Ol deyince olduran Rabbinin izni ile kainat, kainatın içinde Dünya, dünyanın üstünde bir mahluk, kendisinden insan olarak söz edilmeye değer bir varlık halini alıncaya kadar üzerinden uzun bir zaman geçmiştir. Ve ona doğru yol gösterilmiştir.(insan/dehr 76/1-3)
Doğru yol, insanlara ancak onlara örneklik edecek Resuller ve Resullerin de ümmetleriyle birlikte uymak zorunda oldukları kitaplar veya sahifeler yoluyla gösterilmiştir.
Allah, kendilerine kitap verilenlerden, o kitabın içindekilerini, insanlara açıklayacaklarına ve
gizlemeyeceklerine dair söz almıştı. Fakat onlar sözlerinde durmadılar ve basit dünya menfaatini ona tercih ettiler.(Al-i İmran 3/187)
Müslüman olmakla övünenler ve kitaba vakıf olduklarını iddia edenler, kendilerine verilen kitabın içindekilerini insanlara açıkladılar mı? Hayır! O kitabı Arap harfleriyle okutmayı ve ezberletmeyi ana hedef yaptılar ve asırlarca insanlara manasını bilmedikleri ayetleri ezbere okuttular. Sadece bu türlü okumayı cennete vesile yaptılar. O kitabın, yalanı, iftirayı, hırsızlığı, ahlaksızlığı, arsızlığı, yetim hakkı yemeyi, adaletsizliği, her türlü haksızlığı velhasıl, insan onuruna yakışmayan bütün çirkinlikleri yasakladığını açıklamadılar.
Siyasi iktidar için kullanılmasında fayda gördükleri namaz ibadeti ile başörtüsünü hoyratça
kullandılar. Çünkü ikisi de dinin görünen sembolleriydi. Başka bir görünen ve aleni ibadet olan umre ve hac ziyaretlerini teşvik ettiler. Umre ve Hac ziyaretlerine Müslümanın maddi imkanının yeterli olması gerektiğini hiç dikkate almadılar.
Müslümana verilen kitabın içinde sadece namaz, başörtüsü, umre, hac ibadetleri mi vardı? Hayır!
komşusu aç iken tok yatan bizden değildir den tutun, Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidire kadar, dünya ve ahirete ait ne ararsanız vardır o kitapta. Çünkü o kitabın hedefi İNSANdır. Yüce yaratan insanın fıtratına, doğru ve yanlışı ayırt edebilme kaabiliyeti, izan ve idrak yeteneği, utanma, arlanma, haya, mahcubiyet duygusu, yüz kızarması, hatasını anlama, suçunu kabul, itirafta bulunma ve tövbe gibi hasletleri de yerleştirmiştir.
İnsanın yalanı açığa çıkıyor, utanmıyor. Kendi yalanını örtmek için muhalifini yalan söylemekle itham ediyor. İftira ettiği ortaya çıkıyor, bundan mahcubiyet duymuyor. İftirasını örtmek için muhalifini müfteri olmakla suçluyor. Hırsızlığı ortaya çıkıyor, yüzü kızarmıyor. Muhalifini hırsızlıkla suçluyor. İnsani hiçbir değer taşımayan bu varlık, mahluk derekesine indiğinin farkında değil.
Din tacirlerinin, halka açıklamadıkları o kitapta neler var? Başlıklar halinde kısaca bir görelim.
Kitaptan gafil olma(Bakara-63)
Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamazlık etme(Bakara-85)
Zalimlerden olma(Bakara-140), Zalimlere yardımcı olma(Hud-113)
Ayetleri hafife alma(Bakara-2alan söyleme(Al-i İmran-61)
Zina iftirasında bulunma(Nisa-15), iftira ederek yalancı şahitlik yapma(Furkan-72)
İftira etme(Ahzab-58), Doğru söz söyle(Ahzab-70), Haddini aşma(Araf-33)
kibirlenme, Allah, kibirlenip böbürlenenleri sevmez(Nisa-36), Adaletten ayrılma(Enam-152)
Size selam vereni, Müslüman olmamakla itham etme(Nisa-94)
İnsanlara kötü söz söyleme(Nisa-148),Münafıklık etme, kafirle münafık arasında fark yoktur.(Tevbe-68)
Siz, okusanız da anlamazsınız diye insanları Kurandan uzaklaştırma.(Enam-26)
(kendinize muhalefet etmesinler diye) halkı çeşitli fırkalara bölmeyin.(Kasas-4)
Çeşitli zümrelere ayrılarak dini parça parça edenlerden olmayın.(Rum-32)
Umre, Hac, Namaz ve Başörtüsünü bayraklaştırarak din ticareti yapanların, yukarıda sıralamaya çalıştığım Kuran ayetlerine uygun söz, davranış ve yaşayışlarına şahit oldunuz mu?
Bırakın sıradan samimi Müslümanı, dini anlatmak ve açıklamakla görevli olanların daima üzerinde ısrarla durdukları şeyler; namaz, başörtüsü, umre, hac, içki ve zina. Siyasi iktidar mensuplarının ve dini iktidara özgüleyen din mensuplarının uzun zamandır, faiz ve zekatdan bahsettiklerini duydunuz mu?
Ya da! yukarıda yazmaya çalıştığım Kuran ayetlerine uygun davranarak; yalancılara, müfterilere, zalimlere, toplumu bölüp-parçalayanlara, milleti birbirine düşman ederek münafıklık edenlere, haddini aşanlara, millete haksız yere hakaret edenlere; din adına karşı çıkan, hakkı söyleyen, adaletten yana tavır koyan iktidar mensubu veya iktidara oy veren bir Müslümana rastladınız da onun hakkı savunmak için kendi partisine karşı çıktığına şahit oldunuz mu?
Şüphesiz! Az da olsa, Allah korkusu taşıyan, samimi Müslümanlar mutlaka vardır. Ancak bugünkü medya ve basın düzeninde, bu tür insanların sesinin duyulmayacağı da aşikardır.
Toplum ne kadar baskılanırsa baskılansın, korku toplumun nerelerine kadar uzanırsa uzansın, insanların sırtındaki tehdit kırbacı hangi yılanın dilinden ses verirse versin, aydınlık yakındır.
Koyu karanlıklar aydınlığın habercisidir. Bu ülke de bu toplum da eliyle çağırdığı karanlığı yine kendi eliyle kovacaktır.
Allah(cc),zalimlere, müfterilere, yalancılara, bölücülere; cezayı ahiretten ayrı olarak bu dünya da da vereceğini kitabında buyuruyor.
Onlara dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret azabı ise daha çetindir. Onları Allahdan kurtaracak hiç kimse yoktur.(Rad-34)
İnsani zaaflarımız; altından kalkamadığımız baskıları yapanların, haddini aşan taşkınların ve zalimlerin dünya da cezalandırıldıklarını görmeyi, bunu dünya gözü ile görürsek acılarımızın, üzüntü ve kederlerimizin ortadan kalkacağını ve masum insanların ahının yerde kalmadığını düşünmeyi üflüyor kulağımıza. Mazlumların ahı zalimlerden alınırsa inanmış insanın gönlü mutmain olacakmış gibi geliyor bize.
Zalimlerin cezasının gecikmesi, mazlumları teessüre sürüklese de, hikmetinden sual olunmaz diyerek, tasavvuf ehlinin, naz makamında dediği sitem ile verilecek cezayı dünya gözü ile görmeyi istemekten ancak onun affına sığınarak kurtuluruz.
Siyasi, iktisadi, sosyal çıkmazların içinde bocalayan ülkemin ve insanlarının bayramı, bayram gibi olur mu bilmem.
Gerçek, mutlu, huzurlu, özgür bayramlara tez zamanda kavuşmak dileğiyle.
03.06.2019
Doğru yol, insanlara ancak onlara örneklik edecek Resuller ve Resullerin de ümmetleriyle birlikte uymak zorunda oldukları kitaplar veya sahifeler yoluyla gösterilmiştir.
Allah, kendilerine kitap verilenlerden, o kitabın içindekilerini, insanlara açıklayacaklarına ve
gizlemeyeceklerine dair söz almıştı. Fakat onlar sözlerinde durmadılar ve basit dünya menfaatini ona tercih ettiler.(Al-i İmran 3/187)
Müslüman olmakla övünenler ve kitaba vakıf olduklarını iddia edenler, kendilerine verilen kitabın içindekilerini insanlara açıkladılar mı? Hayır! O kitabı Arap harfleriyle okutmayı ve ezberletmeyi ana hedef yaptılar ve asırlarca insanlara manasını bilmedikleri ayetleri ezbere okuttular. Sadece bu türlü okumayı cennete vesile yaptılar. O kitabın, yalanı, iftirayı, hırsızlığı, ahlaksızlığı, arsızlığı, yetim hakkı yemeyi, adaletsizliği, her türlü haksızlığı velhasıl, insan onuruna yakışmayan bütün çirkinlikleri yasakladığını açıklamadılar.
Siyasi iktidar için kullanılmasında fayda gördükleri namaz ibadeti ile başörtüsünü hoyratça
kullandılar. Çünkü ikisi de dinin görünen sembolleriydi. Başka bir görünen ve aleni ibadet olan umre ve hac ziyaretlerini teşvik ettiler. Umre ve Hac ziyaretlerine Müslümanın maddi imkanının yeterli olması gerektiğini hiç dikkate almadılar.
Müslümana verilen kitabın içinde sadece namaz, başörtüsü, umre, hac ibadetleri mi vardı? Hayır!
komşusu aç iken tok yatan bizden değildir den tutun, Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidire kadar, dünya ve ahirete ait ne ararsanız vardır o kitapta. Çünkü o kitabın hedefi İNSANdır. Yüce yaratan insanın fıtratına, doğru ve yanlışı ayırt edebilme kaabiliyeti, izan ve idrak yeteneği, utanma, arlanma, haya, mahcubiyet duygusu, yüz kızarması, hatasını anlama, suçunu kabul, itirafta bulunma ve tövbe gibi hasletleri de yerleştirmiştir.
İnsanın yalanı açığa çıkıyor, utanmıyor. Kendi yalanını örtmek için muhalifini yalan söylemekle itham ediyor. İftira ettiği ortaya çıkıyor, bundan mahcubiyet duymuyor. İftirasını örtmek için muhalifini müfteri olmakla suçluyor. Hırsızlığı ortaya çıkıyor, yüzü kızarmıyor. Muhalifini hırsızlıkla suçluyor. İnsani hiçbir değer taşımayan bu varlık, mahluk derekesine indiğinin farkında değil.
Din tacirlerinin, halka açıklamadıkları o kitapta neler var? Başlıklar halinde kısaca bir görelim.
Kitaptan gafil olma(Bakara-63)
Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamazlık etme(Bakara-85)
Zalimlerden olma(Bakara-140), Zalimlere yardımcı olma(Hud-113)
Ayetleri hafife alma(Bakara-2alan söyleme(Al-i İmran-61)
Zina iftirasında bulunma(Nisa-15), iftira ederek yalancı şahitlik yapma(Furkan-72)
İftira etme(Ahzab-58), Doğru söz söyle(Ahzab-70), Haddini aşma(Araf-33)
kibirlenme, Allah, kibirlenip böbürlenenleri sevmez(Nisa-36), Adaletten ayrılma(Enam-152)
Size selam vereni, Müslüman olmamakla itham etme(Nisa-94)
İnsanlara kötü söz söyleme(Nisa-148),Münafıklık etme, kafirle münafık arasında fark yoktur.(Tevbe-68)
Siz, okusanız da anlamazsınız diye insanları Kurandan uzaklaştırma.(Enam-26)
(kendinize muhalefet etmesinler diye) halkı çeşitli fırkalara bölmeyin.(Kasas-4)
Çeşitli zümrelere ayrılarak dini parça parça edenlerden olmayın.(Rum-32)
Umre, Hac, Namaz ve Başörtüsünü bayraklaştırarak din ticareti yapanların, yukarıda sıralamaya çalıştığım Kuran ayetlerine uygun söz, davranış ve yaşayışlarına şahit oldunuz mu?
Bırakın sıradan samimi Müslümanı, dini anlatmak ve açıklamakla görevli olanların daima üzerinde ısrarla durdukları şeyler; namaz, başörtüsü, umre, hac, içki ve zina. Siyasi iktidar mensuplarının ve dini iktidara özgüleyen din mensuplarının uzun zamandır, faiz ve zekatdan bahsettiklerini duydunuz mu?
Ya da! yukarıda yazmaya çalıştığım Kuran ayetlerine uygun davranarak; yalancılara, müfterilere, zalimlere, toplumu bölüp-parçalayanlara, milleti birbirine düşman ederek münafıklık edenlere, haddini aşanlara, millete haksız yere hakaret edenlere; din adına karşı çıkan, hakkı söyleyen, adaletten yana tavır koyan iktidar mensubu veya iktidara oy veren bir Müslümana rastladınız da onun hakkı savunmak için kendi partisine karşı çıktığına şahit oldunuz mu?
Şüphesiz! Az da olsa, Allah korkusu taşıyan, samimi Müslümanlar mutlaka vardır. Ancak bugünkü medya ve basın düzeninde, bu tür insanların sesinin duyulmayacağı da aşikardır.
Toplum ne kadar baskılanırsa baskılansın, korku toplumun nerelerine kadar uzanırsa uzansın, insanların sırtındaki tehdit kırbacı hangi yılanın dilinden ses verirse versin, aydınlık yakındır.
Koyu karanlıklar aydınlığın habercisidir. Bu ülke de bu toplum da eliyle çağırdığı karanlığı yine kendi eliyle kovacaktır.
Allah(cc),zalimlere, müfterilere, yalancılara, bölücülere; cezayı ahiretten ayrı olarak bu dünya da da vereceğini kitabında buyuruyor.
Onlara dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret azabı ise daha çetindir. Onları Allahdan kurtaracak hiç kimse yoktur.(Rad-34)
İnsani zaaflarımız; altından kalkamadığımız baskıları yapanların, haddini aşan taşkınların ve zalimlerin dünya da cezalandırıldıklarını görmeyi, bunu dünya gözü ile görürsek acılarımızın, üzüntü ve kederlerimizin ortadan kalkacağını ve masum insanların ahının yerde kalmadığını düşünmeyi üflüyor kulağımıza. Mazlumların ahı zalimlerden alınırsa inanmış insanın gönlü mutmain olacakmış gibi geliyor bize.
Zalimlerin cezasının gecikmesi, mazlumları teessüre sürüklese de, hikmetinden sual olunmaz diyerek, tasavvuf ehlinin, naz makamında dediği sitem ile verilecek cezayı dünya gözü ile görmeyi istemekten ancak onun affına sığınarak kurtuluruz.
Siyasi, iktisadi, sosyal çıkmazların içinde bocalayan ülkemin ve insanlarının bayramı, bayram gibi olur mu bilmem.
Gerçek, mutlu, huzurlu, özgür bayramlara tez zamanda kavuşmak dileğiyle.
03.06.2019
02.06.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ