Bu başlık bende Ömer Seyfettinin Diyetini çağrıştırıyor. Hani Koca Ali var ya Diyetin baş kişisi. Çeliğe su veren demirci. Kılıç ustası. Hırsızlıkla suçlanan. Hacı Kasapın diyet ödemesiyle kolu kesilmekten kurtulan yalnız adam... Sonraları Hacı Kasapın kölesi gibi her bir işini gören yine de Hacı Kasapın ikide bir Unutma, kolunu ben kurtardım. Diyetini ödemeseydim kolun kesilecekti. hatırlatmalarına dayanamayıp kolunu kesip Hacı Kasapa Al diyetini! diye fırlatıp atan... Ve başını alıp giden Koca Ali.
Diyet, olay hikayeleri içinde benim için bir numaradır.
Kefil de böyle bir olay hikayesidir. Hacı Ayyıldızdan dinledim. Ben anlatayım. Okuyup siz de bir değerlendirin bakalım:
Kefilin kahramanı Hacı Ömer Oğulcukludur. Bizim köylü. Varlıklıdır. Hacımer Ağa derler Oğulcukta. Çok çalışkandır. Gecesi gündüzü yok. Bir dakikası boş geçmez. Ağalığına bakmaz. Yeri gelir, bağ beller. Bostan sular. Irgat varsa tarlada, bağda, bahçede... Azık götürür. Rahat edemez, onlarla işe koşulur. Ağa mıdır, ırgat mıdır bilemezsiniz. Bu titizliği işine saygısındandır.
Hacı Ömer Ağa Kayserinin sayılı zenginlerinden Adem Ağanın yakın arkadaşı. Adem Ağa ki bir zamanlar onun hanı, garajı, oteli parmakla gösterilirdi. İyiliksever bir zat-ı muhterem. Yaralı parmağa merhem sürerdi.
Hacı Ömer Ağa, bizim köyden birine kefil olacak. Kayseride Adem Ağaya gidecekler. Kefil olduğu kişi orta halli. Bir çift öküz alacak. Alacak da parası yok. Bu parayı tedariklerse öküzleri alması kolay. Harmanı kaldırdıktan sonra borcunu ödeyecek.
Vardılar Adem Ağanın yanına. Hacı Ömer Ağa hoşbeşten sonra sadede geldi:
-Adem Ağa! Bize bir çift öküz parası virecağan. Harman sonu paranı cibinde bil. Ben buna kefilim.
Adem Ağa ikiletmedi:
-Arada sen olduktan sonra arkadaş lafı mı olur? Hay hay!..
Adem Ağa parayı saydıktan sonra kendi hazırlattığı meşin keseye koyup verdi Hacı Ömer Ağaya. O da arkadaşına teslim etti. Adam, para kesesini yeleğinin cebine koydu. Çıktılar Adem Ağanın mekanından. Hacı Ömer Ağanın Kayseride görülecek işi var. Arkadaşı durmadı. Büyükkışladan bir çift öküzün pazarlığını yapmış. Ver elini Oğulcuk... deyip düştü yola. O zamanlar Erkilet üstü Şeher Yolundan gelinip gidiliyor. Çokgözü Yamıla Barajı yutmamış. Çokgöz Kızılırmak üstünde tam on yedi kemerli bir ata yadigarı. Selçuklulardan kalma. Zaten ulaşım atla, eşekle, at arabasıyla yapılıyor. Kahramanımız atla gelmiş. Zaten atı da ödünç almış bir komşusundan.
Çokgöze gelince hem biraz dinlenecek. At da yorulmuş, o da biraz soluklansın. Adamcağız atı ırmak kenarında bir ağaca alelusul bağladı. Geldi kıyıya. Kollarını sıvayıp çemrendi. Abdes alacak. Eğildi suya. Ellerini yıkadı. Tam o sırada yeleğin cebindeki kese suya düştü. Aman yaman kese, Kızılırmakın sularına karışıp kaynadı. Sular boz bulanık akıyor. Bizimki beyninden vurulmuşa döndü. Çaresizce kıyıda bir aşağı bir yukarı koşturdu bir süre. Elinden bir şey gelmedi. Süklüm püklüm döndü köye.
Öküzleri alamadı. Kimselere bir şey diyemedi. Bir tek Hacı Ömer Ağa biliyor. Harmandan kalkıldı. Para ödenecek. Adamcağız ne yapsın? Elde yok, avuçta yok.
Hacı Ömer Ağa Kayseride Adem Ağanın yanına geldi. Öyle ya, kefilin ya saçı ya sakalı. Adem Ağa hemen parayı sordu:
-Arkadaş senin adamın parayı getirmedi.
Hacı Ömer Ağa alttan aldı:
-Biliyom arkadaş. Söylesem inanmazsın. Senin verdiğin parayı benim arkadaş ırmağa düşürmüş. Paran bende. Birkaç gün sonra ödeyecağam...
-Canın sağ olsun Hacı Ömer, dedi Adem Ağa. Biraz da canı sıkıldı, ama belli etmemeye çalıştı. Aynı gün Yamılallı balıkçılar Adem Ağaya balık getirdiler. Kızılırmaktan tutmuşlar iri iri sazanlar... Mutfakta balıklar temizlenirken birinin karnından bir meşin kese çıktı. Adem Ağanın hanımı keseyi alıp eşine getirdi:
-Bu kese balığın karnından çıktı herif...
Adem Ağa keseye baktı. Bu kendi kesesine benziyor. Açtı keseyi. İçindeki para olduğu gibi duruyor. Biraz nemlenip eprimiş... O zaman anladı Adem Ağa bu paranın Oğulcukluya verdiği para olduğunu.
Hemen ertesi günü bizim Oğulcuka haber uçurdu. Hacı Ömer Ağaya haber gönderdi:
-Arkadaş! Kuşüm çekmeyin. Para geldi. Arkadaşına söyle bana borcu morcu yok, dedi.
07.01.2016
Diyet, olay hikayeleri içinde benim için bir numaradır.
Kefil de böyle bir olay hikayesidir. Hacı Ayyıldızdan dinledim. Ben anlatayım. Okuyup siz de bir değerlendirin bakalım:
Kefilin kahramanı Hacı Ömer Oğulcukludur. Bizim köylü. Varlıklıdır. Hacımer Ağa derler Oğulcukta. Çok çalışkandır. Gecesi gündüzü yok. Bir dakikası boş geçmez. Ağalığına bakmaz. Yeri gelir, bağ beller. Bostan sular. Irgat varsa tarlada, bağda, bahçede... Azık götürür. Rahat edemez, onlarla işe koşulur. Ağa mıdır, ırgat mıdır bilemezsiniz. Bu titizliği işine saygısındandır.
Hacı Ömer Ağa Kayserinin sayılı zenginlerinden Adem Ağanın yakın arkadaşı. Adem Ağa ki bir zamanlar onun hanı, garajı, oteli parmakla gösterilirdi. İyiliksever bir zat-ı muhterem. Yaralı parmağa merhem sürerdi.
Hacı Ömer Ağa, bizim köyden birine kefil olacak. Kayseride Adem Ağaya gidecekler. Kefil olduğu kişi orta halli. Bir çift öküz alacak. Alacak da parası yok. Bu parayı tedariklerse öküzleri alması kolay. Harmanı kaldırdıktan sonra borcunu ödeyecek.
Vardılar Adem Ağanın yanına. Hacı Ömer Ağa hoşbeşten sonra sadede geldi:
-Adem Ağa! Bize bir çift öküz parası virecağan. Harman sonu paranı cibinde bil. Ben buna kefilim.
Adem Ağa ikiletmedi:
-Arada sen olduktan sonra arkadaş lafı mı olur? Hay hay!..
Adem Ağa parayı saydıktan sonra kendi hazırlattığı meşin keseye koyup verdi Hacı Ömer Ağaya. O da arkadaşına teslim etti. Adam, para kesesini yeleğinin cebine koydu. Çıktılar Adem Ağanın mekanından. Hacı Ömer Ağanın Kayseride görülecek işi var. Arkadaşı durmadı. Büyükkışladan bir çift öküzün pazarlığını yapmış. Ver elini Oğulcuk... deyip düştü yola. O zamanlar Erkilet üstü Şeher Yolundan gelinip gidiliyor. Çokgözü Yamıla Barajı yutmamış. Çokgöz Kızılırmak üstünde tam on yedi kemerli bir ata yadigarı. Selçuklulardan kalma. Zaten ulaşım atla, eşekle, at arabasıyla yapılıyor. Kahramanımız atla gelmiş. Zaten atı da ödünç almış bir komşusundan.
Çokgöze gelince hem biraz dinlenecek. At da yorulmuş, o da biraz soluklansın. Adamcağız atı ırmak kenarında bir ağaca alelusul bağladı. Geldi kıyıya. Kollarını sıvayıp çemrendi. Abdes alacak. Eğildi suya. Ellerini yıkadı. Tam o sırada yeleğin cebindeki kese suya düştü. Aman yaman kese, Kızılırmakın sularına karışıp kaynadı. Sular boz bulanık akıyor. Bizimki beyninden vurulmuşa döndü. Çaresizce kıyıda bir aşağı bir yukarı koşturdu bir süre. Elinden bir şey gelmedi. Süklüm püklüm döndü köye.
Öküzleri alamadı. Kimselere bir şey diyemedi. Bir tek Hacı Ömer Ağa biliyor. Harmandan kalkıldı. Para ödenecek. Adamcağız ne yapsın? Elde yok, avuçta yok.
Hacı Ömer Ağa Kayseride Adem Ağanın yanına geldi. Öyle ya, kefilin ya saçı ya sakalı. Adem Ağa hemen parayı sordu:
-Arkadaş senin adamın parayı getirmedi.
Hacı Ömer Ağa alttan aldı:
-Biliyom arkadaş. Söylesem inanmazsın. Senin verdiğin parayı benim arkadaş ırmağa düşürmüş. Paran bende. Birkaç gün sonra ödeyecağam...
-Canın sağ olsun Hacı Ömer, dedi Adem Ağa. Biraz da canı sıkıldı, ama belli etmemeye çalıştı. Aynı gün Yamılallı balıkçılar Adem Ağaya balık getirdiler. Kızılırmaktan tutmuşlar iri iri sazanlar... Mutfakta balıklar temizlenirken birinin karnından bir meşin kese çıktı. Adem Ağanın hanımı keseyi alıp eşine getirdi:
-Bu kese balığın karnından çıktı herif...
Adem Ağa keseye baktı. Bu kendi kesesine benziyor. Açtı keseyi. İçindeki para olduğu gibi duruyor. Biraz nemlenip eprimiş... O zaman anladı Adem Ağa bu paranın Oğulcukluya verdiği para olduğunu.
Hemen ertesi günü bizim Oğulcuka haber uçurdu. Hacı Ömer Ağaya haber gönderdi:
-Arkadaş! Kuşüm çekmeyin. Para geldi. Arkadaşına söyle bana borcu morcu yok, dedi.
07.01.2016
07.01.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ