HADİ ÇİFTETELLİYE...

Sözlükte çiftetelli şöyle tanımlanmış: ”Kıvrak,çok hareketli, vücudu titreterek oynanan bir oyun.” Bu oyunun ritmik havası da aynı adı taşıyor.

“Nerden icap etti?” soruları kulağıma kadar geliyor. Biraz sabır. Anlatacağım ya hu!

Efendim Yağmur’la Mustafa Ersin’i başgöz ettik. Mersin Suphi Öner Öğretmenevi Silifke Salonu’nda biz bizeydik. Yağmur’la Mustafa Ersin’in yakın arkadaşları ve biz aile büyükleri. Anne-babalar...Görümce-kayın,gelinler ve damatlar,amca ve teyzeler,dayılar...

Hele Mardin’den kalkıp gelen Yağmur’un arkadaşları genç öğretmenler Yıldız,Birsen,Suna ve Ayşe. Halbuki yakın aile bireyleri dışında kimseyi çağırmadık. Bu güzel öğretmenlerimize canı gönülden teşekkür ederiz.

Güzel bir akşamdı. Bir karşılama müziği. Vals eşliğinde dans. Ardından yemeğimiz geldi. Yemekten sonra genç çiftin yüzükleri takıldı. Nikahları kıyıldı. Saatler 21.00’i gösteriyor. Sıra geldi oyuna,halaya. Durmak olmaz. Biz fırladık oyun pistine. Biz derken Kaynım Nejmi ben. Bir de hısım Tevfik Hoca’yı vurgulamak isterim. Enişte-kayın... Hısımla bir kaptırmışız. Durdurabilene aşk olsun!

Sonra gençler! Tüm enerjilerini son damlasına kadar kullandılar. Halay çektiler. Roman gay dasında bir gösteri izledik. On numara bir oyundu. Hepsine çok teşekkürler ediyorum sevgili yavrularımızın. Varlıkları daim olsun. Darısı tüm yetişip gelen bekarlarımıza...

Laf uzadı. Konuyu dağıtır gibi olduk. Toparlayalım. Nasıl toparlayacağız? Çiftetellinin çok bilinen iki dörtlüğünü bağlantı bölümüyle yazalım hele:

“Çaldığım bağlama
Kara gözlüm ağlama
Ben buralı değilem
Bana gönül bağlama
.
Hele yandım yandım yandım eli zilliye
Hele yandım yandım yandım çiftetelliye
.
Çaldığım keman
Hallerim yaman
On iki yâr sevdim
Biribirinden yaman
.
(Bağlantı)

Antep Çiftetelisi’nden aldım bu iki dörtlüğü. Maraş Çiftetellisi, hele hele Kemancı Gâvur Hacı’nın ismiyle anılan Gâvur Çiftetellisi...Birçok çeşidi var çiftetellinin. Değişmeyen özellikleri fıkır fıkır,şıkır şıkır oluşları. Aynı özelliği taşımaları.

Biz töreni bitirdik. Geldik eve. Sen misin öyle fütursuzluk eden?.. Ben o gündür bu gündür “Je suis tombé sırtüstü...” Yorgan döşek yatıyorum. Şimdi iyiyim canım biraz toparladım. Orkestraya eşlik eden o Suriyeli davulcu çocuk beynimi yerinden oynattı. Davula vurduğu her tokmak beynimde yankılandı. Davulun gazabına uğradım. Kafa beyin kalmadı.

Biz tondan çıktık dostlar. Kendimize gelmemiz biraz zaman alacak herhalde.

05.02.2015