Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

GORMEZ OLAYDIM

Muammer Altun. İş bilir, işini iyi yapar. Köyde çiftçilik yaptı bir zaman. At koştu. Tarla tapan ekip biçti. Traktör aldı daha sonra. Traktörün adı bizim köyde motur. En tutulan marka Massey Ferguson. Şimdi çift çekeri çıkmış. Dört çekeri... Traktör alırken Emin amcamdan da ödünç para almış. O sıralar Emin amcam Almanya’da çalışıyor. Muammer abiyle Emin amcam can ciğer kuzu sarması. Zaten Muammer abi Emin amcama “Dayı” der. Bir müddet devam etti rençberliğe Muammer abi.

Aliye bacı Muammer abinin anası. Gün görmüş,umur görmüş bir kadın. Gürden’den gelin gelmiş bizim köye. Eşi ölünce genç yaşta dul kalmış. İki oğlu var. Biri Muammer, öteki Gazi. Gazi benim yaşıtım. İlkokulda aynı sınıfta okuduk. İlkokuldan sonra Gazi, Pazarören’i kazandı. Pazarören deyince Mimar Sinan İlköğretmen Okulu anlaşılmalı. O zamanlar öyle denirdi. Pazarören de bizim oralarda “Bazarören” söylenir.

Gazi Bazarören’e gitti. Ben kaldım Oğulcuk’ta. İki yıl Celal Hoca’dan,Sefer Hoca’dan Kur’an, tecvit,Arapça ders aldım. İlim tahsil ettim. Neyse laf lafı açıyor. Ben yine aldım başımı gidiyorum yahu. Ne diyorduk? Ali’ye bacı kol kanat gerdi iki oğlunun üstüne. Gazi yatılı okudu Pazarören’de. Muammer abi rençberliği bıraktı. Boğazlıyan’da mobilya dükkanı açtı. Dayısı Yunus’la ortak oldu. Esnaflık her babayiğidin harcı değil. Muammer abi esnaflığı öğrendi kısa sürede. Mobilyacılıktan da terfi etti traktör alım satım işine. Hem de Kayseri’de yaptı bu işi Devecipınarlı Hacı’yla. Emekli oldu. İşi devretti çocuklarına. Şimdi dükkanda çocukları var. Kendisi geldi Oğulcuk’a. Yazları ekip biçiyor. Çayırda büyük bir tarlası var. Elli,altmış dönüm kadar. Bu tarlanın etrafına derin hendekler kazdırdı. İş makineleri çalışırken Emin amcam da bizim tarlanın etrafına hendek attıracak. Muammer abiden ödünç para istemiş. Muammer abi:

“Dayı! Param yok. Ama istersen hendeği kazdır. Parasını sonra verirsin.” demiş.

Emin amcam Muammer abiyi sildi defterden. Halbuki toz kondurmazdı:

“Yavrım! Muhamber iyi akraba...” derdi.

Muammer abinin Sarali’de büyük bir tarlası var. Bu tarlanın bir ucu Garaağaç (Kara ağaç)’a kadar uzanır. Tam yolun üstünde incecik bir şerit. Tarlanın doğu ucudur. Bir çalı vardı asırlık. Kaç asırlık?.. Bilen varsa beri gelsin. O çalı köye son dönemeçteydi. Bize “Hoş geldin!”di. Öğrencilik yıllarında yaya gelirken Boğazlıyan’dan. Köyden ayrılışlarımızda “Güle güle”ydi.

O tarihi çalı şimdi yok. Muammer abi mendil kadar bir yer için çalıyı kestirdi. Çok yanlış yaptı. Yazık etti o güzelim çalıya...Kendisini her görüşümde çalıyı hatırlayıp kahroluyorum. Köylü de kahrediyor. Keşke kestirmeseydi. Eminim kendisi de pişman olmuştur.

Neyse, olan oldu. Şimdi yapılacak olan o çalının yerini ağaçlandırmak. Muammer abi çalının bulunduğu mendil kadar yeri ağaçlandırırsa hayırlı bir iş yapar...Ne bileyim belki de yapar bu hayırlı işi!..

Muammer abi Kayseri’deyken Aliye bacı gelmiş evlerine, misafireten. Aliye bacı köyde kaldı tek başına. Ne Gazi’nin yanına gitti İstanbul’a, ne Kayseri’ye geldi. Sabah kahvaltısı yapılacak yer sofrasında. Büyük sini tahtası kuruldu ortaya. Yenildi içildi. Herkes “Ya Rabbi şükür...” deyip kalktı sofradan. Muammer abi siniyi kaldırdı götürecek. Aliye bacı şokta:

“Muhamber! Siniyi sen mi galdırıyon oğlum?”

“He ana! Ben galdırıyom. Pempe (Pembe)’nin bili ağrıyo...”

Aliye bacının başından aşağı kaynar sular döküldü. Pembe gelin dururken oğlu Muammer sofra kaldırıyor. Olacak şey mİ? Tepkisini şöyle dillendirdi Aliye bacı:

“Vay...Vay! Gelmez olaydım da gormez olaydım!”

09.12.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ