Arapça kökenli bir sözcük âfat. Âfetin çoğulu. Nedir âfet? Musibettir, beladır.
Efendim, âfat iki çeşittir. Birincisi âfat-ı arziyye: Yangın, deprem,sel,kasırga gibi yer yüzü âfetleri... İkincisi âfat-ı semaviyye: Yıldırım, dolu gibi gökten gelen bela ve musibetler...
Bir iyi dilek sözü vardır. Ürün bol olursa ekin saçın, sebze meyve Allah âfatından esirgesin. derler. Bir de Şemsi Yastımanın Tütünnamesinde geçer:
Hem vallahi hem billahi
Harap etti tütün beni
Cana afat-ı İlahi
Harap etti tütün beni
Sigarayı canı için Âfat-ı ilahi diye vasıflandırır Yastıman. Ne doğru bir tanımlama!..
Bir de halk ağzında afatlamak tabirini hatırladım. Bağırıp çağırmak, gürültü patırtı çıkarmak, sövüp saymak, küfretmek mânâsına... Hani atarlanmanın bir iki gömlek ilerisi.
Âfatla AFAD... Anlam ilgisi var mı bu iki sözcük arasında? Var elbette. Bir bakalım bu anlam ilgisine. AFAD da iki tane. İlki tüm illerde bulunan Âfet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kısaltılmışı AFAD. Bu AFAD, âfatla doğrudan ilgili.
Diğer AFAD ise, Adana Fotoğraf Amatörleri Derneğinin kısa ifadesi... Âfatla bir ilgisi yok. Bu dernek 1979da kurulmuş. Adanalı fotoğraf amatörlerini çatısı altında toplamış. Tahsin Sezer, AFADda 12 yıl başkanlık yapmış. Başkanlığı esnasında Tahsin Sezer bu isim benzerliğinden dolayı ilginç durumlarla karşı karşıya kalmış. Bunlardan birini ilgilerinize sunuyorum:
Bir gün sekreteri der ki Tahsin Sezere:
- Valilikten aradılar. Vali bey sizi acele bekliyormuş.
Apar topar gelir Tahsin Bey Valiliğe. Hemen huzura kabul edilir. O günlerde deprem gündemde. Vali sorar:
-İlk seminer nerede? Hazırlıklar tamam mı?
Tahsin Sezer şaşırır. Kızarır bozarır. Gülmemek için zor tutar kendini. Vali Bey Sezeri bu vaziyette görünce:
-Rahatsız mısınız? der.
Tahsin Sezer açıklar durumu:
-Bir yanlışlık oldu galiba efendim. Ben Fotoğraf Sanatı Derneği olan AFADın başkanıyım.
Vali Bey Âfet ve Acil Durum Yönetimi Başkanını beklemektedir. Karşısındaki şahıs ise Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği başkanıdır.
Vali de başlar gülmeye. Durum anlaşılmıştır. Vali çay söyler. Çay içerler. Bu hadise hoş bir anı olarak Tahsin Sezerin hafızasındaki yerini alır.
03.01.2016
03.10.2016
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
09.10.2016 15:58:00
Teşekkürler Abdulkadir Bey. Dost meclislerinde "Hoca, hacı" gibi hitapları sıkça duyarız. Tunay Bey de dostlarının imamı. Bir imam hadisesi de ben nakledeyim: Kardeşim Mehmet Boğazlıyan'da demir alacak. Bahçenin etrafına demir direk dikecek. Birileri der ki:"Hurdacıda var. Hurdacıdan alırsan daha ucuza mal olur. Sanayide İmam'da bulursun." Mehmet'in aklına yatar. Araya sora İmam'ı bulur. Kendini tanıttıktan sonra sorar: "Hocam hangi caminin imamısınız?" İmam, ters ters bakar Mehmet'e: "Ben hoca moca değalim. Benim adım İmam. Kendimin imamıyım gardaşım."
Mehmet gaf yaptığını anlar. Demirleri alıp parasını öder. Hemen dükkandan ayrılır.
Selam ve saygıyla efendim.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
08.10.2016 22:31:00
Değerli dostum Mustafa Bey'ciğim bu hadisenin komik bir benzeride Çanakkalede olmuştu köşemde okuyucu ile paylaşmıştım. Olayın kahramanı sevgili arkadaşım Tunay Sezgin bir kerede sizin köşenize misafir olsun istedim. Buyrun BİZİM İMAM.
Olay, Çanakkalede Vali Beyin, Belediye Başkanının ve eşraftan tanınmış kişilerin de bulunduğu içkili bir yemekte başlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde sohbetler de tatlılaşınca dostlar, arkadaşlar şerefe deyip kadehleri kaldırırlar. Salondaki bir gruptan ara sıra hadi imam şerefine sesleri duyulup kadehler kaldırılıyor. Hadi imam şerefine sesi bir ara Vali Beyinde kulağına kadar gelir. Duyduklarına şaşıran Vali Bey, uzaktan önce imam kim onu tespit ediyor. Sonra yanındakilere imamı işaret edip nerenin imamı olduğunu soruyor. Onlarda yanındakilere sora sora nihayet Güzelyalı olduğunu öğreniyorlar. Ertesi günü Vali Bey müftüyü makamına çağırıp Yahu Güzelyalıya tayin ettiğin imam maşallah dün gece şerefe deyip deyip malı götürüyordu bu nasıl imamlık bu nasıl müftlük diye azarlıyor. Çok üzülen müftü hemen o gün Güzelyalı Camii imamını görevden alıyor. İmam bu ani görevden alınmaya bir anlam veremeyerek hemen Çanakkaleye müftüsünün yanına varıyor. Müftü de validen işittiği azarın acısını imamdan çıkarıyor Vali Beyin ve Belediye Başkanının hazır bulunduğu bir yemekte hem de onların huzurunda şerefe deyip içmeye utanmadın mı be adam diyor. İmam şaşkın Ne valisi ne yemeği ne içkisi sayın müftüm derken birden kafasında bir şimşek çakıyor. Yemekte Belediye başkanı da olduğuna göre onun kuzeni bizim imam da mutlaka ordadır deyip Beni görevden almayın, bana iki saat müsaade edin ben olayı detayı ile öğrenip size arz edeyim diyerek yanından ayrılıyor. Hemen Güzelyalıya dönüp bizim imamı buluyor. Sen dün Vali Beyin de bulunduğu bir yemekteydin değil mi diyor. Bizim imam Evet ya! Ama yine biraz fazla kaçırmışız deyince, caminin imamı Aman Tunay ocağına düştüm senin yüzünden müftü beni görevden aldı, bir zahmet benimle müftülüğe gel diye yalvarıyor. Birlikte tekrar Çanakkale ye müftüye gidiyorlar. İmam efendi bizim Tunayı müftü ile tanıştırıp Efendim işte bizim Güzelyalıdaki imam bu kardeşimiz, ismi de Tunay Sezgin ama çoğu kişi Tunayın ismini bilmez biz onu imam diye çağırırız diyor. Oradan hep birlikte Vali Beyin makamına gidip orada da aynı tanıtımı yapıyorlar. Vali Bey olaya çok gülüyor. Olayın kahramanı Tunay Sezgin ve kardeşi Erdoğan Sezgin benim 50 yıllık kadim arkadaşlarımdı. Erdoğanı 2009 yılında toprağa verdik nur içinde yatsın. Tunay hayatta çok şükür, o bizim her zamanki imamımız. Allah ona sağlıklı uzun ömür versin inşallah.
Mustafa Topaloğlu
09.10.2016 15:58:00Teşekkürler Abdulkadir Bey. Dost meclislerinde "Hoca, hacı" gibi hitapları sıkça duyarız. Tunay Bey de dostlarının imamı. Bir imam hadisesi de ben nakledeyim: Kardeşim Mehmet Boğazlıyan'da demir alacak. Bahçenin etrafına demir direk dikecek. Birileri der ki:"Hurdacıda var. Hurdacıdan alırsan daha ucuza mal olur. Sanayide İmam'da bulursun." Mehmet'in aklına yatar. Araya sora İmam'ı bulur. Kendini tanıttıktan sonra sorar: "Hocam hangi caminin imamısınız?" İmam, ters ters bakar Mehmet'e: "Ben hoca moca değalim. Benim adım İmam. Kendimin imamıyım gardaşım."
Mehmet gaf yaptığını anlar. Demirleri alıp parasını öder. Hemen dükkandan ayrılır.
Selam ve saygıyla efendim.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
08.10.2016 22:31:00Değerli dostum Mustafa Bey'ciğim bu hadisenin komik bir benzeride Çanakkalede olmuştu köşemde okuyucu ile paylaşmıştım. Olayın kahramanı sevgili arkadaşım Tunay Sezgin bir kerede sizin köşenize misafir olsun istedim. Buyrun BİZİM İMAM.
Olay, Çanakkalede Vali Beyin, Belediye Başkanının ve eşraftan tanınmış kişilerin de bulunduğu içkili bir yemekte başlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde sohbetler de tatlılaşınca dostlar, arkadaşlar şerefe deyip kadehleri kaldırırlar. Salondaki bir gruptan ara sıra hadi imam şerefine sesleri duyulup kadehler kaldırılıyor. Hadi imam şerefine sesi bir ara Vali Beyinde kulağına kadar gelir. Duyduklarına şaşıran Vali Bey, uzaktan önce imam kim onu tespit ediyor. Sonra yanındakilere imamı işaret edip nerenin imamı olduğunu soruyor. Onlarda yanındakilere sora sora nihayet Güzelyalı olduğunu öğreniyorlar. Ertesi günü Vali Bey müftüyü makamına çağırıp Yahu Güzelyalıya tayin ettiğin imam maşallah dün gece şerefe deyip deyip malı götürüyordu bu nasıl imamlık bu nasıl müftlük diye azarlıyor. Çok üzülen müftü hemen o gün Güzelyalı Camii imamını görevden alıyor. İmam bu ani görevden alınmaya bir anlam veremeyerek hemen Çanakkaleye müftüsünün yanına varıyor. Müftü de validen işittiği azarın acısını imamdan çıkarıyor Vali Beyin ve Belediye Başkanının hazır bulunduğu bir yemekte hem de onların huzurunda şerefe deyip içmeye utanmadın mı be adam diyor. İmam şaşkın Ne valisi ne yemeği ne içkisi sayın müftüm derken birden kafasında bir şimşek çakıyor. Yemekte Belediye başkanı da olduğuna göre onun kuzeni bizim imam da mutlaka ordadır deyip Beni görevden almayın, bana iki saat müsaade edin ben olayı detayı ile öğrenip size arz edeyim diyerek yanından ayrılıyor. Hemen Güzelyalıya dönüp bizim imamı buluyor. Sen dün Vali Beyin de bulunduğu bir yemekteydin değil mi diyor. Bizim imam Evet ya! Ama yine biraz fazla kaçırmışız deyince, caminin imamı Aman Tunay ocağına düştüm senin yüzünden müftü beni görevden aldı, bir zahmet benimle müftülüğe gel diye yalvarıyor. Birlikte tekrar Çanakkale ye müftüye gidiyorlar. İmam efendi bizim Tunayı müftü ile tanıştırıp Efendim işte bizim Güzelyalıdaki imam bu kardeşimiz, ismi de Tunay Sezgin ama çoğu kişi Tunayın ismini bilmez biz onu imam diye çağırırız diyor. Oradan hep birlikte Vali Beyin makamına gidip orada da aynı tanıtımı yapıyorlar. Vali Bey olaya çok gülüyor. Olayın kahramanı Tunay Sezgin ve kardeşi Erdoğan Sezgin benim 50 yıllık kadim arkadaşlarımdı. Erdoğanı 2009 yılında toprağa verdik nur içinde yatsın. Tunay hayatta çok şükür, o bizim her zamanki imamımız. Allah ona sağlıklı uzun ömür versin inşallah.