Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

İKRAM VE İHMALLİK

İkram, ağırlamadır. Konukseverliktir. Ev, iş yeri gibi bir mekana gelenlere güler yüzle  yemek veya  çay, kahve, meşrubat gibi içecek sunmaktır. Eskiler buna izzet ikram derler.
Bir mekana gelen kişi güler yüzle karşılanmalı. Hele o mekan bir iş yeriyse. Hoş beşten sonra:”Ne içersiniz? Çay, kahve, meşrubat…”denmeli. Bu yaklaşım muhatabı yakınlaştırır. Alış veriş yapacaksa o mekanı tercih etmesine bir vesile olur.
.
Küçük kardeşim Arif Boğazlıyan’da esnaftır. Lastik işiyle uğraşır. Güler yüzlü, tatlı dillidir. Dükkanına gelen kim olursa olsun ikramda kusur etmez. Yağa yatırır, bala batırır. İster bir şey alsın, ister almasın…
Arif dükkanı açtığı sıralar ikramda bu kadar titiz değildi. Bazen ikram faslını pas geçerdi. Ne zamanki Emin amcamın azarını işitti. O gündür bu gündür ikramda ihmallik etmez. Çalışanlarına sıkı sıkı tembih eder:
-Dükkana kim gelirse gessin ikramda ihmal davranmayın. Akrabalardan abilerim, bacılarım, emmoğlularım geldiğinde çaylarını virin. Eliniz gızıl ganda olsa işi bırakın. İkramı ihmal etmeyin, der.
.
Buraya gelmişken Emin amcamın azarlama hikayesini anlatayım. Emin amcamın Boğazlıyan’da iki katlı bir evi var, kirada. Üst kattaki kiracı çıkmış. Emmicağızım boya badana yaptırıyor. Kiracı evi öylesine hor kullanmış. Kırık dökük…Evin o halini ben görünce gayri ihtiyari:
-Ev viraneye dönmüş, dedim.
Emin amcam duydu bunu:
-Dönmez iyşallah, dedi. Bana da bu cümleyi tekrarlatmadan yakamı bırakmadı. “Dönmez inşallah!” dedim de elinden kurtuldum.
Amcam evin eksiğini gediğini tamamlıyor. Kırık döküğünü yaptırıyor. Aynı zamanda bu evde kalıyor. Köye gidip gelme zahmetinden kurtuluyor.
.
Emin amcam çarşıda Başhorozlu Fayık’la karşılaştı bir gün. Bizim hısım olur Fayık amca. Akrandırlar. Konuşa konuşa Arif’in dükkana geldiler. Arif’in başı kalabalık. Bunlara ağız ucuyla:
-Hoş geldiniz, dedi. Diğer müşterilerle ilgilendi. Bu yaklaşım emmimi kızdırdı:
-Ulan, tükanına geldik. İysan bi çay söyler, dedi. Kalk Fayık ağa gidek. Bi daha da gelmem tükanına…
Arif:
-Aman emmi, çok özür dilerim. Ne içersiniz? Gusura bakmayın. Müşderiyle ilgileniyodum, dediyse de bunları durduramadı. Emin amcam Arif’e küstü. Dükkanın semtine bile uğramadı.
Aradan birkaç gün geçti. Bir sabah emmim ekmek almak niyetiyle kapıyı çekip çıktı evden. Anahtar içerde kaldı. Aman yaman! Kapıyı itekledi mitekledi. Açamadı.  Geldi Arif’in dükkana:
-Arif, yavrım gapı kitli. Anahdar içerde galdı.
Arif:
-Gel emmi o iş golay, hele otur çayını iç, dedi. Hemen çay söyledi. Emin amcam çayını içtikten sonra kalkıp eve geldiler. Evin balkon penceresi açık. Komşudan bir merdiven buldular. Arif çıktı balkona. Pencereden içeri girdi. Kapıyı açtı. Emin amcam bir sevindi, bir sevindi. Arif’e maşallah çaldı:
-Yavrım, Allah razı ossun. İşin gucün ras gessin, dedi.
Arif de sevindi. Çünkü bu vesileyle Emin amcamla barıştılar. Yine de Arif’e:
-Amma ben haklıydım yavrım, demekten geri kalmadı emmim.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ