Şemsi Belli’nin bir şiiri var. Adı “Çal Emmoğlu,Çal”dır. Lirik bir şiirdir türkü tadında. Dramatiktir. Bir uzun hikayesi vardır. Hem de öyle bir hikaye ki Bukke gelini, Deli Boran’ı, sürmeli gelini çağrıştırır. Onların hazin öyküsü vardır bu şiirde. O yüzden türkü tadında diyorum.
Bu şiirin türkü tadında olmasının sebebi Şemsi Belli’nin türkülere olan aşinalığıdır. Türkü âşığıdır, türkü derleyicisidir Şemsi Belli. Şiirlerinde türkülerden esinlenmesi bundandır.
Çünkü bir Arguvan türküsünden alıntılar vardır şiirde. Yozgat sürmeli çeşitlemesinden izler vardır. Hemen örneklendirelim:
“Kanatlı kapının demir sürgüsü
Belik belik saçlarının örgüsü
Sana bu güzellik Allah vergisi
Gider bu güzellik sana da kalmaz”
Bu dörtlük bir Arguvan türküsünden alınmadır. Şiirin sonundaki kıta da öyle:
“Birikin önünde yayılır atlar
Mezarım üstünde bitmesin otlar
O yarin koynuna girmesin yadlar
Ben murad almadım el de almasın”
Süleyman Sökmen’den alınma bir sürmeli çeşitlemesinde de geçiyor. Ben o sürmeli çeşitlemesini de yazayım en iyisi:
“Kanatlı kapının demir sürgüsü
Tel tel olmuş saçlarının örgüsü
Vay vay anam sürmelim vay
.Yüce dağ başında yayılan atlar
Yar mendil yumuş da ikiye katlar
Vay vay anam sürmelim vay
.Mezarım üstünde beş karış otlar
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Vay vay anam sürmelim vay”
“Çal Emmoğlu, Çal” aslında uzunca bir şiirdır. Şimdi “Çal Emmoğlu Çal”ı okumanın sırasıdır:
“Bu kadeh senin şerefine (emmoğlu)
O türküyü bir daha çal
Karşı dağı duman aldı, pus aldı
Uzun ömrüm yar yolunda kısaldı
Tezene vuran eline kurban,
Allah'ına kurban emmoğlu
Çal emmoğlu
Söyle bir daha söyle,
Bana derler
"Sevdi, sevdi usandı"
Ben usanmam, bana bühtan ederler
Söyle emmoğlu
Deli Boran'ı, Bukke gelini
Yüce dağ başını söyle
Rakıya mı susadım bu kadar?
Yoksa türkülere mi?
Çal Allah aşkına emmoğlu, durma çal
Dağların, çadırların, atların
Gümüş saplı kamçıların
Bir bağ fişeğin aşkına çal
İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu
Bizim türküleri çal
Ben de bu dağların nesine geldim?
Meleşir koyunlar sesine geldim
Gelin ölmüş derler yasına geldim
İfade vermeden öldü bu gelin
İfade vermeden ölen gelini
Çal emmoğlu
Saçları simsiyahtı değil mi?
İlle gözleri emmoğlu,
İlle gözleri…
Nasıl da gülerdi gözlerinin içi
Hani bir gece ay tutulmuştu
Dam başında çir yarmıştık beraber
Ben de ona tutulmuştum
Hem de nasıl emmoğlu
Beni uzaklara götürdün emmoğlu
Beni ona götürdün yeniden
Bu kadeh onun şerefine olsun
Onun niyetine bu türkü
Çal emmoğlu, çal
Kanatlı kapının demir sürgüsü
Bölük bölük saçlarının örgüsü
Ona bu güzellik Allah vergisi
Gider bu sultanlık sende de kalmaz
Kalmaz be emmoğlu
Kime kaldı ki bu dünya
Türkülerde kaldı, tellerde kaldı
Ne güzeller geçti, bunca zamanlar içinde
Hepsinin güzelliği
Akıllarda kaldı, dillerde kaldı
Kalmaz be emmioğlu, kalmaz
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya
Sana da kalmaz, bana da kalmaz
Bu kadeh de Azrail'in şerefine
Çal, çal emmoğlu
Yüce dağ başında yayılan atlar
Yar mendil işlemiş, ikiye katlar
Mezarın başında beş karış otlar
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Çal emmoğlu… Çal!”
Buradan Ferdi Tayfur’un Emmoğlu’suna gelelim. Ferdi Tayfur’un yorumuyla dillere düşen bir şarkıdır “Emmoğlu”. Ferdi Tayfur’un bestesidir. Şemsi Belli’nin “Çal Emmoğlu,Çal” şiirinden alınmadır sözleri. Uyarlamadır. Ferdi Tayfur’un bestesinde “Emmoğlu” olmuş. Haliyle kısalmıştır. Hatta Şemsi belli ile Ferdi Tayfur telif haklarından dolayı ihtilafa düşmüştür.
Şarkının sözleri şöyle:
“Bu kadeh senin şerefine emmoğlu
O türküyü bir daha çal gene çal
Karşı dağı duman aldı pus aldı
Uzun ömrüm yar yolunda kısaldı
Sazına vuran eline kurban
Allah'ına kurban emmoğlu
Ben de bu dağların nesine geldim
Meleşir kuzular sesine geldim
Bir garip ölmüş de yasına geldim
Geldim emmoğlu
Gözleri simsiyahtı emmoğlu
Ben de ona tutulmuştum yanmıştım
Kanatlı kapının demir sürgüsü
Belik belik saçlarının örgüsü
Sazına vuran eline kurban
Allah'ına kurban emmoğlu
.(Bağlantı)
Yüce dağ başında yayılır atlar
Yar mendil işlemiş ikiye katlar
Mezarın üstünde beş karış otlar
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Ayrılmaz emmoğlu ayrılmaz
(Bağlantı)”
Ezginin tamamı bu kadar. Görüldüğü üzere üç kıtadan oluşan bir şiir. Birinci ve ikinci kıta altılık, üçüncü kıta beşlik.
Bir de bağlantı kıtası var. Bağlantı kıtası her kıtadan sonra ikişer kez tekrarlanıyor. Bağlantı kıtası ise bir dörtlük:
“Ben de bu dağların nesine geldim
Meleşir kuzular sesine geldim
Bir garip ölmüş de yasına geldim
Geldim emmoğlu”
Ferdi Tayfur şiiri temaya uygun bestelemiş. Muhteşem bir ezgi. Bir de klip çekmiş Emmoğlu’na. 4.52 dakika süren bir klip. Emmoğlu’nu dinlerken klibi de dikkatle seyrettim. Köyünden İstanbul’a gelen genç adam çalışır, çabalar. Mal mülk sahibi olur. Kendine yeni bir yaşam kurar. Havuzlu konaklarda refah ve huzur içinde yaşarken memleketten bir haber gelir. Bir ölüm haberi. İlk göz ağrısı ölmüştür. Hemen köyün yolunu tutar. Çok üzgündür. Emmisinin oğluyla çilingir sofrası kurarlar kırda. Orada söyler bu ezgiyi. Emmoğlu gitarla eşlik eder öznemize.
“Çal Emmoğlu, Çal” da ifade vermeden ölen gelinden bahseder Şemsi Belli. “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” der. Lakin Ferdi Tayfur bu dizeyi bağlantı kıtasında “Bir garip ölmüş de yasına geldim” yapmış. Tam beş kez böyle tekrar ediyor. Sadece bir tekrarda “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” diyor. Bence altı tekrarın hepsinde “Bir gelin ölmüş de yasına geldim” demeliydi. Çünkü Çal Emmoğlu, Çal’da defalarca buna vurgu yapmış Şemsi Belli. İşte o dizeler:
“İfade vermeden ölen gelini çal emmoğlu”( iki kez)
“İfade vermeden öldü bu gelin”
“Gelin ölmüş derler yasına geldim”
Şiirin hemen hemen tamamı bu gelin üstüne. Ferdi Tayfur, ikinci kıtada gelinin betimini yapmış. Gözleri simsiyah, belik belik örgülü saçları. Tutulup yanmış bu geline öznemiz.
Klipte emmoğlu gitar çalıyor. Bana kalırsa bağlama çalmalıydı. Bağlama daha yakışırdı. O doğal ortamda kaval ve bağlama çalınır kardeşim. Koyun sürüsü ve yayılan atlar da ayrı bir hava vermiş görsele.
Emmoğlu alıp bizi doksanlı yıllara götürdü. Nostalji rüzgarları estirdi gönlümüzde. Şemsi Belli’ye rahmet olsun.
"Ferdi Tayfur’un gönlüne sağlık." diyorum ve noktayı koyuyorum.
03.12.2020
OKUR YORUMLARI
OĞUZ ÖZTÜRK
10.06.2024 19:04:56
Merhaba mustafa hocam;
Yozgat sürmelisinin 480 kıta olduğu söylenir, günümüze ulaşan sadece 98 kıta olduğu biliniyor, ayrıca SÜRMELİ BEY'in binlerce eserinin çalındığı bilinir ama ısbat edilme durumu ne yazıkki yoktur o anki şartlarda sadece kulaktan duyma ağıt olarak geliyor akılda kalanlar yazıya çevrilmiş.
Mustafa Tatlıtürk
16.07.2022 19:28:05
Değerli hocam, şemsi belli usta ve türküleri iyi eleyen bir şairdir. Yani şiir Derlemecisi de desek çok abest olmaz. Yıllar önce Ferdifon diye bir müzik şirketi( ferdi Tayfur, Ahmet Selçuk İlkan ın ortak olduğu. Bu emmoğlu çalıntı şiir ve ezgisiyle batmakta olan şirketi kurtardılar. Ancak kendilerine ait olmayan Tamamen Yozgatımıza ait bu şiiri ve uzun hava (bozlak) kısmını bunlar sahiplendiler. Ancak rahmet le anıyorum değerli abim Süleyman Sökmen bu işi mahkemeye taşıdı 4 yıl sürdü sonunda mahkeme ve bilirkişiler bu türkünün Yozgat sürmeli beyitleri ve Yozgat a ait olduğu yönünde karara bağladılar. Ancak anonim olduğu için maddi hak talep edilemedi. Şu anda kültür bakanlığı arşivinde Yozgat a ait bir eser olarak duruyor... Sevgi ve selamlar.. 🙏
OĞUZ ÖZTÜRK
10.06.2024 19:04:56Merhaba mustafa hocam; Yozgat sürmelisinin 480 kıta olduğu söylenir, günümüze ulaşan sadece 98 kıta olduğu biliniyor, ayrıca SÜRMELİ BEY'in binlerce eserinin çalındığı bilinir ama ısbat edilme durumu ne yazıkki yoktur o anki şartlarda sadece kulaktan duyma ağıt olarak geliyor akılda kalanlar yazıya çevrilmiş.
Mustafa Tatlıtürk
16.07.2022 19:28:05Değerli hocam, şemsi belli usta ve türküleri iyi eleyen bir şairdir. Yani şiir Derlemecisi de desek çok abest olmaz. Yıllar önce Ferdifon diye bir müzik şirketi( ferdi Tayfur, Ahmet Selçuk İlkan ın ortak olduğu. Bu emmoğlu çalıntı şiir ve ezgisiyle batmakta olan şirketi kurtardılar. Ancak kendilerine ait olmayan Tamamen Yozgatımıza ait bu şiiri ve uzun hava (bozlak) kısmını bunlar sahiplendiler. Ancak rahmet le anıyorum değerli abim Süleyman Sökmen bu işi mahkemeye taşıdı 4 yıl sürdü sonunda mahkeme ve bilirkişiler bu türkünün Yozgat sürmeli beyitleri ve Yozgat a ait olduğu yönünde karara bağladılar. Ancak anonim olduğu için maddi hak talep edilemedi. Şu anda kültür bakanlığı arşivinde Yozgat a ait bir eser olarak duruyor... Sevgi ve selamlar.. 🙏
Cevat Çankaya
18.03.2021 20:18:06Kaleminize kuvvet.