Yozgat’ın şehir merkezinde basılan, dağıtılan doğrudan şehirde yaşayan insanların eline ulaşan bir yerel gazetede Köylü ve Çiftçi sorunlarını ele almak ne derece etkili olur bilemiyorum. Bildiğim, şehirde yaşasa da, sanayi ve ticarette istenilen seviyeye ulaşmamış Yozgat insanının bir şekilde köye ve çiftçiye bağımlı oluşudur. Memleketin köy ve çiftçi kökenli bir ferdi olarak, köylü ve çiftçilerin sorunlarına bigane kalamayacağımızdır. Dert köylü ve çiftçinin, çiftçi derdin içinde. Yazacaklarımızı yeni öğrenmiyor, yaşıyorlar. Esas okunması gerekenler, siyasi sosyal ve ekonomik olarak çiftçiyi kaale almayıp tepesinde tepinenlerdir. İstemezlerse okumasınlar. Eskişehir’de yayınlanan bir yerel gazetenin internet sitesinde ilginç bir habere takıldım. Eskişehirli bir kadın çiftçiler, Sayın Başbakanı ziyaret edip kendisine bir SERA maketi hediye etmişler. Belli ki ya hükümet seracılık konusunda bir takım teşvikler vermiş veya sera işletmecileri seralarında çalıştırdıkları kadınları toplayarak Sayın Başbakana moral vermek istemiş. Her ne hal ise. Buraya kadar söyleyecek sözümüz yok. Asıl önemlisi bundan sonra! Sayın Başbakan, Kadın çiftçilere ne demiş? Buyurun “Allah yâr ve yardımcınız olsun.” İşin bam teli bu söz. Anadolu insanı mütevekkildir. Her şeyi önce Allah’tan ister, ondan gelene tevekkül gösterir, boyun eğer. Çünkü tevekkül imanın gereğidir. Sonra Başbakanlarından ister. O başkalarından önde geleni kendini yönetenlerdir. Yöneticiler Devletin imkânlarını seferber ederek kadın çiftçileri sera sahibi veya seralarda istihdam imkânı yaratmışlarsa “bizden bu kadar, bundan sonrası sizin elinizin işinizin kolay kazancınızın bol olması için ALLAH YÂR VE YARDIMCINIZ OLSUN.” deniyorsa, bu duaya ancak aaaamin denir. Tevekkül sahibi olmak akılsız olmayı gerektirmiyor. Allah’ın kuluna bahşettiği o muhteşem akıl kaynağını harekete geçirince başka sorunlarda akla gelmiyor değil. Karadenizli fındık üreticisine reva görülen fiyat oyunlarını kimse unutmadı henüz. Ordu’da sokaklara dökülen fındık çiftçisi, kimseye keyfi için fındık kırdırma niyetinin olmadığını gösterdi. Trakya’da ayçiçeği çiftçisi Ege’de incir, üzüm, tütün çiftçisi Çukurova’da pamuk ve narenciye çiftçisi, ‘ana’sını da alıp gidecek gibi görünmüyor. Sesini çıkarmayan sadece iç Anadolu çiftçisi. Buğdayı ve pancarı iki yıl önceki fiyatın altında. Hele pancar! Söküm masrafını karşılamıyor diye bir kısmı tarlada kaldı. Yinede, Yozgat Çiftçisi, Allah kelamını söyleyerek iktidar olana değilde söyletene boyun eğerek tevekkül gösteriyor. Bütün bu gerçekleri Sayın Başbakan bilmiyor mu? Biliyor elbet. Bildiği için Eskişehirli kadın çiftçilere şöyle demiş olamaz mı? “Ey kadın çiftçi kardeşlerim, biz artık erkek çiftçilerle yüz yüze gelemiyoruz. Bizim çiftçilere sefaletten gayrı verecek bir şeyimiz kalmadı. Bundan sonra ALLAH YÂR VE YARDIMCINIZ OLSUN” Anadolu kadını toprak gibi tevazu sahibidir. Bin türlü meşakkate katlanır. Devletine, büyüklüğüne, erkeğine saygıda kusur etmez. Fakat sefalete iterek Eri’nin başını öne eğenlerden de hesabını, günü geldiğinde usulüyle sorar. Keşke bütün mesele, sadece çiftçinin ürününün para etmediği olsa. Doğrudan gelir desteği adı altında her yıl biraz daha azalarak yapılan ödemeler çeşitli bahanelerle tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıyor. Doğrudan gelir desteği için nüfus kaydınız, Tapudan arazi kayıt belgeniz, üretim sezonu beyanı, çiftçi kayıt form güncelleme başvuru formu, başvuru dilekçesinden oluşan bir dosyayı ilçe tarım müdürlüğüne vermek zorundasınız. Üretim sezonu beyanınızı ilgili Ticaret odasına yıllık aidatınızı peşin ödeyerek alacaksınız, muhtara ve en az bir azaya imzalatıp mühürleteceksiniz. Eğer araziniz birden fazla köy sınırları içinde ise her muhtara ayrı ayrı tasdik ettireceksiniz. Ve ilçe tarım müdürlüğüne vereceksiniz. Onlarda lütfedip bilgisayara girecekler oradan aldığınız bir belgeyi de Tarım Kredi Kooperatifine vereceksiniz ki TMO’ ne sattığınız ürünün fiyat farkını alabilesiniz. Bunları yapmamışsanız bırakın doğrudan gelir desteğini üretip TMO’ ne verdiğiniz ürünün fiyat farkını dahi alamazsınız. Çiftçilikten gayri geliri olmayan 76 yaşında bir insan düşünün. O yaşında ekip biçerek geçiniyor, devletten iaşe, yeşil kart, odun kömür istemiyor, çiftçi Bağ-Kur’una prim yatırıyor ama evrakını zamanında teslim edemediği için Doğrudan Gelir Desteği’ni de, ürünün fiyat farkını da alamıyor. İlçe Tarım Memuru “treni kaçırdın” diyor. İlçe Tarım Müdürü önündeki bilgisayara bakıp kaydın yok diyor. Geçen yıl almıştım diyen çiftçiye “evet geçen yıl kaydın var bu sene alamazsın” deniyor. Devletin tapu dairesine,Ziraat odasına güvenilmiyor.İlla da muhtar tasdiki isteniyor.Geriye çiftçiye söylenen tek şey kalıyor. “ALLAH YÂR VE YARDIMCIN OLSUN”
Tarih : 30.12.2006
Tarih : 30.12.2006
30.12.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ