker hedefti, etkisiz hale getirildi.
Anayasa mahkemesi hedefti, hizaya getirildi.
HSYK hedefti, yeniden yapılandırıldı.
Yüksek yergı (Danıştay, Yargıtay) hedef, HSYK eliyle yavaş, yavaş düzene girer,
İktidarın icraatını beğenmeyen sendikalar hedeftir, uysallatırılıp biat ettirilinceye kadar taarruz edilecektir.
Basın ve Medya hedefti, vergi denetimi taarruzu ile halledildi.
İş dünyası hedefti maliye taarruzu ile zapturap affına alındı.
Öfke dindi mi ? Hayır !
Ülkede demokrasi olduğunu zanneden, işçiler, öğrenciler hak aramak için yollara düşüp meydanlara çıktılar. Gazlı, coplu taarruzun hedefi oldular.
İktidar mensupları polise arka çıktılar.
“Benim polisim düzeni sağlamak için gerekli tedbiri almıştır”
Demek ki; işçiler, öğrenciler bizim değil, onlar her türlü öfkeyi de taarruzu da hak ediyorlar.
Bitti mi öfke ? Durdu mu ? taarruz.
Ne münasebet ?
Bütün bu düşünülen, teslim alınan, ele geçirilen, hizaya sokulan, biat ettirilen v.s. hedeflerin arkasında siyası partiler var.
Demokrasinin asli unsurları.
Onlar ufalanıp parçalanmadan, etkisiz hale getirilmeden , O muhalif partilere oy veren vatandaş hizaya sokulmadan öfke dinmeyecek, taarruz durmayacaktır.
Parlamento içinde ve dışında bulunan muhalif siyasi partiler, her türlü vesile fırsat sayılarak taarruzun hedefi yapılıyor. Bütün iktidar yandaşları ile beraber muhalif partilerin içişlerine müdahale ediliyor her türlü tahrik, tahrif, tezvirat taarruzun malzemesi yapılıyor.
Güya muhalefet olan SP, TP, BBP, HAS Partiye hiç söz seylenmiyor. Neden acaba!
İktidar olmak için siyaset yapan BBP’si bile iktidarı değil CHP’yi hedef alıyor.
Bu işte bir gariplik yok mu?
31.12.2010
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ