Ergenekon’u Türk’ün dünya ve tarih sahnesine çıkış destanı diye öğrendi bizim nesil.
Demirden dağlar arasına sıkıştırılmış, kabına sığmayan bir milletin, gem vurulmaz özgürlük arayışının simgesidir ERGENEKON.
Rivayet olunur ki; bir demirci ustasının 70 yere 70 körük kurarak ve büyük ateşler yakarak demir dağları eritip, bir Bozkurt’un yol göstericiliğinde milletini dünya ve tarih sahnesine çıkarmasıdır.
ERGENEKON ; Türk milletinin, kuşatılmışlığa, hapsedilmişliğe, çaresizliğe, tahakküme, her türlü tehdide isyanıdır.
İnsanlık tarihine yön veren, medeniyetler inşa eden Türk milletinin ruh ve asalet kaynağıdır.
Olmazları olduran, imkansızı mümkün kılan ; fikir, irade ve azmin doğum yeridir.
Bu milletin tarihteki yolculuğunda her başbuğ bir Bozkurt, her durak bir ERGENEKON’dur.
Orta asya da başbuğ Kürşad,
Malazgirt durağında Alparslan
Söğüt’de Osman Gazi,
İstanbul ‘da Fatih Sultan Mehmet,
Anadolu ERGENEKON’un da başbuğ Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Demir dağları eritmek için ERGENEKON’da yakılan ateş, dünya durdukça bu asil milletin yolunu aydınlatacak Meş’ale’dir.
ERGENEKON’da başlayıp Malazgirt, Söğüt, Bizans ve Anadolu’da yanmaya devam eden ateşin nuru ile vicdanı aydınlanan Akif, o nuru , bu milleti tanımayan sefil dünyanın üstüne bir şerare (kıvılcım seli) gibi boşaltıyor.
“Ben ezelden beri hür yaşadım hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım DA⁄LARI enginlere sığmam taşarım.”
Ergenekon tarihte varoluşumun destanı, Kabe imanımın kıblesi, ikisinden de vazgeçemem.
Bir kısım kendini bilmezler bu yüce değerlerin ardına saklanarak suç işliyor diye bu değerlere, örgütün hücre evi muamelesi yapamam, yapanları hoş göremem.
Din adına cennetin anahtarlarını dağıtan ENDÜLAJANS papazı ile vatanseverlik adına, suçsuz, masum, sivil insanları katleden cani’nin farkı nı?
Asırlarboyu imparatorluklar kurup dünyaya hükmetmiş çağ kapatıp – çağ açmış milletin hamurunun mayası ERGENEKON.
Terör ve cinayet şebekelerinin davalarına “ERGENEKON DAVASI” ismini vermek makul bir iyi niyet eseri olabilir mi?
Siyasi ihtiraslarına gem vuramayıp, kin ve intikam duygularıyla hareket eden, tarih şuurundan yoksun kimi zevat ;
“Efendim bu ismi biz vermedik. Örgüt bu ismi kendisi koymuş” v.s. türü söylemlerle, milletin zihniyet dünyasını karıştırmak gayretinde.
Neyse ki; görülmekte olan davada ERGENEKON isminin kullanılamayacağını mahkeme karara bağladı. Bu sayede, ümmetçiliği öne çıkarma gayretiyle Türk tarihine Ergenekon üzerinden saldıran türedi kalemşörlerin oyuncağı elinden alındı.
Bu ülkede, toprağın altında ve üstünde memleketin her köşesinden fışkıran mermiler, silahlar, bombalar, patlayıcılar, cinayetler, fail-i meçhuller bir vakıa.
Her türlü silah ve cephanenin kime ait olduğunu , kimler tarafından kullanıldığını veya kullanılacağının, her türlü fail-i meçhul cinayeti aydınlatmanın ve katillerini bulup ortaya çıkarmanın da devletin görevi olduğu vazgeçilmez bir gerçek.
Bunu yaparken bal ile zehiri aynı kaba koymamakta adaletin gereği.
Mal bulmuş mağribi gibi, ERGENEKON’u dilenci torbasına döndürenler; suçlu ile suçsuzu , zalim ile mazlumu , hainler ile ömrünü ülke hizmetine adayanları katiller ile adalet dağıtanları bir sayarak siyasi geleceklerini inşa etme gayretindeler.
Ülkemiz üzerinde kirli emelleri olan, kim bilir hangi gizli teşkilatın, ipini elinde tuttuğu bir meczubun ve ihaneti perçinli itirafçıların ifşaatlarıyla, korku imparatorluğu yaratanlar, halkı baskı altına almaya çalışanlar, kurdukları korku dağlarının hak ve adalet ateşiyle eridiğini görürler bir gün.
İlahi adaletin tecellisine bakın ki; siyasi muhterisler bile demokrasi umutlarının ve yakın gelecekteki siyasi başarı beklentilerini ERGENEKON tarlasının hasadında arıyorlar .
Düşünmek bile insanı ürkütüyor. Bu davanın olabildiğince, sadece siyasi hesaplarla uzatılması, her türlü çirkinliğin ve siyasi muhalifliğin bu dava torbasına atılması; suçunu dahi bilmeden hürriyeti elinden alınanlara zulme dönüşmesi, ülke birliğini yaralayan bir zalimliğe dönüşür.
Yıllarca sürüp gidecek bir dava yeni mazlumlar yaratacağı gibi ERGENEKON mitolojisini bulanıklaştırarak tarih şuurunun silinmesine yol açacaktır.
Tarih ile yüzleşmek başka, milletin tarihini nesillerin hafızasından silmek başka şeydir.
ERGENEKON tarihimiz ile yüzleşmemizi gerektiren bir destan olmadığına göre, onu milletin hafızasından silmeye veya kirli işlerin adı gibi göstermeye çalışanların niyetini sorgulamak, milletimizi her ferdine tarihimizin yüklediği bir sorumluluk olsa gerek.
Adalet er veya geç tecelli edecektir.
Türk adaletinin hassas terazisi suçluyu ve suçsuzu birbirinden ayıracak, suçlu cezasını çekecek, suçsuza onurunu iade edecektir.
Her şartta ERGENEKON, Türk milletinin demokrasi adına sıkıştırılmışlığın ortadan kaldırmaya ve geleceği yeniden inşa etmeye vesile olacaktır.
Tarih : 25.02.2009
Demirden dağlar arasına sıkıştırılmış, kabına sığmayan bir milletin, gem vurulmaz özgürlük arayışının simgesidir ERGENEKON.
Rivayet olunur ki; bir demirci ustasının 70 yere 70 körük kurarak ve büyük ateşler yakarak demir dağları eritip, bir Bozkurt’un yol göstericiliğinde milletini dünya ve tarih sahnesine çıkarmasıdır.
ERGENEKON ; Türk milletinin, kuşatılmışlığa, hapsedilmişliğe, çaresizliğe, tahakküme, her türlü tehdide isyanıdır.
İnsanlık tarihine yön veren, medeniyetler inşa eden Türk milletinin ruh ve asalet kaynağıdır.
Olmazları olduran, imkansızı mümkün kılan ; fikir, irade ve azmin doğum yeridir.
Bu milletin tarihteki yolculuğunda her başbuğ bir Bozkurt, her durak bir ERGENEKON’dur.
Orta asya da başbuğ Kürşad,
Malazgirt durağında Alparslan
Söğüt’de Osman Gazi,
İstanbul ‘da Fatih Sultan Mehmet,
Anadolu ERGENEKON’un da başbuğ Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Demir dağları eritmek için ERGENEKON’da yakılan ateş, dünya durdukça bu asil milletin yolunu aydınlatacak Meş’ale’dir.
ERGENEKON’da başlayıp Malazgirt, Söğüt, Bizans ve Anadolu’da yanmaya devam eden ateşin nuru ile vicdanı aydınlanan Akif, o nuru , bu milleti tanımayan sefil dünyanın üstüne bir şerare (kıvılcım seli) gibi boşaltıyor.
“Ben ezelden beri hür yaşadım hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım DA⁄LARI enginlere sığmam taşarım.”
Ergenekon tarihte varoluşumun destanı, Kabe imanımın kıblesi, ikisinden de vazgeçemem.
Bir kısım kendini bilmezler bu yüce değerlerin ardına saklanarak suç işliyor diye bu değerlere, örgütün hücre evi muamelesi yapamam, yapanları hoş göremem.
Din adına cennetin anahtarlarını dağıtan ENDÜLAJANS papazı ile vatanseverlik adına, suçsuz, masum, sivil insanları katleden cani’nin farkı nı?
Asırlarboyu imparatorluklar kurup dünyaya hükmetmiş çağ kapatıp – çağ açmış milletin hamurunun mayası ERGENEKON.
Terör ve cinayet şebekelerinin davalarına “ERGENEKON DAVASI” ismini vermek makul bir iyi niyet eseri olabilir mi?
Siyasi ihtiraslarına gem vuramayıp, kin ve intikam duygularıyla hareket eden, tarih şuurundan yoksun kimi zevat ;
“Efendim bu ismi biz vermedik. Örgüt bu ismi kendisi koymuş” v.s. türü söylemlerle, milletin zihniyet dünyasını karıştırmak gayretinde.
Neyse ki; görülmekte olan davada ERGENEKON isminin kullanılamayacağını mahkeme karara bağladı. Bu sayede, ümmetçiliği öne çıkarma gayretiyle Türk tarihine Ergenekon üzerinden saldıran türedi kalemşörlerin oyuncağı elinden alındı.
Bu ülkede, toprağın altında ve üstünde memleketin her köşesinden fışkıran mermiler, silahlar, bombalar, patlayıcılar, cinayetler, fail-i meçhuller bir vakıa.
Her türlü silah ve cephanenin kime ait olduğunu , kimler tarafından kullanıldığını veya kullanılacağının, her türlü fail-i meçhul cinayeti aydınlatmanın ve katillerini bulup ortaya çıkarmanın da devletin görevi olduğu vazgeçilmez bir gerçek.
Bunu yaparken bal ile zehiri aynı kaba koymamakta adaletin gereği.
Mal bulmuş mağribi gibi, ERGENEKON’u dilenci torbasına döndürenler; suçlu ile suçsuzu , zalim ile mazlumu , hainler ile ömrünü ülke hizmetine adayanları katiller ile adalet dağıtanları bir sayarak siyasi geleceklerini inşa etme gayretindeler.
Ülkemiz üzerinde kirli emelleri olan, kim bilir hangi gizli teşkilatın, ipini elinde tuttuğu bir meczubun ve ihaneti perçinli itirafçıların ifşaatlarıyla, korku imparatorluğu yaratanlar, halkı baskı altına almaya çalışanlar, kurdukları korku dağlarının hak ve adalet ateşiyle eridiğini görürler bir gün.
İlahi adaletin tecellisine bakın ki; siyasi muhterisler bile demokrasi umutlarının ve yakın gelecekteki siyasi başarı beklentilerini ERGENEKON tarlasının hasadında arıyorlar .
Düşünmek bile insanı ürkütüyor. Bu davanın olabildiğince, sadece siyasi hesaplarla uzatılması, her türlü çirkinliğin ve siyasi muhalifliğin bu dava torbasına atılması; suçunu dahi bilmeden hürriyeti elinden alınanlara zulme dönüşmesi, ülke birliğini yaralayan bir zalimliğe dönüşür.
Yıllarca sürüp gidecek bir dava yeni mazlumlar yaratacağı gibi ERGENEKON mitolojisini bulanıklaştırarak tarih şuurunun silinmesine yol açacaktır.
Tarih ile yüzleşmek başka, milletin tarihini nesillerin hafızasından silmek başka şeydir.
ERGENEKON tarihimiz ile yüzleşmemizi gerektiren bir destan olmadığına göre, onu milletin hafızasından silmeye veya kirli işlerin adı gibi göstermeye çalışanların niyetini sorgulamak, milletimizi her ferdine tarihimizin yüklediği bir sorumluluk olsa gerek.
Adalet er veya geç tecelli edecektir.
Türk adaletinin hassas terazisi suçluyu ve suçsuzu birbirinden ayıracak, suçlu cezasını çekecek, suçsuza onurunu iade edecektir.
Her şartta ERGENEKON, Türk milletinin demokrasi adına sıkıştırılmışlığın ortadan kaldırmaya ve geleceği yeniden inşa etmeye vesile olacaktır.
Tarih : 25.02.2009
25.02.2009
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ