ARIZA

13 Eylül’de internet bağlantımız kesildi. Su şebekesindeki arıza araştırılırken iş makinesi yer altındaki ana hattın kablosunu koparmış. Ellerimiz böğrümüzde kalakaldık. Zaten bizde adettir. Bir arıza giderilirken yeni bir arıza çıkarılır. Birini yaparken diğerini bozarız. Böyledir ne yazık ki…

Arızayı bildirdik Türk Telekom’a.Dedik ki: “Oğulcuk’ta dış dünyayla iletişim kuramıyoruz. Arıza var internette. Lütfen arızayı gideriniz.” Müşteri Hizmetleri’nde kayıt altına aldılar. İleti geldi. Arızanın 48 saat içerisinde giderileceği planlanmış. Duy da inanma. İster inan, ister inanma. Elimiz mahkum bekleyeceğiz. Başka yapacak bir şey yok. Bekledik. Gözümüz yollarda kaldı.

Aradan kaç 48 saat geçti. Arıza giderilmedi. Müşteri Hizmetleri’ni arıyoruz. Bant kaydı bir ses: “Çalışmalar devam ediyor. Size bilgi verilecek.”diyor. Yozgat Türk Telekom’u arıyoruz. Telefonu çalıyor, kaldıran yok. Ararken ararken birini yakaladım. Anlattım durumu. İlgilenileceğini söyledi. Ne yazık ki ilgilenen olmadı.

Muhtar Kemal Yalçın Yozgat Milletvekili Yusuf Başer’e durumu anlatmış. Başer telefon etmiş Türk Telekom’a. Bu telefondan sonra ilgilenmişler!

Arıza 23 Eylül Pazartesi günü giderildi. Tam on gün sonra. Pes doğrusu. Şimdilik bağlantı sağlandı. “Şimdilik” diyorum. Çünkü her an bağlantı kesilebilir. Nedenini ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. “Niye?” mi diyorsunuz? O zaman anlatmam gerek.

Ekip gelmiş. Kopan ana kablonun içindeki onlarca kabloyu bağlamış. Bunları öylece bırakmış. Üstü açık vaziyette bırakıp gitmiş. Bu nasıl iştir? Ben anlayamadım. Arızanın olduğu yer Köy Konağı civarında. Anayolun hemen yanında. Sığır sürüsü, davar sürüleri geçiyor buradan. Bir hayvan bassa bu bağlantı yerine darmadağın eder. Yağmurlar başladı. Yaşın yağmurun altında o kabloların açıkta bırakılması akla ziyan.

Durumu Müşteri Hizmetleri’ne anlattım. Ayrıca Yozgat Türk Telekom’a dilekçe yazdım. Bakalım ne olacak? Yeni bir arızayla karşılaşmadan bu kabloların üzeri kapatılacak mı? Bekleyip göreceğiz.