Sabah yürüyüşündeyiz Yavaş İsmaille. Henüz güneş doğmadı. Bağlara yukarı çıktık. Yonuzun bağını geçtik. Yöhmüre giden tarla yoluna kavuştuk. Belörenlilerin pancar çektiği yola. Goddurunun Alinin bağının oralardan Sallık gözüküyor. Niyetimiz Sallıka çıkıp Yöhmür ovasını ve Kurşunluyu selamlamak. Güneşin doğuşunu da Sallıktan seyredeceğiz.
O da ne? Sallıkta bir eşek. Hareketsiz duruyor. Sanırsın ki yontu. Ayakta. Yönünü batıya, Yazıçepniye çevirmiş. Dikkatli bakınca kulaklarını oynattığını gördük. Yavaş sesledi:
Çüşşş! Kırıı...Kırııı...Zırrı ha!..
Gülüyoruz bir yandan. Çocuklukta tekerleme söylerdik:
Eşşek gaçdı. Kurtünü düştü. Zırr ha!...
Bu fukara eşeğin ne kürtünü var. Ne de kaçıp göçeceği. Şimdi Kürtün ne ola? diye merak eden canların sorusuna cevap verelim. Kürtün semerdir. Gerçi Kurtünü düştü. cümlesinden de bu anlaşılıyor ya yine de biz açıklayalım.
Ne diyorduk? Eşeğin kaçıp göçeceği yok. Dikilmiş heykel gibi duruyor. Arada bir kulaklarını gımçıdıyor. Gımçıtmak ne ki? Gımçıtmak, kulaklarını sallamak be cancağızım. Ön ayakları birleşik. Arka ayaklarını ayırmış hafiften. Öylece bakıyor.
Ben söyleniyorum. Bir iki görüntü alayım. Aman duruşunu bozma. Yaklaşıyoruz yanına. Yavaş tam karşısına geldi. Hayvan duruyor olduğu yerde. Ürkmesi, korkması yok. Yavaş İsmail bir çığlık attı:
Yav arkadaş! Eşşağan ön ayakları bağlı...
Şaşırma sırası bende. Hemen bir kare görüntü aldım. Yavaşın şaşkın bakışı. Eşeğin Yavaşa yalvarışı hal diliyle. Melul mahzun... O güzel gözlerini yere dikişi. Utangaçlığı...Bu kareye yansımış mı? Bakın bakalım. Elimdeki telefonun gözüyle ancak bu kadarını kaydedebildim.
Öyle bir bağlamış ki bağlayan. Eşeğin ayaklarını oynatması mümkün değil. Ayaklarını oynatabilse ipi koparabilir. Ama ne mümkün...
Yavaş çıkardı çantasından Sivas bıçağını. Kesti eşeği olduğu yerde sabitleyen ipleri. İpleri,diyorum. Birkaç kat sarmış çünkü. Kördüğüm atmış. Hayvancağız saatlerdir olduğu yerde dikilmiş. Hareketsizlik iflahını kesmiş. İplerden kurtulunca yürüdü küçük adımlarla. Sendeledi. Dengesini sağlayamadı. Durdu bir süre. Sonra yürüdü gitti köye aşağı.
Yavaş İsmaille baktık ardından. Hüzünlendik. Sahibinin neden böyle bir zulüm yaptığını anlayamadık. Araştırıyoruz. Köyde eşek yok. Olsa olsa çobanlardan birinin. Onlarda var eşek. Gökayın mı? Mizafer (Muzaffer)in mi? Yoksa Belörenin çobanları mı bıraktı? Bulacağız o zalimi. Araya sora...
Andımız olsun. Bu zulmü yapanı bulup hesap soracağız. Hiç olmazsa ağzımızın harını alacağız. Bu vicdansızlığın hesabını sormazsak bize de adam demesinler.
30.09.2014
30.09.2014
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
23.10.2014 10:37:00
Abdulkadir Bey, size dostum diye hitap edeceğim izniniz olursa. Çünkü "Ehl-i dil birbirin bilmemek insaf değil" denilmiş. Şükür okuyoruz,yazıyoruz. Paylaşıyoruz. Ne güzel ediyoruz.Ben de sizi ilgiyle okuyorum. İçtenliğime inanın özellikle Yozgat'ın tarihi bahsinde,Yozgat kültürüyle ilgili çok şeyler öğreniyorum. Bizim bu öğrenmelerimiz son nefesimize kadar sürer inşallah...
Bizim zavallı eşeği bu hale getirenleri araştırdık. Yavaş İsmail'le...Tahmin ettiğimiz gibi Belören'in sığır çobanınınmış.Adını yazmayayım da bu çoban eşeği Yöhmür'ün yazısına bırakmış. Hayvan biraz da görme özürlü. Yöhmür'de pancar tarlalarına dirlik vermiyor diye birileri ayaklarından bilindiği üzere sıkıca bağlamış. Bu zalimi tüm araştırmalarımıza karşın bulamadık. Şimdi bu eşek Oğulcuk'un maskotu oldu. Tüyünü düzdü. Gezip tozuyor. Kimseler de dokunmuyor. Keyfi yerinde...Kışın köydeki yerleşiklerden birine kapılanacak. Söz aldık. Vaziyet bundan ibarettir efendim."Made in Kürtün"e de çok güldüm. Selam ve saygıyla...
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
02.10.2014 20:36:00
Değerli Mustafa Bey'ciğim. Yazılarınızı merakla takip ediyorum. Bazıları çok hoşuma gidiyor, eskilerin tabiri ile (artık bizde eski olduk ya neyse) bıyık altından gülüyorum. Yazınızı okuyunca eşeğin ayaklarının hemde sıkıca bağlanmasına bir anlam veremedim. Benim bildiğim, köylü atını tavlaya bırakmışsa otlarken ön ayaklarını bağlarsa da böyle sıkıca değil biraz kısaca bir iple bağlarki büyük adım atıpta gözden uzaklaşmasın diye. Eşeği cezalandırmak için böyle bir yola başvurulmuş ise bunu yapanı mutlaka bulmanızı bende bilhassa istirham ediyorum. Kürtün deyince, bende sizi bıyık altından güldürmek için duyduğum bir vakayı nakledeyim. Gümüşhane'ye bağlı Kürtün ilçesinde Glok tabancanın tıpa tıp benzerini yapmışlar ve üzerine de Made in Kürtün yazmışlar. Bir vatandaşımız vasıtasiyle Hollanda'ya götürülüp satılan bu tabanca ecnebilerin çok beğenisi kazanmış. Sipariş vermek için Kürtün hangi devlet acaba diye arayıp durmuşlar.
Mustafa Topaloğlu
23.10.2014 10:37:00Abdulkadir Bey, size dostum diye hitap edeceğim izniniz olursa. Çünkü "Ehl-i dil birbirin bilmemek insaf değil" denilmiş. Şükür okuyoruz,yazıyoruz. Paylaşıyoruz. Ne güzel ediyoruz.Ben de sizi ilgiyle okuyorum. İçtenliğime inanın özellikle Yozgat'ın tarihi bahsinde,Yozgat kültürüyle ilgili çok şeyler öğreniyorum. Bizim bu öğrenmelerimiz son nefesimize kadar sürer inşallah...
Bizim zavallı eşeği bu hale getirenleri araştırdık. Yavaş İsmail'le...Tahmin ettiğimiz gibi Belören'in sığır çobanınınmış.Adını yazmayayım da bu çoban eşeği Yöhmür'ün yazısına bırakmış. Hayvan biraz da görme özürlü. Yöhmür'de pancar tarlalarına dirlik vermiyor diye birileri ayaklarından bilindiği üzere sıkıca bağlamış. Bu zalimi tüm araştırmalarımıza karşın bulamadık. Şimdi bu eşek Oğulcuk'un maskotu oldu. Tüyünü düzdü. Gezip tozuyor. Kimseler de dokunmuyor. Keyfi yerinde...Kışın köydeki yerleşiklerden birine kapılanacak. Söz aldık. Vaziyet bundan ibarettir efendim."Made in Kürtün"e de çok güldüm. Selam ve saygıyla...
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
02.10.2014 20:36:00Değerli Mustafa Bey'ciğim. Yazılarınızı merakla takip ediyorum. Bazıları çok hoşuma gidiyor, eskilerin tabiri ile (artık bizde eski olduk ya neyse) bıyık altından gülüyorum. Yazınızı okuyunca eşeğin ayaklarının hemde sıkıca bağlanmasına bir anlam veremedim. Benim bildiğim, köylü atını tavlaya bırakmışsa otlarken ön ayaklarını bağlarsa da böyle sıkıca değil biraz kısaca bir iple bağlarki büyük adım atıpta gözden uzaklaşmasın diye. Eşeği cezalandırmak için böyle bir yola başvurulmuş ise bunu yapanı mutlaka bulmanızı bende bilhassa istirham ediyorum. Kürtün deyince, bende sizi bıyık altından güldürmek için duyduğum bir vakayı nakledeyim. Gümüşhane'ye bağlı Kürtün ilçesinde Glok tabancanın tıpa tıp benzerini yapmışlar ve üzerine de Made in Kürtün yazmışlar. Bir vatandaşımız vasıtasiyle Hollanda'ya götürülüp satılan bu tabanca ecnebilerin çok beğenisi kazanmış. Sipariş vermek için Kürtün hangi devlet acaba diye arayıp durmuşlar.