Kainatın mutlak hakimi Yüce Yaradan’ın kuluna kurtuluş müjdesi CENNET , ebedi Cezası CEHENNEM.
Beşer’in ölümden sonraki son durağı
Bu dünyadan ziyade öteki dünyaya ait iki ilahi mekan.
Kutsal kitaplardaki tariflerine bakarak, yaşadığımız dünyadaki kimi coğrafyaları , “CENNET ve CEHENNEM” gibi diye tarif edebiliyoruz ancak.
Kanaat etmekten yoksun,
Doymak bilmez ihtirasın,
Dünya hükümranlığı için;
Vahşeti mübah sayan zihniyetin elinde kan deryasına dönen GAZZE, bir yeryüzü CEHENNEMİ’dir şimdi.
İnsan hakları beyannamesi yayınlayarak veya bu beyannameyi imzalayarak insanlığa hizmet ettiğini sanan medeni dünya! Bu vahşeti sadece seyrediyor.
Yüzlerce çocuk, kadın, yaşlı , genç sivil ve silahsız insanın katledilişini sinema filmi izler gibi seyreden medeni toplum ! ne yazık ki sinema seyircisinin hassasiyetinden ve duygusallığından dahi yoksun.
Sinema filmi izlerken ağlayan insanlara şahit oluruz.
Ya…! Bu gerçek vahşet karşısında vicdanı titremeyen yönetimler, sadece HAMAS’ı suçlayan yöneticiler, kıyametin bekçisi mi?
Emperyalist zalimlerin kiralık katillerine “dur” diyecek veya söz geçirecek bir otorite maalesef ufukta görünmüyor.
Dünyanın her köşesinde bu vahşeti tel’in için sokaklara dökülen halkların isyanını kimse görmüyor.
Ateşi söndürecek olanlar; idraksiz, iz’ansız, vicdansızlar.
Ateşe bomba taşıyanlar kör , mermi taşıyanlar sağır.
Bu vahşet sadece GAZZE’nin değil , insanlığın ölümüdür.
Filistin halkı 60 yıldır, bugün GAZZE, neden büyük acılar yaşıyor.
400 yıl Osmanlı hakimiyeti altında, huzur ve refah içinde yaşayan Filistin ve GAZZE nasıl oldu da bu hale geldi?
Gelin tarihin sayfalarını biraz karıştıralım.
Sanayileşme sonrası, damarlarında petrol dolaşmaya başlayan medeni batı! Petrole ulaşmak için kan dökmeyi görev edindi.
Osmanlı tebası Arapları tahrik ederek, satın alarak; devlet kurma vadiyle aldatarak Osmanlıya düşman etti.
İngilizlerin hile, desise, entrika ve altınlarına aldanan Araplar (Filistin dahil) Osmanlıyı sırtından hançerleyerek, küçük despot idareler şeklinde batının oyuncağı haline geldiler.
Araplar İngilizlerle birleşerek, kendini kutsal toprakların ve Kabe’nin hadimi (koruyucusu ve hizmetkarı) sayan Türk evlatlarını perişan ettiler.
Bu yüce millet, Filistin’in de içinde bulunduğu Arap alemini korumak için binlerce evladını şehit verdi.
Birinci dünya harbinin bu karışık ve karanlık günlerinde, bugünki İsrail devletinin kurucu başkanı sayılan Teodor Herlz, Sultan II. Abdülhamit’e giderek, kendilerine Filistin topraklarında yurtluk (arazi) verilmesini istedi.
Kendilerine verilecek toprak karşılığında Osmanlının bütün dış borçlarını ödemeyi kabul etti.
Bu pervasız teklife sinirlenen II.Abdülhamit; “Bizim parayla satılacak toprağımız yok. Kanla alınan toprak ancak kanla verilir” diyerek huzurundan çıkardı.
Ne yazık ki; İngilizlerle birleşen Arap dünyası (Filistin dahil) Osmanlı ordularını o topraklardan çekilmek zorunda bıraktı.
Dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudiler, İngiliz hakimiyetinde kalan topraklarda, Osmanlıdan alamadıkları toprakları, Filistinlilerden yüksek bedeller ödeyerek parayla satın aldılar. O topraklarda Yahudi kolonileri kurdular.
Dünyanın her tarafından bu topraklara göç eden Yahudiler bir arazi ve nüfus yoğunluğuna ulaşınca, yine İngilizlerin gayreti ve birleşmiş Milletlerin kararıyla 1948 yılında bugünkü İsrail devletini kurdular.
O gün-bugündür, Filistin huzur ve rahat yüzü görmedi.
Hile ve ihanetle koparılan ve parayla satılan toprak, Filistin’in cehennemi haline geldi.
Samimiyet ve sadakatin arazisi , cennet olsa gerek.
Vatanında vatansız yaşamanın çaresizliği Filistin’i silahlı direniş örgütleri kurmaya yöneltti.
Beka vadisinde kurduğu kamplarda kendi militanlarını eğitirken, ülkemizden kaçan , düzene muhalif Marksist ve Leninist teröristleri de eğitti.
Onlarca dış işleri mensubunumuzu şehit eden Asala militanları bu kamplarda yetiştirildi,
Bu da yetmedi.
Asalanın faaliyetinden sonra bu kamplar PKK eşkiyasına devredildi.
Bu cinayet örgütü 40 bin insanımızın canına kıydı.
Türk’e ihanetine rağmen, din kardeşliğinden dolayı kendisine Türk’den gayri dost bulamayan Filistin; emperyalizmin tuzağına düşmekten kendini kurtaramadı.
El-fetih’in karşısına HAMAS çıkarılarak Filistin; Batı Şeria ve GAZZE olarak ikiye bölündü. El-Fetih-Hamas çatışması ile kardeş-kardeşe kırdırıldı. Ama emperyalist medeni batı! Kana doymadı.
Aynı oyun Irak’da sahnelendi. Irak fiilen bölündü.
Türkiye : Anadolu coğrafyasında sahneye konan aynı oyunla 30 yıldır mücadele ediyor.
GAZZE saldırısı gösteriyor ki; Filistin’de “Böl-parçala-yönet stratejisinden vazgeçildi. (Çünkü parçalı yönetmek daha masraflı)”
En iyisi , “Böl-parçala-yut” stratejisine geçildi.
Hamas’ın ve GAZZE’nin yutulup hazmedilmesinden sonra sıra El-Fetih’e gelecektir.
Anadoluda güzel bir söz vardır. “Dedesi koruk yerse torunun dişi kamaşır” derler,
Ne yazık ki; bu gün hamisine ve acısını yüreğinde duyan kardeşine ihanetin bedelini Filistinli torunlar kanlarıyla ve canlarıyla ödüyorlar.
Bugün Türk Milleti , ihanetleri tarihe havale ederek, zulme ve katliama , maddi ve manevi olarak “DUR” demenin gayreti içindedir.
Devlet kurma hayaliyle; demokrasiyi , hak ve özgürlükleri araç olarak kullanan gafillerin, gafletini ihanetle birleştirerek ülkeyi parçalamaya çalışanların FİLİSTİN ve GAZZE’den ibret almaları gerekmez mi?
Filistin’in acısını yürekten paylaşıyor, katliama uğrayan GAZZE’nin ruhuna Fatihalar gönderiyorum.
Tarih : 26.01.2009
Beşer’in ölümden sonraki son durağı
Bu dünyadan ziyade öteki dünyaya ait iki ilahi mekan.
Kutsal kitaplardaki tariflerine bakarak, yaşadığımız dünyadaki kimi coğrafyaları , “CENNET ve CEHENNEM” gibi diye tarif edebiliyoruz ancak.
Kanaat etmekten yoksun,
Doymak bilmez ihtirasın,
Dünya hükümranlığı için;
Vahşeti mübah sayan zihniyetin elinde kan deryasına dönen GAZZE, bir yeryüzü CEHENNEMİ’dir şimdi.
İnsan hakları beyannamesi yayınlayarak veya bu beyannameyi imzalayarak insanlığa hizmet ettiğini sanan medeni dünya! Bu vahşeti sadece seyrediyor.
Yüzlerce çocuk, kadın, yaşlı , genç sivil ve silahsız insanın katledilişini sinema filmi izler gibi seyreden medeni toplum ! ne yazık ki sinema seyircisinin hassasiyetinden ve duygusallığından dahi yoksun.
Sinema filmi izlerken ağlayan insanlara şahit oluruz.
Ya…! Bu gerçek vahşet karşısında vicdanı titremeyen yönetimler, sadece HAMAS’ı suçlayan yöneticiler, kıyametin bekçisi mi?
Emperyalist zalimlerin kiralık katillerine “dur” diyecek veya söz geçirecek bir otorite maalesef ufukta görünmüyor.
Dünyanın her köşesinde bu vahşeti tel’in için sokaklara dökülen halkların isyanını kimse görmüyor.
Ateşi söndürecek olanlar; idraksiz, iz’ansız, vicdansızlar.
Ateşe bomba taşıyanlar kör , mermi taşıyanlar sağır.
Bu vahşet sadece GAZZE’nin değil , insanlığın ölümüdür.
Filistin halkı 60 yıldır, bugün GAZZE, neden büyük acılar yaşıyor.
400 yıl Osmanlı hakimiyeti altında, huzur ve refah içinde yaşayan Filistin ve GAZZE nasıl oldu da bu hale geldi?
Gelin tarihin sayfalarını biraz karıştıralım.
Sanayileşme sonrası, damarlarında petrol dolaşmaya başlayan medeni batı! Petrole ulaşmak için kan dökmeyi görev edindi.
Osmanlı tebası Arapları tahrik ederek, satın alarak; devlet kurma vadiyle aldatarak Osmanlıya düşman etti.
İngilizlerin hile, desise, entrika ve altınlarına aldanan Araplar (Filistin dahil) Osmanlıyı sırtından hançerleyerek, küçük despot idareler şeklinde batının oyuncağı haline geldiler.
Araplar İngilizlerle birleşerek, kendini kutsal toprakların ve Kabe’nin hadimi (koruyucusu ve hizmetkarı) sayan Türk evlatlarını perişan ettiler.
Bu yüce millet, Filistin’in de içinde bulunduğu Arap alemini korumak için binlerce evladını şehit verdi.
Birinci dünya harbinin bu karışık ve karanlık günlerinde, bugünki İsrail devletinin kurucu başkanı sayılan Teodor Herlz, Sultan II. Abdülhamit’e giderek, kendilerine Filistin topraklarında yurtluk (arazi) verilmesini istedi.
Kendilerine verilecek toprak karşılığında Osmanlının bütün dış borçlarını ödemeyi kabul etti.
Bu pervasız teklife sinirlenen II.Abdülhamit; “Bizim parayla satılacak toprağımız yok. Kanla alınan toprak ancak kanla verilir” diyerek huzurundan çıkardı.
Ne yazık ki; İngilizlerle birleşen Arap dünyası (Filistin dahil) Osmanlı ordularını o topraklardan çekilmek zorunda bıraktı.
Dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudiler, İngiliz hakimiyetinde kalan topraklarda, Osmanlıdan alamadıkları toprakları, Filistinlilerden yüksek bedeller ödeyerek parayla satın aldılar. O topraklarda Yahudi kolonileri kurdular.
Dünyanın her tarafından bu topraklara göç eden Yahudiler bir arazi ve nüfus yoğunluğuna ulaşınca, yine İngilizlerin gayreti ve birleşmiş Milletlerin kararıyla 1948 yılında bugünkü İsrail devletini kurdular.
O gün-bugündür, Filistin huzur ve rahat yüzü görmedi.
Hile ve ihanetle koparılan ve parayla satılan toprak, Filistin’in cehennemi haline geldi.
Samimiyet ve sadakatin arazisi , cennet olsa gerek.
Vatanında vatansız yaşamanın çaresizliği Filistin’i silahlı direniş örgütleri kurmaya yöneltti.
Beka vadisinde kurduğu kamplarda kendi militanlarını eğitirken, ülkemizden kaçan , düzene muhalif Marksist ve Leninist teröristleri de eğitti.
Onlarca dış işleri mensubunumuzu şehit eden Asala militanları bu kamplarda yetiştirildi,
Bu da yetmedi.
Asalanın faaliyetinden sonra bu kamplar PKK eşkiyasına devredildi.
Bu cinayet örgütü 40 bin insanımızın canına kıydı.
Türk’e ihanetine rağmen, din kardeşliğinden dolayı kendisine Türk’den gayri dost bulamayan Filistin; emperyalizmin tuzağına düşmekten kendini kurtaramadı.
El-fetih’in karşısına HAMAS çıkarılarak Filistin; Batı Şeria ve GAZZE olarak ikiye bölündü. El-Fetih-Hamas çatışması ile kardeş-kardeşe kırdırıldı. Ama emperyalist medeni batı! Kana doymadı.
Aynı oyun Irak’da sahnelendi. Irak fiilen bölündü.
Türkiye : Anadolu coğrafyasında sahneye konan aynı oyunla 30 yıldır mücadele ediyor.
GAZZE saldırısı gösteriyor ki; Filistin’de “Böl-parçala-yönet stratejisinden vazgeçildi. (Çünkü parçalı yönetmek daha masraflı)”
En iyisi , “Böl-parçala-yut” stratejisine geçildi.
Hamas’ın ve GAZZE’nin yutulup hazmedilmesinden sonra sıra El-Fetih’e gelecektir.
Anadoluda güzel bir söz vardır. “Dedesi koruk yerse torunun dişi kamaşır” derler,
Ne yazık ki; bu gün hamisine ve acısını yüreğinde duyan kardeşine ihanetin bedelini Filistinli torunlar kanlarıyla ve canlarıyla ödüyorlar.
Bugün Türk Milleti , ihanetleri tarihe havale ederek, zulme ve katliama , maddi ve manevi olarak “DUR” demenin gayreti içindedir.
Devlet kurma hayaliyle; demokrasiyi , hak ve özgürlükleri araç olarak kullanan gafillerin, gafletini ihanetle birleştirerek ülkeyi parçalamaya çalışanların FİLİSTİN ve GAZZE’den ibret almaları gerekmez mi?
Filistin’in acısını yürekten paylaşıyor, katliama uğrayan GAZZE’nin ruhuna Fatihalar gönderiyorum.
Tarih : 26.01.2009
26.01.2009
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
ibrahim sertkaya
28.01.2009 20:58:00Yorumunuz Merhabalar Mehmet Bey yazılarınızı baba dostu olduğunuz için gözden geçiriyorum.Affınıza sığınarak Yeryüzü Cehennemi makalenizde; Birinci dünya harbinin bu karışık ve karanlık günlerinde, bugünki İsrail devletinin kurucu başkanı sayılan Teodor Herlz, Sultan II. Abdülhamit�e giderek, kendilerine Filistin topraklarında yurtluk (arazi) verilmesini istedi. kısmında dikkatsizlik sonucunda bilimsel ve kronolojik bir hata yapmışsınız.I Dünya Harbi esnasında II. Abdülhamit tahta değildi.1909da İttihatçılar tarafından tahtan indirilmiştir.Bir diğer hata ise resmi ideolojinin buyurduğu gibi Arap milletinin bir bütün şeklinde Osmanlı Devletine ihanet ettiğini kabullenmenizdir veya kabullendiğinizi hissettirmenizdir.Bu tezin doğruluğunu lütfen bilimsel çalışmalar doğrultusunda sınayıyınız.I.TBMMye destek veren ve meclis tarafından taktiknameler ve madalyalarla onurlandırılan Arap liderler mevcuttur.Örneğin Uceyme Sadun Paşa ve Şeyh Sunisi gibi Filistin (özellikle Gazze-Hamas) gibi bir mesele üzerinden Araplar ihanetlerinin bedelini ödediler imasını da doğru bulmadığımı belirtmeliyim.Bu tür yargılar ve tespitler vatandaşın Arap halklarına karşı bakışını olumsuz yönde şekillendirir.Eğer ortada bir ihanet varsa bunun Arap halkına değil dinini bile siyasi erke ve maddi gücce satan bazı Arap liderlerine Şerif Hüseyin gibi fatura etmek gerekir.
halit yagiz
28.01.2009 19:34:00selamun aleykum agabey bu gunlere gelmemizin sebebebi insanoglunun hirsi ve cikar hesabi degilmi zaten gazzede dedelerinin yaptigi hatayi torunlari cekiyor leninin teorisi parcala bol yut halende gecerli bir teori degilmi ama bizim dededen kalan hatalari bosver onlar gecti ama daha dun oy hirsina ciller oy kazanacak diye bekaa vadisine haber gondertdirenler halen mecliste gozumuzun icine baka baka ahkam kesiyorlar utanmaz adamlar yalan soyleyerek telvizyonda gecen gun acik oturumda halen yalansoylemeye devam ediyor akil veriyor allah bunlarin islahini versin ne diyelim dunya hirsi gozlerini burumus toprakda gozlerini orter insallah cunku baska yer onlari kabul etmez ancak toprak paklar hakkimizi helal etmiyoruz sahtekarlara hosca kalin
feridun
26.01.2009 13:15:00Mehmet bey ağzına sağlık,DEVLET KURMA HAYALİYLE DEMOKRASİ,HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ARAÇ OLARAK KULLANAN GAFİLLERİN,GAFLETİNİ İHANETLE BİRLEŞTİREREK ÜLKEYİ PARÇALAMAYA ÇALIŞANLARIN FİLİSTİN VE GAZZEDEN İBRET ALMALARI GEREKMEZ Mİ?SÖZÜ NEKADAR ANLAMLIDIR.TÜRK MİLLETİNİN KAREKTERİNDE KÖLE OLMAMAK VARDIR.BİZLER ÖYLE BİR YANLIŞA DÜŞMEYİZ İNŞALLAH...YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK .İYİKİ VARSIN MEHMET BEY...