Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

CAVZITTIM

Mavış’ın Memet. Memet Aslan. Gurtyimez’di lakabı. “Gurtyimez”liği nerden geliyor? Efendim Mavış’ın Memet evini harman yerine yaptı. Köyün dışında,uçta. Ev yapılırken hayırlamaya gelenler takıldılar Memet emmiye:

“Memet! Evi buruya yapıyon ya sizi gurt yir soona...”

Memet emmi anında karşılık verdi böyle lüzumsuz konuşanlara:

“Yimez. Merak etmeyin. Bizi gurt yimez.”

Ondan sonra Mavış’ın Memet’e “Gurtyimez” dediler. Daha sonraları “Cavzıttım” da denir oldu. Kendi halinde bir insandı. Eker biçerdi. İyi rençberdi. Kendi işini kendi yapardı. Kimi zaman Gara Mısdafa’yla, eniştesi Çona’nın Memet’le, Çona’nın İrbam’le ödünçleşirdi. Bazen gubaşırdı. Gubaşmak,bir çeşit ortaklık, imece. Harman kalkıncaya kadar işi birlikte yapardı gubaşıklar.

Şimdi öyle gönül zengini insan kaldı mı ki? İş yapacak adam mı var köyde? Bağ işi bitti. Osman,Tayfun ve Mıkdat bağa üzüm çubuğu diktiler. Aşkla, şevkle çalışıyorlar. Bu çalışma köylümüze örnek olur inşallah. Bahçe işi eh, fena sayılmaz. Bizim de küçük bir bahçemiz var. Ektik. Gözümüz gibi bakıyoruz. Şıh Ömer,Hurşut,Cemal,bizim Memet bahçecilikte köyün ileri gelenlerinden. Aşı yaparlar. Fide yetiştirirler. Parmakla gösterilirler köyde. Biz daha bu işin acemisiyiz. Öğreneceğimiz çok şey var.

Dursun (Ünal) da taa Ankara’dan gelir evvel baharda. Bahçenin bakımını yapar. Ağaçların dibini açar. Üzüm çubuklarını, asmaları budatır .Evin temizliğini yaptırır.

Bostan işi hepten bitmiş Oğulcuk’ta. Bir Adem ekti Gızılyir’e (Kızılyer). O da Bakiye ablanın zoruyla. Geçen yıldan kalan marulun tohumu saçılmış tarlaya. Gızılyir’deki tarla marula kesmiş. Hem öyle bir marul ki Mersinliler’in “Yağlı marul” dedikleri türden. Bir köylü getirdi yedi. Yine de bitmedi. Adem Boğazlıyan pazarına indirseydi kapışılırdı. Lakin bizim emmoğlunun işi başından aşkın. İlgilenemedi marulla.

Az da olsa pancar ekiliyor. Pancarı da pancar işçileri görüyor. Köyüm insanı elini sıcak sudan soğuk suya vurmuyor.

Altmışlı yıllarda bağ, bahçe, tarla işi köylünün medarı maişetiydi. Medarı maişet motoru tarımdı. Tarımda makineleşmek olmadığı için her şey insan gücüyle yapılırdı. İnsanlar birbirine muhtaçtı.

Mavış’ın Memet ekin ekmeye gitti tarlaya. O zamanlar mibzer mi vardı? Elle ekilirdi tohum. Bir önlük bağlanırdı. Önlüğe tohum (arpa,buğday,çavdar) ne ekilecekse doldurulur, avuç avuç saçılırdı tarlaya. Daha sonra öküzlerin veya atların çektiği pullukla sürülürdü tarla.

Tohum ekmek maharet işiydi. Sık ekersen ürün iyi yetişmez, birbirini boğar. Çatallaşma olmaz. Seyrek düşerse tohum, emekler ziyan olur.

Gurtyimez Memet emmi bunları iyi biliyor. Doldurdu ekini önlüğe. Geniş adımlar atarak avuç avuç serpmeye başladı tohumu. Hem de iki dolu atıyor, üçüncüde boş geçiyor. Neden? Sık düşmeyecek tohum. İşi bitirip geldi köye.

Anası sordu Memet emmiye:

“Oğlum! Ne yaptın ektin mi tohumu?”

“He ana ektim. Biraz yoruldum. Ama tarlayı da sürdüm. İyi bir rahmet (yağmur) yağarsa erkenden yeşerir.”

“Nasıl ektin yavrım tohumu? Tohum ekmeyi herkes beceremez.”

Memet emmi bıyık altından güldü:

“Aman ana! Ondan golay ne var. İki attım, bir cavzıttım.”

Gurtyimez Memet emmi, avuç dolusu tohumun birazını “bir” deyip saçıyor tarlaya Kalanı da “iki”den sonra serpeliyor. ”Üç”ü boş geçiyor. Cavzıtmak bu açıdan bakınca “Boş geçmek”manasına geliyor.

İşte “cavzıttım”ın hikayesi böyle sevgili dostlar...

23.03.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ