Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

BİLECE SÖYLEŞEK

Ey azizler! “Hasbihal”e göz atıp teveccüh gösteren sevgili dostlar...Hepinizi selamlıyorum.Adı üstünde “Hasbihal”:Konuşup dertleşme,halleşme,sohbet demek. İlgi gösterip okuyorsunuz.Eleştirip yorumluyorsunuz.Eleştirmek,yorumlamak en doğal hakkınız. Bunu saygıyla karşılıyorum.Mutlu oluyorum.Demek ki yazdıklarımız okunuyor.Ne güzel...

Bu gün sizin eleştirilerinizi irdeleyeceğim. “Müsaadenizle...”diye bağlayacaktım cümleyi.Ama baktım bu sözcük fazlalık.Çünkü bir zaruret hasıl oldu.İzahata hemen başlayalım.

Efendim...Suzan Hanım “Kuzular Bize Söyler”e yaptığı yorumda diyor ki:”Moda sözcükler türettiğinizi görüyorum.Ölen insana ‘Nur içinde yatsın.’diyerek Allah’ın rahmeti kastedilir sanıyorum.’ışık’ derken neyi kastediyorsunuz?”

Yine aynı başlıklı yazıya Sayın Çağdaş yorum yapmış.Yorumunda Suzan Hanım’ın sorusuna cevap vermiş.Özetle şöyle demiş Çağdaş Bey:” Şimdi kabristanlar da aydınlatılıyor.Elektrik şükürler olsun oralara kadar ulaştı.Sayın yazar haklı olarak ışık sözcüğünü kullanıyor sanırım. Yeryüzündeki ışığın yer altındakine faydası var mı?Teknolojinin kölesi oldukça ilimden uzaklaşılıyor.Oluşan boşlukları yeni teknik türevler dolduruyor.Tabii bu sözcüklere de yansıyor...”

Suzan Hanım “Nur “ sözcüğü yerine “ışık” kelimesini kullanmamın sebebini soruyor.Sebep ikisi de anlamdaş kelime.Ama Nur,Arapça; Işık,Türkçe.Ben Türkçe’sini tercih ettim.Sözlükteki ilk anlamlarına bir bakalım bu iki sözcüğün:

Nur: Gözle görülen aydınlık,maddi şeyleri görmeye yarayan ışık,ziya.Karşıt anlamlısı:Zulmet.

Işık: Cisimlerin görülmesini sağlayan enerji türü,ziya. Karşıtı: Karanlık.

Dini ve tasavvufi bir terim olarak “nur”kelimesinin birçok anlamı vardır.En Nur, Esma-ül Hüsna’dandır. “Nur-ul Envar (Işıkların ışığı)” Allah,Tanrı demektir.Nur suresi vardır.”Nur” kelimesi alemleri aydınlatıcı olduğu için Kur’an ve Hz.Muhammed hakkında kullanılmıştır.Süleyman Çelebi “Geldi ol nur gitti âlem zulmeti” derken Hz.Muhammed’i “nur” olarak nitelemiştir.

Nurla ilgili bir dolu deyim vardır: Ölen birine rahmet dilemek için “Nur içinde yatsın.”; memnuniyet belirtmek için birine “Nur ol!”;bir şey içen birine hayır dua için “Nur olsun!” denir.

Nur-u aynım,gözümün nuru,nur topu gibi tabirler de kullanılıyor.

“Işık” kelimesi tasavvufi bir ıstılah olursa aşık kelimesinden bozmadır.Arapça aşk (ışk) sevgidir.Işıktır.Aydınlıktır.

Mezar, kara yer (karanlık yer) demek.Buradaki kara tabii ki mecazi manada.Kaç watlık lamba yaksanız derununu aydınlatamazsınız. Hesap yeridir mezar.O sebepten Yunus der ki:

“Sana ibret gerek ise/ Gel göresin bu sinleri” (Sin:Mezar,kabir)

Mezarın aydınlık olması,sorgu sualin asan geçmesi ve yatanın azaptan kurtulması demektir.Yoksa mezar bir zulmet deryası olur.

Sözü bir hayli uzattım.”Işıklar içinde yatsın...Işıklar içinde uyusun.” demekteki kastım: “Allah onu rahmetiyle yarlıgasın. Aşkıyla kucaklasın.Mezarı aydınlık olsun.Yaradan, yâr ve yardımcısı olsun.”dur. Nur içinde yatsın,demek de doğru.Ama ben “ışık”lı olanı yeğledim.

Bu biraz da Türkçe’ye duyduğum saygının,ana dil sevdasının bir sonucudur.

Önemli olan niyettir.Herkes istediği tabiri kullanır.Hani bir söz var:”Ha Ali Memmet,ha Memmet Ali...” Niyetten ötesi ayrıntıdır dostlar.

Dil canlı bir organizma.Bazı sözcükler kullanımdan düşerken bazı kelimeler hayatiyet kazanır.Benim moda sözler türetmek gibi bir niyetim yok.Hele hele teknik türevler beni aşar.Gerçi tekniği alırsanız o kültürüyle gelir zaten. Sen ne kadar istemesen de...

Latif Bey, çok haklısınız.Birikimler ve gözlemler paylaştıkça çoğalır.Hayatiyet kazanır.Paylaşmak güzeldir.

Saygı ve muhabbetle efendim.

19.02.2013
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
10.03.2013 09:40:00

Suzan Hanım! Açıklamalarınıza ve ilginize çok teşekkür ederim.Doğru söylüyorsunuz.Dini ıstılahlara oldukça vakıfsınız.İlim bir derya,benim bildiğim, denizde bir damla bile değil.Benim çok eksiğim var,kabul ediyorum.Ama imanım sıdk-ı candandır.Kalbidir. Çok yararlandım izahatınızdan.Lakin ana dil bahsinde Güzel Türkçemiz de Arapça kadar zengin bir kültür dilidir.Bizim ses bayrağımızdır.Ağzımızda ana südümüzdür Türkçe.Kaşgarlı Mahmut'a rahmet etsin yüce Tanrı.Divan-ı Lügat-it Türk'ü bu gayeyle yazmış.Ben ana dilime sevdalıyım.Yunusça söylersek:
"Benim dilim kuş dilidir
Benim elim dost elidir
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim."
Bu bahis uzar gider.Uzun söze ne hacet?..Önemli olan niyettir efendim.
İlginize bir kez daha teşekkür ediyorum.
Selam ve saygıyla...

SUZAN
08.03.2013 22:33:00

Sayın Topaloğlu;Sizde teveccüh gösterip "ışık ve nur" kapsamındaki değimler hakkında açıklayıcı yazı yazdığınız için teşekkür ederim.Fırsat bulamamaktan geciken teşekkürüm için lütfen hakkınızı helal ediniz. Ancak açıklamanız beni çok tatmin etmemiştir.Sizinde belirttiğiniz gibi "Nur"kelimesinin karşıtı zulmetdir.Yani günah işleyen kişinin kalbinin kararması ve katılaşmasından dolayı hissedilen rahatsızlıkdır.Oysa ki "ışık" kelimesinin karşıtı karanlıkdır.Maddeyi görememe.Maddeyi görmek için maddenin enerjisine ihtiyaç hasıl olduğu gibi, zulmetten kurtulmak içinde madde üstü sonsuz dan yansıyan, sonsuz kaynaklı "Nur"a ihtiyaç vardır. "ışık" Allah'ın yarattığı madde enerjisinin açığa çıkmasıyla oluşuyor "Nur" ise cismi aradan kaldırıp, sonsuz varlıkdan yansıyor.Hatta cisme yansımıyor.Sadece ruha yansıyor.Her iki kelime bir birinin aynı gibi görünsede kaynakları mekanları çok farklıdır.

Bu bakımdan, Vefat etmiş kişilerden bahsedilirken,cismaniyetleri olmayan varlıklar olarak,Allah'ın (C:C) Affı,Rahmeti,Merhameri,şeffatine mazhar olması kasdedilerek "Nur içinde yatsın" değimi telaffuz edilir.

Sizin "ışıklar içinde yatsın" değiminizi birazcık tenezülsüzlük gibi algılıyorum.Cisimden geldik cisme gidiyoruz. Yine cisme ihtiyacımız var.Bende bunu temenni ediyoyorum" der gibi bişey oluyor. Oysa ki,yazılarınızdan imanlı bir şahıs olduğunuz anlaşılmaktadır. Uyarı mahiyetinde açıklama yapmanızı isteme cürretinde bulundum.Çünkü insan, bişeyler öğrenmek için,kendini geliştirmek için okur.Yanlış değimler türetmeye çalıştığımız zaman,doğru değimler yok olur ve insanı yanlış yola sürükler.Alkışlarla cenaze kaldırma modası oluştuğu gibi, ölenin arkasından mum yakma modasıda oluşur.Bunun ilerisini düşünecek olursak,ileriki nesilleri başka dine farkedilmeden ettirilmeden kaydırmaktır.

Dil konusundaki açıklamalarınızada katılmıyorum.Dil canlı bir varlıktır. Nasıl ki insan çeşitli gıdalar ile besleniyorsa, dil de çeşitli dillerden beslenerek diri kalır. Yani "dil", kültür ve medeniyetten beslenir."İslam" kültür ve medeniyetinden "Türkçe"miz her zaman beslenmiştir.İllada kendi dilimden kelimeler kullanmayı tercih ederim diye tercihte bulunduğumuz zaman yozlaşmış fikirler aksettirmiş oluruz.Allah'ın adı doksandokuz tane. Hepside arapça.Belki Türkçe,farsca,latince... kalıba uyanıda vardır.Türkçe olsun diye "Tanrı" ismini kullanmak kimin haddine düşer.Allah(c.c) doksan dokuz isim vermiş. Ama herkes kendi dilinde bana hitap etsin dememiş."Allah" ismi tüm insanları tek noktada birleştiren sonsuz varlıktır.Tabiki iman edenleri, Kelimei Şahadet getirenleri. Siz kendi adınızı ingilizce olarak kullana bilirmisiniz? Şunu söylemek istiyorum.Kutsal kitapta geçen isimlere tenezzül etmeyip, benim dilim daha kutsal der gibi yeni türvler, yeni isimler üretmek kulun ne haddinedir? Sizin değiminizle "Bazı sözcükler kullanımdan düşerken bazıları hayatiyat kazanır" ise sözcükler yok olmaya muktadir ölümcül demektir.Yok olmayan, düşmez kalkmaz Allah'ın adını değiştiremediğiniz gibi Kendisinden hasıl olan (nur) varlığın adını değiştirdiğiniz zamanda sazda ritim misket çalar, sözde usta bozlak başka söyler.

Selam ve saygılar...

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ