Kartallar yüksek uçar. Bunu biliriz biz. Atilla İlhanın senaryosunu yazdığı 1983 yapımı bir televizyon dizisidir aynı zamanda Kartallar Yüksek Uçar.. Dizi yönetmeni Hüseyin Karakaştır. Kartallar Yüksek Uçar, TRT ekranlarında ilgiyle izlendi. İzlenme rekoru kırdı. Desem abartı olmaz. Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak ülkenin gelişimi teması işlenir dizide. İki ailenin çatışması (Banazlar ve Hanımağalar) etrafında olaylar gelişir.
Bu kısa notun ardından gelelim arıların yüksek uçmasına. Her arı değil tabii. Çinin Sichuan bölgesinde yaşayan Bombus cinsi arı mesela. Bu arılar tam tamına 3250 metre yükseklikte kanat çırparken gözlenmiş. Bombuslar tüylü arılar. Araştırma yapılmış bombuslar üzerinde. Nerede? Düşük basınçlı ortamda. Şu sonuca varılmış: Bombuslar 8000 metre ve üzeri atmosfer koşullarında yaşayabilirler. Peki bunun sırrı nedir? Sırrı bombuslar yüksek ortamda daha az kanat çırpıyorlar. Buna karşılık kanat çırpma etkisi çok artıyor. Bunun sebebi de yüksek ortamda hava basıncının azalması.
Bombus arılarıyla ilgili bu veriler Biology Letters adlı biyoloji dergisinde yayınlandı. Merak eden arar bulur kardeşim. Diyeceksiniz ki: Aramakla bulunmaz. Meğer ki rasgele...
Bizim arılar Kafkas cinsi. Bombuslar gibi tüylü değil. Öyle pek yükseklerde uçtuklarını da görmüş değilim. İki kovan arıyla sezona başladık. Temmuz itibariyle arılıktaki kovan sayısı dokuz oldu. Başoğul, ortaoğul, oğulcuk... derken başoğullar da oğul verdi. Her oğul çıkınca bahçedeki elma kayısı, vişne gibi ağaçların dallarına kondu. Öyle pek yükseğe değil. Üç dört metrelik yükseğe... Biri de gitti eski arıcı Sümer Ünalın bahçesindeki boş kovana konuşlandı. Ne güzel beni bir sürü zahmetten kurtardı oğulcuk. Sümer abiye balından tattıracağım. Hak etti bunu fazlasıyla...
Kafkas arılarımız bizi üzmediler, yormadılar doğrusu. Kendilerine şükran borcum var! Huzurunuzda teşekkür ediyorum bu işçimen yaratıklara.
Ya bizim Mehmetin arıları... İşte Mehmetin arılarının yükseklerde gözü var arkadaş. İki kovan arı aldı Mehmet. Bombus desek değil. Üzerlerinde tüy yok. Getirdi bahçeye koydu kovanları. Kovanlar müthiş. İlk oğul gitti Nazımın bahçede 10 metre yükseğe bir çamın tepesine sığındı. Mehmet tek başına arıyı çırpamamış. Vakit akşam yakını. İkimiz zar zor arıyı kovana aktardık. Bir kısmı dışarda kaldı. Sabah Mehmet bakmış ki kovandakiler de çamın tepesinde. Arıyı çırpma işlemini baştan aldık. Zor oldu ya zoru başardık. Sorunu çözdük.
Mehmetin arılar birkaç gün sonra yine oğul verdi. Bu kez derenin içinde yaklaşık 20 metre yükseklikte bir söğüdün dalına. Çıkmak arıyı indirmek mesele. Yanaşılmıyor. Arı orda üç gün kaldı. Dördüncü gün bu arı ailesi yükü yükledi. Mehmet arının kalktığını gördü. Arılar havalanıp camiye doğru aktı. Mehmet de arkalarından bakmada. Kaybetti arıları. Eşi Fatmanın uyarısıyla geldi caminin bahçesindeki akasya,çam,üzüm asması dallarını gözden geçirdi. Sanıyor ki böyle alçak dallara konacak arı...Yanılıyor tabii. Şundan ki arıdır yirmi metreden inip birkaç metre yüksekliğe konar mı? Nitekim öyle oldu.
Mehmet arıdan umudunu kesip dönecek. Bir baktı ki arıların vızıltısı minarenin tepesinden geliyor. Arılar hilalin altındaki konik kısma aydınlatma bacasından girip çıkıyorlar.
Birlikte gittik. Çıktık minareye. Şerefenin üstünde minarenin uç noktasının duvarlarına sıvanmış arılar. Salkım oluşmamış. Anası, danası belli değil. Kovaya biraz şeker şerbeti koyduk. Oğul kokusu sürdük. Ola ki arılar gelir kovaya girerler. Ne gezer. Arılar şimdi minarenin tepesinde teşrik-i mesai ediyorlar. Karakovan balı yapmadalar.
İnanmayacaksınız iki oğul daha verdi benim can kardeşimin arıları. Birisi yine derenin içinde ulaşılamayacak yüksekte bir söğüde,diğeri aynı mekanda biraz kenara kondu. Son çıkanı zor bela kurtardı Mehmet. Biri üç gün dalda kaldı. Dördüncü gün çekip gitti. Mekanı belli değil.
Mehmet kardeşin arıları yüksek uçmuyor mu? Siz hak verin dostlar. Benim bu nitelendirmemde bir yalanım yanlışım varsa söyleyin Allah aşkına...
09.07.2015
Bu kısa notun ardından gelelim arıların yüksek uçmasına. Her arı değil tabii. Çinin Sichuan bölgesinde yaşayan Bombus cinsi arı mesela. Bu arılar tam tamına 3250 metre yükseklikte kanat çırparken gözlenmiş. Bombuslar tüylü arılar. Araştırma yapılmış bombuslar üzerinde. Nerede? Düşük basınçlı ortamda. Şu sonuca varılmış: Bombuslar 8000 metre ve üzeri atmosfer koşullarında yaşayabilirler. Peki bunun sırrı nedir? Sırrı bombuslar yüksek ortamda daha az kanat çırpıyorlar. Buna karşılık kanat çırpma etkisi çok artıyor. Bunun sebebi de yüksek ortamda hava basıncının azalması.
Bombus arılarıyla ilgili bu veriler Biology Letters adlı biyoloji dergisinde yayınlandı. Merak eden arar bulur kardeşim. Diyeceksiniz ki: Aramakla bulunmaz. Meğer ki rasgele...
Bizim arılar Kafkas cinsi. Bombuslar gibi tüylü değil. Öyle pek yükseklerde uçtuklarını da görmüş değilim. İki kovan arıyla sezona başladık. Temmuz itibariyle arılıktaki kovan sayısı dokuz oldu. Başoğul, ortaoğul, oğulcuk... derken başoğullar da oğul verdi. Her oğul çıkınca bahçedeki elma kayısı, vişne gibi ağaçların dallarına kondu. Öyle pek yükseğe değil. Üç dört metrelik yükseğe... Biri de gitti eski arıcı Sümer Ünalın bahçesindeki boş kovana konuşlandı. Ne güzel beni bir sürü zahmetten kurtardı oğulcuk. Sümer abiye balından tattıracağım. Hak etti bunu fazlasıyla...
Kafkas arılarımız bizi üzmediler, yormadılar doğrusu. Kendilerine şükran borcum var! Huzurunuzda teşekkür ediyorum bu işçimen yaratıklara.
Ya bizim Mehmetin arıları... İşte Mehmetin arılarının yükseklerde gözü var arkadaş. İki kovan arı aldı Mehmet. Bombus desek değil. Üzerlerinde tüy yok. Getirdi bahçeye koydu kovanları. Kovanlar müthiş. İlk oğul gitti Nazımın bahçede 10 metre yükseğe bir çamın tepesine sığındı. Mehmet tek başına arıyı çırpamamış. Vakit akşam yakını. İkimiz zar zor arıyı kovana aktardık. Bir kısmı dışarda kaldı. Sabah Mehmet bakmış ki kovandakiler de çamın tepesinde. Arıyı çırpma işlemini baştan aldık. Zor oldu ya zoru başardık. Sorunu çözdük.
Mehmetin arılar birkaç gün sonra yine oğul verdi. Bu kez derenin içinde yaklaşık 20 metre yükseklikte bir söğüdün dalına. Çıkmak arıyı indirmek mesele. Yanaşılmıyor. Arı orda üç gün kaldı. Dördüncü gün bu arı ailesi yükü yükledi. Mehmet arının kalktığını gördü. Arılar havalanıp camiye doğru aktı. Mehmet de arkalarından bakmada. Kaybetti arıları. Eşi Fatmanın uyarısıyla geldi caminin bahçesindeki akasya,çam,üzüm asması dallarını gözden geçirdi. Sanıyor ki böyle alçak dallara konacak arı...Yanılıyor tabii. Şundan ki arıdır yirmi metreden inip birkaç metre yüksekliğe konar mı? Nitekim öyle oldu.
Mehmet arıdan umudunu kesip dönecek. Bir baktı ki arıların vızıltısı minarenin tepesinden geliyor. Arılar hilalin altındaki konik kısma aydınlatma bacasından girip çıkıyorlar.
Birlikte gittik. Çıktık minareye. Şerefenin üstünde minarenin uç noktasının duvarlarına sıvanmış arılar. Salkım oluşmamış. Anası, danası belli değil. Kovaya biraz şeker şerbeti koyduk. Oğul kokusu sürdük. Ola ki arılar gelir kovaya girerler. Ne gezer. Arılar şimdi minarenin tepesinde teşrik-i mesai ediyorlar. Karakovan balı yapmadalar.
İnanmayacaksınız iki oğul daha verdi benim can kardeşimin arıları. Birisi yine derenin içinde ulaşılamayacak yüksekte bir söğüde,diğeri aynı mekanda biraz kenara kondu. Son çıkanı zor bela kurtardı Mehmet. Biri üç gün dalda kaldı. Dördüncü gün çekip gitti. Mekanı belli değil.
Mehmet kardeşin arıları yüksek uçmuyor mu? Siz hak verin dostlar. Benim bu nitelendirmemde bir yalanım yanlışım varsa söyleyin Allah aşkına...
09.07.2015
09.07.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ