Değerli bir hemşerimiz cumhurbaşkanı adayı. Dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz diye yeri göğü inletenler, planlarıyla birlikte kimyaları da bozulunca fitne ve tezviratın çapını da büyüttüler.
İşine geleni söylemeyi, demagojiyi, öfkeyi, asılsız ithamı hitabet sanatı olarak kullanmaya özen gösteren ve olağan üstü gayret eden sayın Başbakan; kişiliğinde, devlet adamlığında, dininde ve imanında, aile yapısında tenkit edeceği ve kendine göre allayıp pullayarak halka yutturacağı bir eksiklik, yanlışlık, hata bulamadığı Sn. İhsanoğlunu Gazzeye ve Filistine düşman, İsraile dost gibi gösterme gayretinde.
Bunun cevabını Sn.İhsanoğlu sakin güç kavramı ölçüsünde ve kendisine çok da yakışan tarzda veriyor.
Bu arada kamuoyu bilmediği bir gerçeği öğreniyor. Gazzeyi yöneten Hamas örgütü ile Filistini yöneten El Fetih örgütünü bir araya getirip barıştıran ve Filistinliler arasında kalıcı barış sağlayan Sn. İhsanoğluna Filistin devlet nişanı veriliyor.
Bu olay aklımıza Sn. Başbakana verilen Yahudi nişanını getiriyor.
Geçtiğimiz yıllarda ABD de yaşayan Yahudiler tarafından Sn. Başbakanımıza Üstün cesaret madalyası verildiği ülke basınına yansıdı. Dünyada ilk defa Müslüman bir devlet adamına verildiği söylenen bu nişan ın hangi yüksek cesaretten dolayı verildiği bizim kamuoyumuza bu güne kadar açıklanmamış olsa da Gazze ye yardım götüren Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından şehit edilen onca insanımızın acısı hala yüreklerde iken Sn. Başbakanın aldığı üstün cesaret madalyasını Yahudilere iade etmemiş olması da ayrı bir ironi.
İki olay, iki nişan, iki devlet adamı, iki tavır. Hangisini beğenirseniz ona itibar edin. İmanınızın emrindeki vicdanınız bu iki olaydan hangisini kabullenebiliyorsa ona itibar ediniz ve ona göre davranınız.
Görünen ibadetlerden namaz ve oruç ile görünmeyen ibadetlerden; yalan söylememek, İftira etmemek,
Riyakarlık yapmamak, adaletsizlik ve haksızlıkta bulunmamak gibi eylemleri görmezden gelerek sadece bedeni ibadetleri din diye bu millete yutturanlar için yüce kitabımız Kuran ne diyor bakın!
HÛD suresi 113. Ayet: Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından iktidarın itibar ettiği ilahiyatçılara( Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağırıcı, Prof. Dr. İbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş) Hazırlattırılan Kuran yolu Türkçe meal ve tefsirinden alıntılayarak yukarıda ayetin tefsirini aşağıya alıyoruz.
Tefsir 3. Cilt syf.205:Zulüm,Din ve ahlak kanunlarıyla belirlenen sınırları aşmak, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranmak demektir.(fiili işleyenlerde zalimler olmalı!)
İtikat alnında şirk, inkâr, günahkârlık, Allahın koyduğu kuralları çiğneme ve aşma zulümdür.(müsebbibi zalim)
Ahlak alnında ise zulüm: haddi aşmak(yalan,iftira,riya),
Başkasının hakkını ihlal etmek(haram yemek, zimmete para geçirmek,kamu malını aşırmak )
Başkasına zarar vermek (Haksız yere insanları hapiste yatırmak, suç isnat edip İspat etmeden binlerce insanı oradan oraya sürgün etmek, kendilerini, ailelerini, çocuklarını, damgalamak)
Bu davranışları sergileyene de ZALİM denir. Yüce Allah, zulmün her türlüsünü haram kılmış, Müslüman-Kâfir ayrımı yapmaksızın zalimlere eğilim gösterilmemesini, yaptıkları kötülüklerin hoş karşılanmamasını ve onların yanında yer alınmamasını emretmiştir. İslamın genel bir kuralı olarak Allah ve resulünün emrine uygun davranmayan kimsenin yanında yer alınmaz ve böyle bir amirin dahi emrine itaat edilmez.
Parantez içindeki sözler bize ait diğer kısmı yüce kuran ın meal ve tefsirini yapan yukarıdaki ilim adamlarına ait.
Şimdi! Siz eeeyy garip Yozgatımın samimi ve saf; dindar, din adamı, din görevlisi, mütedeyyin, mazbut, muhafazakâr, iktidar dal kavukluğunu aşağılık, düşkünlük sayan insanları; fırsat bulursanız! Yukarıda bilgisini verdiğim kuran tefsirini başından sonuna kadar okuyup yüce dinimizin buyrukları ile dindar sandığınız kimselerin durumunu yeniden düşünün! Zalimin yanında mı? Yoksa mazlumun yanında mı? Olacağınıza yeniden karar verin.
Dini bütün ve milliyetperver Yozgatlı elini vicdanına koy ve karar ver, Sn. İhsanoğlu Zalim mi? Mazlum mu?
Sözün kısası bu seçim sadece bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, reklamı yapılan dindar ile gerçek dindarın, hangi millete mensup olduğunu söyleyemeyenler ile Türk milletinden olduğunu söyleyebilenlerin seçimidir.
Bu seçim siyasi şarlatanlıkların değil devlet adamı ağırlığının hissedilmesi gereken bir seçimdir.
Bu seçim milleti kamplara ayıranların, ötekileştirenlerin, sürekli düşman yaratanların değil milleti en küçüğünden en büyüğüne, en ücra köşesinden en gelişmiş bölgesine birleştire bilen ve bir bütünü(TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ) kucaklayabilecek ve devleti temsil edecek Cumhurbaşkanının seçilmesidir.
Velhasıl: hangi il, hangi adaya ne kadar oy verirse versin, bu seçim Yozgatlının İMANI İLE İMTİHANIDIR
27.07.2014
İşine geleni söylemeyi, demagojiyi, öfkeyi, asılsız ithamı hitabet sanatı olarak kullanmaya özen gösteren ve olağan üstü gayret eden sayın Başbakan; kişiliğinde, devlet adamlığında, dininde ve imanında, aile yapısında tenkit edeceği ve kendine göre allayıp pullayarak halka yutturacağı bir eksiklik, yanlışlık, hata bulamadığı Sn. İhsanoğlunu Gazzeye ve Filistine düşman, İsraile dost gibi gösterme gayretinde.
Bunun cevabını Sn.İhsanoğlu sakin güç kavramı ölçüsünde ve kendisine çok da yakışan tarzda veriyor.
Bu arada kamuoyu bilmediği bir gerçeği öğreniyor. Gazzeyi yöneten Hamas örgütü ile Filistini yöneten El Fetih örgütünü bir araya getirip barıştıran ve Filistinliler arasında kalıcı barış sağlayan Sn. İhsanoğluna Filistin devlet nişanı veriliyor.
Bu olay aklımıza Sn. Başbakana verilen Yahudi nişanını getiriyor.
Geçtiğimiz yıllarda ABD de yaşayan Yahudiler tarafından Sn. Başbakanımıza Üstün cesaret madalyası verildiği ülke basınına yansıdı. Dünyada ilk defa Müslüman bir devlet adamına verildiği söylenen bu nişan ın hangi yüksek cesaretten dolayı verildiği bizim kamuoyumuza bu güne kadar açıklanmamış olsa da Gazze ye yardım götüren Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından şehit edilen onca insanımızın acısı hala yüreklerde iken Sn. Başbakanın aldığı üstün cesaret madalyasını Yahudilere iade etmemiş olması da ayrı bir ironi.
İki olay, iki nişan, iki devlet adamı, iki tavır. Hangisini beğenirseniz ona itibar edin. İmanınızın emrindeki vicdanınız bu iki olaydan hangisini kabullenebiliyorsa ona itibar ediniz ve ona göre davranınız.
Görünen ibadetlerden namaz ve oruç ile görünmeyen ibadetlerden; yalan söylememek, İftira etmemek,
Riyakarlık yapmamak, adaletsizlik ve haksızlıkta bulunmamak gibi eylemleri görmezden gelerek sadece bedeni ibadetleri din diye bu millete yutturanlar için yüce kitabımız Kuran ne diyor bakın!
HÛD suresi 113. Ayet: Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından iktidarın itibar ettiği ilahiyatçılara( Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağırıcı, Prof. Dr. İbrahim Kâfi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş) Hazırlattırılan Kuran yolu Türkçe meal ve tefsirinden alıntılayarak yukarıda ayetin tefsirini aşağıya alıyoruz.
Tefsir 3. Cilt syf.205:Zulüm,Din ve ahlak kanunlarıyla belirlenen sınırları aşmak, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranmak demektir.(fiili işleyenlerde zalimler olmalı!)
İtikat alnında şirk, inkâr, günahkârlık, Allahın koyduğu kuralları çiğneme ve aşma zulümdür.(müsebbibi zalim)
Ahlak alnında ise zulüm: haddi aşmak(yalan,iftira,riya),
Başkasının hakkını ihlal etmek(haram yemek, zimmete para geçirmek,kamu malını aşırmak )
Başkasına zarar vermek (Haksız yere insanları hapiste yatırmak, suç isnat edip İspat etmeden binlerce insanı oradan oraya sürgün etmek, kendilerini, ailelerini, çocuklarını, damgalamak)
Bu davranışları sergileyene de ZALİM denir. Yüce Allah, zulmün her türlüsünü haram kılmış, Müslüman-Kâfir ayrımı yapmaksızın zalimlere eğilim gösterilmemesini, yaptıkları kötülüklerin hoş karşılanmamasını ve onların yanında yer alınmamasını emretmiştir. İslamın genel bir kuralı olarak Allah ve resulünün emrine uygun davranmayan kimsenin yanında yer alınmaz ve böyle bir amirin dahi emrine itaat edilmez.
Parantez içindeki sözler bize ait diğer kısmı yüce kuran ın meal ve tefsirini yapan yukarıdaki ilim adamlarına ait.
Şimdi! Siz eeeyy garip Yozgatımın samimi ve saf; dindar, din adamı, din görevlisi, mütedeyyin, mazbut, muhafazakâr, iktidar dal kavukluğunu aşağılık, düşkünlük sayan insanları; fırsat bulursanız! Yukarıda bilgisini verdiğim kuran tefsirini başından sonuna kadar okuyup yüce dinimizin buyrukları ile dindar sandığınız kimselerin durumunu yeniden düşünün! Zalimin yanında mı? Yoksa mazlumun yanında mı? Olacağınıza yeniden karar verin.
Dini bütün ve milliyetperver Yozgatlı elini vicdanına koy ve karar ver, Sn. İhsanoğlu Zalim mi? Mazlum mu?
Sözün kısası bu seçim sadece bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, reklamı yapılan dindar ile gerçek dindarın, hangi millete mensup olduğunu söyleyemeyenler ile Türk milletinden olduğunu söyleyebilenlerin seçimidir.
Bu seçim siyasi şarlatanlıkların değil devlet adamı ağırlığının hissedilmesi gereken bir seçimdir.
Bu seçim milleti kamplara ayıranların, ötekileştirenlerin, sürekli düşman yaratanların değil milleti en küçüğünden en büyüğüne, en ücra köşesinden en gelişmiş bölgesine birleştire bilen ve bir bütünü(TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ) kucaklayabilecek ve devleti temsil edecek Cumhurbaşkanının seçilmesidir.
Velhasıl: hangi il, hangi adaya ne kadar oy verirse versin, bu seçim Yozgatlının İMANI İLE İMTİHANIDIR
27.07.2014
27.07.2014
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ