Geleli gülmedim ben bu cihana
Çektiğim ah ile zardır yareden
Giriftar olmuşum da bunca .....
Çektiğim ah ile zardır yareden
Ben miyim dünyada bir bahtı kara
Tabipler derdime bulmuyor çare
Muhtaç etme beni zalim bir kula
Kula muhtaç olmak zordur yareden
Ararım derdime bir çare yoktur
Anladım evvelden böyledir takdir
Ele düğün bayram, bana mı haktır
Ne çekilmez kahrın vardır yareden
.
Çekiç Aliden alınan bu bozlak TRT Repertuvarına bu biçimde kaydedilmiş. Vah ki vah! Yöre Kırşehir. Kaynak kişi Çekiç Ali. Orada biraz duracaksın arkadaş. Konu bozlak,kaynak Çekiç Ali olunca ustayı can kulağıyla dinleyeceksin. Durdum. Çekiç Alinin sesinden dinledim. İlk dörtlükte ikinci dize farklıydı. Çekiç AliBu dünya başıma dardır yaredendiyordu. Üçüncü dizenin sonundaki yazılmayan sözcüğü Çekiç Ali söylüyordu. Bu sözcük isyana idi. Ama yazılmamıştı nedense. Aslında nedeni de belli. Nedenini Neşet Ertaş söylüyor.
Neşet Ertaşın da sanat yaşamında önemli bir yeri var bu bozlağın. Neşet Usta anlatıyor Muzaffer Sarısözen Belgeselinde:Dayım Hacı Taşanı dinledim Yurttan Seslerde. Aldım gucağıma sazımı Angaraya geldim. Radyoevinin önünde bekliyom. Muzaffer Sarısözeni göreceğim. Muzaffer Sarısözene demişler. Geldi yanıma sordu:
-Nirelisin?
-Gırşehirli..
-Ne istiyorsun?
-Yurttan Seslerde çalıp söylemek istiyom.
-Sana mektup yazarız. Mektubu alınca gel.
Döndüm Gırşehere. Mektup bekliyom. Mektup gelmedi. Ben tekrar geldim Angaraya. Radyoevinin önüne. Başladım beklemeye. Haber etmişler. Emin Aldemirmiş. Beni aldı içeri.
-Çal, dedi.
Sazın akordu yok. Akortsuz çalınır mı? Muharrem Usta derdi ki: Dam temel üstüne olur. Akortsuz saz çalınmaz. Akortsuz saz beyne zarar. Akorttan sonra başladım çalmaya. Emin Aldemir dinledi. Beğendi:
Yarın gel. Yurttan Seslerde çalacaksın. dedi. O kadar sevindim ki ayaklarım yere değmiyor.
Ertesi gün geldim. Cengiz Akmeriç, beni Muzaffer Sarısözenin yanına götürdü. Bir masa var. Muzaffer Sarısözen oturuyor. Önünde mikrofon:
-Emin Beyin tavsiye ettiği siz misiniz?
-Evet efendim.
-Çal bakalım.
On beş dakika sonra canlı yayın var. Ben Geleli gülmedim ben bu cihana diye başladım. Giriftar olmuşum bunca ishale deyince Muzaffer Sarısözen kesti:
-Oğlum sen ishal mi oldun?
-Estafurullah efendim.
-Oğlum halk bunu böyle anlar. Başka yok mu?
Ben bu kısmı okumadım.
Böyle diyor Neşet Usta. Giriftar olmuşum böyle ishale. Halbuki dizenin sonundaki sözcük isyana olmalıdır. Çekiç Ali de öyle diyor zaten. Neşet Ustanın ishalede ısrarını anlamak mümkün değil.
TRT Repertuvarında olmayan Çekiç Alinin okuduğu ikinci dörtlük şöyle:
Tabiplere (rakiplere) devran verdin dem verdin
Saadet istedim bana gam verdin
Ömrümün bağında bir de sam verdin
Açılmış güllerim hardır yareden
Bir de en son dörtlüğün üçüncü dizesinin son sözcüğü haktır değil kahır olmalıdır.
Bütün bunları gözönüne aldığımızda dört dörtlük bir bozlak çıkıyor karşımıza. Tüm ustalara saygıyla Geleli Gülmedim...Bozlağı huzurlarınızda efendim:
.
Geleli gülmedim ben bu cihana
Bu dünya başıma dardır Yareden
Giriftar olmuşum bunca isyana
Çektiğim ah ile zardır Yareden
.
Tabiplere (rakiplere) devran verdin dem verdin
Saadet istedim bana gam verdin
Ömrümün bağında bir de sam verdin
Açılmış güllerim hardır Yareden
Ben miyim dünyada bir bahtı kara
Tabipler derdime bulmadı çare
Muhtaç etme beni bir zalim kula
Kula muhtaç olmak zordur Yareden
Ararım derdime bir çare yoktur
Anladım evvelden böyledir takdir
Ele düğün bayram, bana mı kahır
Ne çekilmez kahrın vardır Yareden
.
Bozlakta sitem var. Yakınma,şikayet,kahır ve isyan...İsyana kadar giden. Ne çekilmez kahrın vardır diye feryat eden bir bahtı kara... Yareden sözcüğü Yüce Tanrı mânâsınadır. Yoktan var eden Allah demektir. Ne yapsın kolu kanadı kırılmış bir bahtı kara? Derdini kime dökecek? Elbette ki kimsesizler kimsesine...Ulu Yaradana...Gök enginine doğru kaldırıp başını bozulayacak. Ahı figanını arşı âlâya salacak.
İşte bozlak budur dostlar...
06.01.2014
Çektiğim ah ile zardır yareden
Giriftar olmuşum da bunca .....
Çektiğim ah ile zardır yareden
Ben miyim dünyada bir bahtı kara
Tabipler derdime bulmuyor çare
Muhtaç etme beni zalim bir kula
Kula muhtaç olmak zordur yareden
Ararım derdime bir çare yoktur
Anladım evvelden böyledir takdir
Ele düğün bayram, bana mı haktır
Ne çekilmez kahrın vardır yareden
.
Çekiç Aliden alınan bu bozlak TRT Repertuvarına bu biçimde kaydedilmiş. Vah ki vah! Yöre Kırşehir. Kaynak kişi Çekiç Ali. Orada biraz duracaksın arkadaş. Konu bozlak,kaynak Çekiç Ali olunca ustayı can kulağıyla dinleyeceksin. Durdum. Çekiç Alinin sesinden dinledim. İlk dörtlükte ikinci dize farklıydı. Çekiç AliBu dünya başıma dardır yaredendiyordu. Üçüncü dizenin sonundaki yazılmayan sözcüğü Çekiç Ali söylüyordu. Bu sözcük isyana idi. Ama yazılmamıştı nedense. Aslında nedeni de belli. Nedenini Neşet Ertaş söylüyor.
Neşet Ertaşın da sanat yaşamında önemli bir yeri var bu bozlağın. Neşet Usta anlatıyor Muzaffer Sarısözen Belgeselinde:Dayım Hacı Taşanı dinledim Yurttan Seslerde. Aldım gucağıma sazımı Angaraya geldim. Radyoevinin önünde bekliyom. Muzaffer Sarısözeni göreceğim. Muzaffer Sarısözene demişler. Geldi yanıma sordu:
-Nirelisin?
-Gırşehirli..
-Ne istiyorsun?
-Yurttan Seslerde çalıp söylemek istiyom.
-Sana mektup yazarız. Mektubu alınca gel.
Döndüm Gırşehere. Mektup bekliyom. Mektup gelmedi. Ben tekrar geldim Angaraya. Radyoevinin önüne. Başladım beklemeye. Haber etmişler. Emin Aldemirmiş. Beni aldı içeri.
-Çal, dedi.
Sazın akordu yok. Akortsuz çalınır mı? Muharrem Usta derdi ki: Dam temel üstüne olur. Akortsuz saz çalınmaz. Akortsuz saz beyne zarar. Akorttan sonra başladım çalmaya. Emin Aldemir dinledi. Beğendi:
Yarın gel. Yurttan Seslerde çalacaksın. dedi. O kadar sevindim ki ayaklarım yere değmiyor.
Ertesi gün geldim. Cengiz Akmeriç, beni Muzaffer Sarısözenin yanına götürdü. Bir masa var. Muzaffer Sarısözen oturuyor. Önünde mikrofon:
-Emin Beyin tavsiye ettiği siz misiniz?
-Evet efendim.
-Çal bakalım.
On beş dakika sonra canlı yayın var. Ben Geleli gülmedim ben bu cihana diye başladım. Giriftar olmuşum bunca ishale deyince Muzaffer Sarısözen kesti:
-Oğlum sen ishal mi oldun?
-Estafurullah efendim.
-Oğlum halk bunu böyle anlar. Başka yok mu?
Ben bu kısmı okumadım.
Böyle diyor Neşet Usta. Giriftar olmuşum böyle ishale. Halbuki dizenin sonundaki sözcük isyana olmalıdır. Çekiç Ali de öyle diyor zaten. Neşet Ustanın ishalede ısrarını anlamak mümkün değil.
TRT Repertuvarında olmayan Çekiç Alinin okuduğu ikinci dörtlük şöyle:
Tabiplere (rakiplere) devran verdin dem verdin
Saadet istedim bana gam verdin
Ömrümün bağında bir de sam verdin
Açılmış güllerim hardır yareden
Bir de en son dörtlüğün üçüncü dizesinin son sözcüğü haktır değil kahır olmalıdır.
Bütün bunları gözönüne aldığımızda dört dörtlük bir bozlak çıkıyor karşımıza. Tüm ustalara saygıyla Geleli Gülmedim...Bozlağı huzurlarınızda efendim:
.
Geleli gülmedim ben bu cihana
Bu dünya başıma dardır Yareden
Giriftar olmuşum bunca isyana
Çektiğim ah ile zardır Yareden
.
Tabiplere (rakiplere) devran verdin dem verdin
Saadet istedim bana gam verdin
Ömrümün bağında bir de sam verdin
Açılmış güllerim hardır Yareden
Ben miyim dünyada bir bahtı kara
Tabipler derdime bulmadı çare
Muhtaç etme beni bir zalim kula
Kula muhtaç olmak zordur Yareden
Ararım derdime bir çare yoktur
Anladım evvelden böyledir takdir
Ele düğün bayram, bana mı kahır
Ne çekilmez kahrın vardır Yareden
.
Bozlakta sitem var. Yakınma,şikayet,kahır ve isyan...İsyana kadar giden. Ne çekilmez kahrın vardır diye feryat eden bir bahtı kara... Yareden sözcüğü Yüce Tanrı mânâsınadır. Yoktan var eden Allah demektir. Ne yapsın kolu kanadı kırılmış bir bahtı kara? Derdini kime dökecek? Elbette ki kimsesizler kimsesine...Ulu Yaradana...Gök enginine doğru kaldırıp başını bozulayacak. Ahı figanını arşı âlâya salacak.
İşte bozlak budur dostlar...
06.01.2014
06.01.2014
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ