Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

ÇAL EMMOĞLU, ÇAL !

Şemsi Belli’nin bir şiiri var. Adı “Çal Emmoğlu,Çal”dır. Lirik bir şiirdir türkü tadında. Dramatiktir. Bir uzun hikayesi vardır. Hem de öyle bir hikaye ki Bukke gelini, Deli Boran’ı, sürmeli gelini çağrıştırır. Onların hazin öyküsü vardır bu şiirde. O yüzden türkü tadında diyorum. 

Bu şiirin türkü tadında olmasının sebebi Şemsi Belli’nin türkülere olan aşinalığıdır. Türkü âşığıdır, türkü derleyicisidir Şemsi Belli. Şiirlerinde türkülerden esinlenmesi bundandır. 

Çünkü bir Arguvan türküsünden alıntılar vardır şiirde. Yozgat sürmeli çeşitlemesinden izler vardır. Hemen örneklendirelim: 

“Kanatlı kapının demir sürgüsü 

Belik belik saçlarının örgüsü 

Sana bu güzellik Allah vergisi 

Gider bu güzellik sana da kalmaz”  

Bu dörtlük bir Arguvan türküsünden alınmadır. Şiirin sonundaki kıta da öyle: 

“Birikin önünde yayılır atlar 

Mezarım üstünde bitmesin otlar 

O yarin koynuna girmesin yadlar 

Ben murad almadım el de almasın” 

Süleyman Sökmen’den alınma bir sürmeli çeşitlemesinde de geçiyor. Ben o sürmeli çeşitlemesini de yazayım en iyisi: 

“Kanatlı kapının demir sürgüsü 

Tel tel olmuş saçlarının örgüsü 

Vay vay anam sürmelim vay 

.Yüce dağ başında yayılan atlar 

Yar mendil yumuş da ikiye katlar 

Vay vay anam sürmelim vay 

.Mezarım üstünde beş karış otlar 

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz 

Vay vay anam sürmelim vay” 

 “Çal Emmoğlu, Çal” aslında  uzunca bir şiirdır. Şimdi “Çal Emmoğlu Çal”ı okumanın sırasıdır: 

 “Bu kadeh senin şerefine (emmoğlu) 

O türküyü bir daha çal 

Karşı dağı duman aldı, pus aldı 

Uzun ömrüm yar yolunda kısaldı 

Tezene vuran eline kurban, 

Allah'ına kurban emmoğlu 

Çal emmoğlu 

Söyle bir daha söyle, 

Bana derler 

"Sevdi, sevdi usandı" 

Ben usanmam, bana bühtan ederler 

Söyle emmoğlu 

Deli Boran'ı, Bukke gelini 

Yüce dağ başını söyle 

Rakıya mı susadım bu kadar? 

Yoksa türkülere mi? 

Çal Allah aşkına emmoğlu, durma çal 

Dağların, çadırların, atların 

Gümüş saplı kamçıların 

Bir bağ fişeğin aşkına çal 

İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu 

Bizim türküleri çal 

Ben de bu dağların nesine geldim? 

Meleşir koyunlar sesine geldim 

Gelin ölmüş derler yasına geldim 

İfade vermeden öldü bu gelin 

İfade vermeden ölen gelini 

Çal emmoğlu 

Saçları simsiyahtı değil mi? 

İlle gözleri emmoğlu, 

İlle gözleri… 

Nasıl da gülerdi gözlerinin içi 

Hani bir gece ay tutulmuştu 

Dam başında çir yarmıştık beraber 

Ben de ona tutulmuştum 

Hem de nasıl emmoğlu 

Beni uzaklara götürdün emmoğlu 

Beni ona götürdün yeniden 

Bu kadeh onun şerefine olsun 

Onun niyetine bu türkü 

Çal emmoğlu, çal 

Kanatlı kapının demir sürgüsü 

Bölük bölük saçlarının örgüsü 

Ona bu güzellik Allah vergisi 

Gider bu sultanlık sende de kalmaz 

Kalmaz be emmoğlu 

Kime kaldı ki bu dünya 

Türkülerde kaldı, tellerde kaldı 

Ne güzeller geçti, bunca zamanlar içinde 

Hepsinin güzelliği 

Akıllarda kaldı, dillerde kaldı 

Kalmaz be emmioğlu, kalmaz 

Sultan Süleyman'a kalmayan dünya 

Sana da kalmaz, bana da kalmaz 

Bu kadeh de Azrail'in şerefine 

Çal, çal emmoğlu 

Yüce dağ başında yayılan atlar 

Yar mendil işlemiş, ikiye katlar 

Mezarın başında beş karış otlar 

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz 

Çal emmoğlu… Çal!” 

Buradan Ferdi Tayfur’un Emmoğlu’suna  gelelim. Ferdi Tayfur’un yorumuyla dillere düşen bir şarkıdır “Emmoğlu”. Ferdi Tayfur’un bestesidir. Şemsi Belli’nin “Çal Emmoğlu,Çal” şiirinden alınmadır sözleri. Uyarlamadır. Ferdi Tayfur’un bestesinde “Emmoğlu” olmuş. Haliyle kısalmıştır. Hatta Şemsi belli ile Ferdi Tayfur telif haklarından dolayı ihtilafa düşmüştür.  

Şarkının  sözleri  şöyle: 

“Bu kadeh senin şerefine emmoğlu 

O türküyü bir daha çal gene çal 

Karşı dağı duman aldı pus aldı 

Uzun ömrüm yar yolunda kısaldı 

Sazına vuran eline kurban 

Allah'ına kurban emmoğlu 

Ben de bu dağların nesine geldim 

Meleşir kuzular sesine geldim 

Bir garip ölmüş de yasına geldim 

Geldim emmoğlu 

Gözleri simsiyahtı emmoğlu 

Ben de ona tutulmuştum yanmıştım 

Kanatlı kapının demir sürgüsü 

Belik belik saçlarının örgüsü 

Sazına vuran eline kurban 

Allah'ına kurban emmoğlu 

.(Bağlantı) 

Yüce dağ başında yayılır atlar 

Yar mendil işlemiş ikiye katlar 

Mezarın üstünde beş karış otlar 

Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz 

Ayrılmaz emmoğlu ayrılmaz 

(Bağlantı)” 

Ezginin tamamı bu kadar. Görüldüğü üzere üç kıtadan oluşan bir şiir. Birinci ve ikinci kıta altılık, üçüncü kıta beşlik. 

Bir de bağlantı kıtası var. Bağlantı kıtası her kıtadan sonra ikişer kez tekrarlanıyor. Bağlantı kıtası ise bir dörtlük: 

“Ben de bu dağların nesine geldim 

Meleşir kuzular sesine geldim 

Bir garip ölmüş de yasına geldim 

Geldim emmoğlu” 

Ferdi Tayfur şiiri temaya uygun bestelemiş. Muhteşem bir ezgi. Bir de klip çekmiş Emmoğlu’na. 4.52 dakika süren bir klip. Emmoğlu’nu dinlerken klibi de dikkatle seyrettim. Köyünden İstanbul’a gelen genç adam çalışır, çabalar. Mal mülk sahibi olur. Kendine yeni bir yaşam kurar. Havuzlu konaklarda refah ve huzur içinde yaşarken memleketten bir haber gelir. Bir ölüm haberi. İlk göz ağrısı ölmüştür. Hemen köyün yolunu tutar. Çok üzgündür. Emmisinin oğluyla çilingir sofrası kurarlar kırda. Orada söyler bu ezgiyi. Emmoğlu gitarla eşlik eder öznemize. 

“Çal Emmoğlu, Çal” da ifade vermeden ölen gelinden bahseder Şemsi Belli. “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” der. Lakin Ferdi Tayfur bu dizeyi bağlantı kıtasında “Bir garip ölmüş de yasına geldim” yapmış. Tam beş kez böyle tekrar ediyor. Sadece bir tekrarda “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” diyor. Bence altı tekrarın hepsinde “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” demeliydi. Çünkü Çal Emmoğlu, Çal’da defalarca buna vurgu yapmış Şemsi Belli. İşte o dizeler: 

“İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu”( iki kez) 

“İfade vermeden öldü bu gelin” 

“Gelin ölmüş derler yasına geldim” 

Şiirin hemen hemen tamamı bu gelin üstüne. Ferdi Tayfur, ikinci kıtada gelinin betimini yapmış. Gözleri simsiyah, belik belik örgülü saçları. Tutulup yanmış bu geline öznemiz. 

Klipte emmoğlu gitar çalıyor. Bana kalırsa bağlama çalmalıydı. Bağlama daha yakışırdı. O doğal ortamda kaval ve bağlama çalınır kardeşim. Koyun sürüsü ve yayılan atlar da ayrı bir hava vermiş görsele. 

Emmoğlu alıp bizi doksanlı yıllara götürdü. Nostalji rüzgarları estirdi gönlümüzde. Şemsi Belli’ye rahmet olsun.  

"Ferdi Tayfur’un gönlüne sağlık." diyorum ve noktayı koyuyorum. 

 

OKUR YORUMLARI
OĞUZ ÖZTÜRK
10.06.2024 19:04:56

Merhaba mustafa hocam; Yozgat sürmelisinin 480 kıta olduğu söylenir, günümüze ulaşan sadece 98 kıta olduğu biliniyor, ayrıca SÜRMELİ BEY'in binlerce eserinin çalındığı bilinir ama ısbat edilme durumu ne yazıkki yoktur o anki şartlarda sadece kulaktan duyma ağıt olarak geliyor akılda kalanlar yazıya çevrilmiş.

Mustafa Tatlıtürk
16.07.2022 19:28:05

Değerli hocam, şemsi belli usta ve türküleri iyi eleyen bir şairdir. Yani şiir Derlemecisi de desek çok abest olmaz. Yıllar önce Ferdifon diye bir müzik şirketi( ferdi Tayfur, Ahmet Selçuk İlkan ın ortak olduğu. Bu emmoğlu çalıntı şiir ve ezgisiyle batmakta olan şirketi kurtardılar. Ancak kendilerine ait olmayan Tamamen Yozgatımıza ait bu şiiri ve uzun hava (bozlak) kısmını bunlar sahiplendiler. Ancak rahmet le anıyorum değerli abim Süleyman Sökmen bu işi mahkemeye taşıdı 4 yıl sürdü sonunda mahkeme ve bilirkişiler bu türkünün Yozgat sürmeli beyitleri ve Yozgat a ait olduğu yönünde karara bağladılar. Ancak anonim olduğu için maddi hak talep edilemedi. Şu anda kültür bakanlığı arşivinde Yozgat a ait bir eser olarak duruyor... Sevgi ve selamlar.. 🙏

Cevat Çankaya
18.03.2021 20:18:06

Kaleminize kuvvet.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ