Yağmur, kar, fırtına, rüzgar gibi doğa olayıdır sis.
Hepsi gelip geçicidir. Her birinden ayrı şikayet etseniz neticesinden bir iyilik veya hayır umarsınız.
Sis öyle mi?
Bir kasvet çöker içinize ruhunuz daralır.
Güpe günüz,görür gözleriniz bir adım ötenizi görmez olur.
Ya yolda yakalanırsanız ona; süratiniz azalır. Dikkatiniz artar. Enerjiniz tükenir.
Dağılana kadar bekleyeyim bir yerde diye geçer aklınızdan. Ama ne zaman dağılacağını bilemezsiniz ki.
Dağıtmak sizin elinizde değildir çünki. Çaresiz yola devam edersiniz. Ağır-aksak ve yorgun.
En çok da yazdan-kışa, kıştan-yaza mevsimler mevsimlerin giriş kapılarında yakalar sizi.
Sanki bir değişimin kara habercisidir.
Özlenen aydınlık günün peşin ödenen bedeli gibi.
Çaresiz, o bedeli ödemek zorundasınız.
Doğumdan ölüme, adına ömür dediğimiz hayat, son menzile ulaşmak için yürüdüğümüz yol değil midir ?
İlmin ve irfanın aydınlığı ile bezenmiş insanın başına sis çöker mi?
Kimi zaman yüce dağlar başında görüp seyrine doyamadığımız, kimi zaman engin vadilerde görüp, koyu karanlıklar üzerinde gezindiğimizi zannettiğimiz sis, bu gün bütün vatan semasını kat-kat toplamış gibi.
Dünyayı saran ekonomik krizin karanlığı ülkeyi , ha kapladı, ha kaplayacak.
Aklın üstünü iman ile örtenler, o örtünün alemi aydınlatacağı zannediyorlar!
Bilmezler mi ki; imanı taçlandıran nurun kaynağı akıldır.
En yetkili ağızlar, “ekonomik krizi en az zararla atlatırız.” dan fazlasını söyleyemiyor.
Doyumsuzluğu meziyet sanan canavarların, küresel ekonomi adı altında dünyanın başına çöreklendirdiği sis’i dağıtacak tedbirleri alacak olan , aklı kullanan insandır.
Ne çare ki; günler, haftalar, hatta aylar öncesinden geldi-geliyor diye feryad eden insanlar imana muhalif ilan edilerek azarlandı. Çözüm arayışına gidilmedi.
2002 yılında ülkenin üzerinden dağıtılan PKK ve terör karanlığı 2007 yılında yeniden ülkenin üzerine çöktü .
Dün dağlarda-mağaralarda, sınırlar ötesinde olan karanlık, bugün şehirlerin ortasında.
Bu sis, ancak demokrasinin taze havasıyla dağılır iddiasında olanlar çareyi ancak despot Barzani ile işbirliğinde buldular.
Dağılır mı bu sis?
İmanı bütün insana düşen ancak inşallah demektir!
İki kat sis çabuk dağılabilir. Bu sis dağılınca, fenerli, fenersiz yolsuzluklar ortaya çıkabilir.
Biz en iyisi bir kat sis daha çekelim vatanın üstüne!
Milletin varoluş destanı Ergenekon’un, çete olduğunu, gerçek suçlularla birlikte bize muhalif olanların bu çetenin üyesi olduklarını ilan eder, sonu belli olmayan bir süreçte birer-ikişer, üçer-beşer içeriye tıttıkmı, rahat ederiz!
Önümüzde yerel seçimler var. Hafif bir rüzgar eser, güçlü bir ışık yanarsa, koruma kalkanı görevi yapan üç kat sis perdesinin faydası olmaz.
Hazır, anayasa mahkemesi, parti kapatma ile ilgili gerekçeli kararı açıklamış iken bir sis perdesi de hukukun üzerine çekelim. Milletin hukuka-mukuka ihtiyacı kalmasın.
Bizim adımız adalet değil mi ?!
Anayasa Mahkemesinin kararı, meclisin üzerine vesayet perdesi örtüyormuş !
Bu karardan sonra anayasa değişikliği yapılamazmış !
Diyelim ki gerçekten öyle.
Baş örtmeye heveslenip, “velevki” anayasayı değiştirmeye kalkanlar,
Memleketin üzerine örtülen,
Ekonomik krizin karanlığını dağıtacak değişiklikleri de mi yapamaz?
Yolsuzlukların üzerine örtülen kirli örtüleri kaldıracak değişiklikleri de mi yapamaz?
İnsan onurunu rencide eden, kişilik haklarını ayaklar altına alan adaletsizlikleri de mi ortadan kaldıramaz?
Bütün, insanların güvenini sağlayacak hukuki düzenlemeleri de mi yapamaz?
Terörün ve her türlü şiddetin kaynağını kurutacak yasal değişiklikleri de mi yapamaz?
Anayasanın bir maddesi değiştirilemedi diye ülkedeki işsizliğe çare de mi bulamaz?
Yerel seçimler, ülke üzerine örtülen kirli örtülerin millet eliyle birer-birer yırtılıp atılacağı bir fırsattır.
Eğer seçim zamanı kömür dumanı ülke semasını kop-koyu kaplamaz ve ülke insanını zehirlemez ise!
Umut edelim, karanlığın sonu aydınlık olsun.
Tarih : 06.11.2008
Hepsi gelip geçicidir. Her birinden ayrı şikayet etseniz neticesinden bir iyilik veya hayır umarsınız.
Sis öyle mi?
Bir kasvet çöker içinize ruhunuz daralır.
Güpe günüz,görür gözleriniz bir adım ötenizi görmez olur.
Ya yolda yakalanırsanız ona; süratiniz azalır. Dikkatiniz artar. Enerjiniz tükenir.
Dağılana kadar bekleyeyim bir yerde diye geçer aklınızdan. Ama ne zaman dağılacağını bilemezsiniz ki.
Dağıtmak sizin elinizde değildir çünki. Çaresiz yola devam edersiniz. Ağır-aksak ve yorgun.
En çok da yazdan-kışa, kıştan-yaza mevsimler mevsimlerin giriş kapılarında yakalar sizi.
Sanki bir değişimin kara habercisidir.
Özlenen aydınlık günün peşin ödenen bedeli gibi.
Çaresiz, o bedeli ödemek zorundasınız.
Doğumdan ölüme, adına ömür dediğimiz hayat, son menzile ulaşmak için yürüdüğümüz yol değil midir ?
İlmin ve irfanın aydınlığı ile bezenmiş insanın başına sis çöker mi?
Kimi zaman yüce dağlar başında görüp seyrine doyamadığımız, kimi zaman engin vadilerde görüp, koyu karanlıklar üzerinde gezindiğimizi zannettiğimiz sis, bu gün bütün vatan semasını kat-kat toplamış gibi.
Dünyayı saran ekonomik krizin karanlığı ülkeyi , ha kapladı, ha kaplayacak.
Aklın üstünü iman ile örtenler, o örtünün alemi aydınlatacağı zannediyorlar!
Bilmezler mi ki; imanı taçlandıran nurun kaynağı akıldır.
En yetkili ağızlar, “ekonomik krizi en az zararla atlatırız.” dan fazlasını söyleyemiyor.
Doyumsuzluğu meziyet sanan canavarların, küresel ekonomi adı altında dünyanın başına çöreklendirdiği sis’i dağıtacak tedbirleri alacak olan , aklı kullanan insandır.
Ne çare ki; günler, haftalar, hatta aylar öncesinden geldi-geliyor diye feryad eden insanlar imana muhalif ilan edilerek azarlandı. Çözüm arayışına gidilmedi.
2002 yılında ülkenin üzerinden dağıtılan PKK ve terör karanlığı 2007 yılında yeniden ülkenin üzerine çöktü .
Dün dağlarda-mağaralarda, sınırlar ötesinde olan karanlık, bugün şehirlerin ortasında.
Bu sis, ancak demokrasinin taze havasıyla dağılır iddiasında olanlar çareyi ancak despot Barzani ile işbirliğinde buldular.
Dağılır mı bu sis?
İmanı bütün insana düşen ancak inşallah demektir!
İki kat sis çabuk dağılabilir. Bu sis dağılınca, fenerli, fenersiz yolsuzluklar ortaya çıkabilir.
Biz en iyisi bir kat sis daha çekelim vatanın üstüne!
Milletin varoluş destanı Ergenekon’un, çete olduğunu, gerçek suçlularla birlikte bize muhalif olanların bu çetenin üyesi olduklarını ilan eder, sonu belli olmayan bir süreçte birer-ikişer, üçer-beşer içeriye tıttıkmı, rahat ederiz!
Önümüzde yerel seçimler var. Hafif bir rüzgar eser, güçlü bir ışık yanarsa, koruma kalkanı görevi yapan üç kat sis perdesinin faydası olmaz.
Hazır, anayasa mahkemesi, parti kapatma ile ilgili gerekçeli kararı açıklamış iken bir sis perdesi de hukukun üzerine çekelim. Milletin hukuka-mukuka ihtiyacı kalmasın.
Bizim adımız adalet değil mi ?!
Anayasa Mahkemesinin kararı, meclisin üzerine vesayet perdesi örtüyormuş !
Bu karardan sonra anayasa değişikliği yapılamazmış !
Diyelim ki gerçekten öyle.
Baş örtmeye heveslenip, “velevki” anayasayı değiştirmeye kalkanlar,
Memleketin üzerine örtülen,
Ekonomik krizin karanlığını dağıtacak değişiklikleri de mi yapamaz?
Yolsuzlukların üzerine örtülen kirli örtüleri kaldıracak değişiklikleri de mi yapamaz?
İnsan onurunu rencide eden, kişilik haklarını ayaklar altına alan adaletsizlikleri de mi ortadan kaldıramaz?
Bütün, insanların güvenini sağlayacak hukuki düzenlemeleri de mi yapamaz?
Terörün ve her türlü şiddetin kaynağını kurutacak yasal değişiklikleri de mi yapamaz?
Anayasanın bir maddesi değiştirilemedi diye ülkedeki işsizliğe çare de mi bulamaz?
Yerel seçimler, ülke üzerine örtülen kirli örtülerin millet eliyle birer-birer yırtılıp atılacağı bir fırsattır.
Eğer seçim zamanı kömür dumanı ülke semasını kop-koyu kaplamaz ve ülke insanını zehirlemez ise!
Umut edelim, karanlığın sonu aydınlık olsun.
Tarih : 06.11.2008
06.11.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
cicek market
08.11.2008 19:11:00Merhaba sayın Mehmet bey yazınızı itina ile okudum aşagıya aldıgım size ait olan mezkur cümlelerin beni derinden üzdügünü ifade etmek istiyorum zira bu ülkede hangi cenahtan olursa olsun ( chp kısmen hariç)anayasa mahkemesinin bizi ne kadar her konuda fasit daireye hapsettiği dile getiriliyor genelde bunu özelde ise anayasa mahkemesinin meclisin üzerinde vesayet perdesi örttüğünütemellendirebilirim ama uzun soluklu bir bahis olacagı için bu konuda bire bir görüşmek isterim saglıcakla kalın... Hazır, anayasa mahkemesi, parti kapatma ile ilgili gerekçeli kararı açıklamış iken bir sis perdesi de hukukun üzerine çekelim. Milletin hukuka-mukuka ihtiyacı kalmasın. Bizim adımız adalet değil mi ?! Anayasa Mahkemesinin kararı, meclisin üzerine vesayet perdesi örtüyormuş !
Kerimhan
06.11.2008 14:48:00Şiir tadında bi yazı.Yüreğine kalemine sağlık değerli ağabeyim.Ama incecik bi sis perdesinin katmanlaşmaya başlaması 94 baharından sonraya rast gelir.