Ağ Gelini bilmeyen var mı bizim ellerde? Yoktur be canım. Destan olmuş dillerde Ağ Gelin. Önce Ağ Gelini bir hatırlayalım. Sonra hikayesini anlatırız:
Ağ Gelin de indi'mola yayladan
Kaşın değil gözün beni ağladan
Bu güzellik sana kadir mevladan
.
Alırım ahdimi koymam Ağ Gelin
Sürmelim, sen bilin
.
Ağ Gelin oturmuş taşın üstüne
Taramış zülfünü kaşın üstüne
Bir selamın geldi başım üstüne
Kendin gelin de salınışın kız gibi
Ağ Gelin, sürmelim, sen bilin
Yüze dağ başında yayılır yılan
Göç etmiş evcisi evleri viran
Var mı bu dünyada dengini bulan
Alırım ahdimi koymam Ağ Gelin
Kuş gibi üstünde dönerim gelin
Ağ Gelin, sürmelim, sen bilin
.
Gelelim hikayesine. Hikaye değil, efsane demek daha doğru. Ta Koçgun (kaçgın) yıllarından beri söylenegelir bu efsane. Koçgun yılları l603-1607 arasındaki dönem. İsyan ve soygunun Anadolu insanını canından bezdirdiği yıllar.
Araştırmacı Kadir Özdamarlar, Koçgun döneminde Develide Ağ Gelinin izine rastlar. Ağ Gelinin mensup olduğu Türkmen obası Erciyese yaylaya çıkar. Eşkıya Ağ Gelini kaçıracak. Ağ Gelinin eşi gurbete çalışmaya gitmiş. Bir gece Ağ Gelin eşkıya korkusundan,iki yavrusunun elinden tutup Erciyesin yücesine doğru kaçar. Eşkıya peşindedir. Bir yere gelir. Önü uçurum,ardında eşkıya. Çaresizdir.Allahım! Beni ya taş et, ya kuş... der. Taş olur. Gurbetten gelen eşi olanları öğrenir. Ağ Gelin de indi mola yayladan diye başlar ağıda.
Bir de Yozgat varyantı var. Ağ Gelin, Yozgat yöresinde güzelliği dillere destan bir genç kız. Başka köyden bir delikanlıyla nişanlanıyor. Kendi köyünden Ağ Geline göz koyanlar var. Düğün günü gelin alayını Nohutlu tepesinin ardında Cehrilikte sıkıştırıyor bu istemezler. Ağ Gelinle damat el açıp yakarıyorlar:
Ya Rab! Bizi ya taş,ya kuş et... Gelin taş oluyor, damat da bir ak güvercin. Düğün alayındakiler de taş oluyorlar. O yörenin adı Gelin Kayası (Gelin Taşı) oluyor. Her yıl mayıs ayında ak güvercinler geliyor Gelin Kayasına. Yozgatlı avcılar bu güvercinleri kutsal bilip avlamıyor.
Bir başka varyantını Yozgat Türkülerinden aktaralım: Ağ Gelin Sarıkayanın Hisarbey köyünden olup aynı köyden İdris adlı bir gençle evlenir. Ağ Gelin güzel bir kadındır. Ancak çocuğu olmamaktadır. İdris ile mutlu olamaz ve 1920li yıllarda ayrılır. Kardeşleri Ağ Gelini Çayıralanın Aldemir köyünden Muhsin Ağaya verirler. Ağ Gelinin Muhsin Ağadan da çocuğu olmaz.
....
Birkaç yıl sonra Muhsin Ağa ölür. Ağ Gelin yine dul kalır. Kısa bir süre Aldemirde bekler. Sonra Yerköye gelin gider. Gelin gittikten sonra durumuna çok üzülen komşusu Kel Keziban bu türküyü yakar.(*)
Gelelim Ağ Gelin ağıdına. Alamancı Şerafettin Hansu sılayı rahim ettiğinde söylemiş Tafta. Taf, Boğazlıyanın bir köyü. Şimdi Özler oldu eski Taf. Biz de Özler diyek. Yufka açıyor hanımlar. Yımırta börekleri yapılıyor. Şerafettin Hansu oturmuş bir sandelyeye,orta yere. Elinde uzun bir deynek. Deyneğe yaslanmış hafiften. Yufka açan hanımlar pürdikkat dinlemede. İki tandırda pişiyor yufkalar. İki evirici pişirmekle meşgul.
Şerafettin Hansu bir söylüyor Ağ Gelini. Ta yürekten... Gelin bacılar,analar yüzlerinde bir hüzün dinliyorlar. Biraz sonra tam da Terk etmiş hanesin evleri virandan sonra ağıt sesi, hıçkırık, höykürmeler... Mizansen mi? Hayır hayır...Bir hanım gözlüklerini çıkarıp gözlerini siliyor. Hem de iki kez. Bürücekleriyle,yazmalarıyla göz yaşını silenler... İç çekenler... Mizansen olamaz. Moda tabirle klip mılip değil. Göz yaşları sel gibi akmada. Gelin bacılar,analar belki de içlerindeki muratsız ağ gelinlere ağlıyorlar.
Sesine nefesine sağlık Şerafettin Hansu. Bu videoyu gönderen Sevgili Mehmet Aliye de çok teşekkür ederim. Sizler de izleyip dinleyin bakalım. Bana hak vereceksiniz. Ağ Gelin videosunu Şerafettin Hansunun Facebook sayfasında bulabilirsiniz.
........
(*)Yozgat Türküleri-1
H.Coşkunsoy,E. İlkaz,S.Akbıyık
s.73
18.02.2014
Ağ Gelin de indi'mola yayladan
Kaşın değil gözün beni ağladan
Bu güzellik sana kadir mevladan
.
Alırım ahdimi koymam Ağ Gelin
Sürmelim, sen bilin
.
Ağ Gelin oturmuş taşın üstüne
Taramış zülfünü kaşın üstüne
Bir selamın geldi başım üstüne
Kendin gelin de salınışın kız gibi
Ağ Gelin, sürmelim, sen bilin
Yüze dağ başında yayılır yılan
Göç etmiş evcisi evleri viran
Var mı bu dünyada dengini bulan
Alırım ahdimi koymam Ağ Gelin
Kuş gibi üstünde dönerim gelin
Ağ Gelin, sürmelim, sen bilin
.
Gelelim hikayesine. Hikaye değil, efsane demek daha doğru. Ta Koçgun (kaçgın) yıllarından beri söylenegelir bu efsane. Koçgun yılları l603-1607 arasındaki dönem. İsyan ve soygunun Anadolu insanını canından bezdirdiği yıllar.
Araştırmacı Kadir Özdamarlar, Koçgun döneminde Develide Ağ Gelinin izine rastlar. Ağ Gelinin mensup olduğu Türkmen obası Erciyese yaylaya çıkar. Eşkıya Ağ Gelini kaçıracak. Ağ Gelinin eşi gurbete çalışmaya gitmiş. Bir gece Ağ Gelin eşkıya korkusundan,iki yavrusunun elinden tutup Erciyesin yücesine doğru kaçar. Eşkıya peşindedir. Bir yere gelir. Önü uçurum,ardında eşkıya. Çaresizdir.Allahım! Beni ya taş et, ya kuş... der. Taş olur. Gurbetten gelen eşi olanları öğrenir. Ağ Gelin de indi mola yayladan diye başlar ağıda.
Bir de Yozgat varyantı var. Ağ Gelin, Yozgat yöresinde güzelliği dillere destan bir genç kız. Başka köyden bir delikanlıyla nişanlanıyor. Kendi köyünden Ağ Geline göz koyanlar var. Düğün günü gelin alayını Nohutlu tepesinin ardında Cehrilikte sıkıştırıyor bu istemezler. Ağ Gelinle damat el açıp yakarıyorlar:
Ya Rab! Bizi ya taş,ya kuş et... Gelin taş oluyor, damat da bir ak güvercin. Düğün alayındakiler de taş oluyorlar. O yörenin adı Gelin Kayası (Gelin Taşı) oluyor. Her yıl mayıs ayında ak güvercinler geliyor Gelin Kayasına. Yozgatlı avcılar bu güvercinleri kutsal bilip avlamıyor.
Bir başka varyantını Yozgat Türkülerinden aktaralım: Ağ Gelin Sarıkayanın Hisarbey köyünden olup aynı köyden İdris adlı bir gençle evlenir. Ağ Gelin güzel bir kadındır. Ancak çocuğu olmamaktadır. İdris ile mutlu olamaz ve 1920li yıllarda ayrılır. Kardeşleri Ağ Gelini Çayıralanın Aldemir köyünden Muhsin Ağaya verirler. Ağ Gelinin Muhsin Ağadan da çocuğu olmaz.
....
Birkaç yıl sonra Muhsin Ağa ölür. Ağ Gelin yine dul kalır. Kısa bir süre Aldemirde bekler. Sonra Yerköye gelin gider. Gelin gittikten sonra durumuna çok üzülen komşusu Kel Keziban bu türküyü yakar.(*)
Gelelim Ağ Gelin ağıdına. Alamancı Şerafettin Hansu sılayı rahim ettiğinde söylemiş Tafta. Taf, Boğazlıyanın bir köyü. Şimdi Özler oldu eski Taf. Biz de Özler diyek. Yufka açıyor hanımlar. Yımırta börekleri yapılıyor. Şerafettin Hansu oturmuş bir sandelyeye,orta yere. Elinde uzun bir deynek. Deyneğe yaslanmış hafiften. Yufka açan hanımlar pürdikkat dinlemede. İki tandırda pişiyor yufkalar. İki evirici pişirmekle meşgul.
Şerafettin Hansu bir söylüyor Ağ Gelini. Ta yürekten... Gelin bacılar,analar yüzlerinde bir hüzün dinliyorlar. Biraz sonra tam da Terk etmiş hanesin evleri virandan sonra ağıt sesi, hıçkırık, höykürmeler... Mizansen mi? Hayır hayır...Bir hanım gözlüklerini çıkarıp gözlerini siliyor. Hem de iki kez. Bürücekleriyle,yazmalarıyla göz yaşını silenler... İç çekenler... Mizansen olamaz. Moda tabirle klip mılip değil. Göz yaşları sel gibi akmada. Gelin bacılar,analar belki de içlerindeki muratsız ağ gelinlere ağlıyorlar.
Sesine nefesine sağlık Şerafettin Hansu. Bu videoyu gönderen Sevgili Mehmet Aliye de çok teşekkür ederim. Sizler de izleyip dinleyin bakalım. Bana hak vereceksiniz. Ağ Gelin videosunu Şerafettin Hansunun Facebook sayfasında bulabilirsiniz.
........
(*)Yozgat Türküleri-1
H.Coşkunsoy,E. İlkaz,S.Akbıyık
s.73
18.02.2014
18.02.2014
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ