Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

KEKLİK AVI

Keklik avı deyince Silifke türküsünü yazmamak olmaz. Türküyle başlayalım:
.
“Yar yar...
Nereden gelirsin Silifke kalesinden
Ne gezersin açlık belasından
Nerede yattın beyin konağında

Ne varıdı kupkuru yerde hey...
.
Kekliği düz ovada avlayalım
Kanadını çam dalına bağlayalım
.
Yar yar...
Buyurun arkadaşlar davetim var benim
Herkes kendi kesesinden yesin içsin saltanatım var benim
Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim hey...
.
Kekliği düz ovada avlarlar
Kanadını çam dalına bağlarlar”
.
Hareketli bir türküdür. Kaşık havasıdır. Bu türküye Mutlular da sahip çıkar. Hatta ilk dizede geçen “Silifke kalesi”nin yerini “Zirzop kalesi” almış Mutlular’ın dilinde. Neyse işin bu tarafı bizi pek ilgilendirmez. Silifke de Mut da aynı yörenin iki güzide ilçesi. Birbirleriyle çekişmeleri bitmez...
.
Biz gelelim keklik avına. Şıh Ömer, iyi kuşçu. Güvercinleri var takla makla. Kayseri’den, Yozgat’tan kuşçu arkadaşları var. Zaman zaman gelmeleri gitmeleri oluyor. Bir de kuş muhabbetine başladılar mı susturabilene aşk olsun.
Bir tarihte kekliğe merak sardı Şıh hazretleri. Bir kınalı keklik. .. Almış getirmiş Kayseri’den. Süzüm süzüm süzünüyor. Öyle bir alımlı ki görmelisiniz. Ya kafesi... Keklik diyor: “Ben güzelim.” Kafesi diyor: “Ben güzelim.”
.
Aklına nerden geldiyse Aziz Şıh keklik avlamaya heves etti. Öyle avcılığı da yok hani. Kayseri’de akıl vermişler. Kekliği kafesiyle götürüp bir dağın eteğindeki düzlüğe bırakacaksın. Yanına da tuzak kurmalı. Keklik ötünce onun sesine diğer keklikler gelecek. Geliş o geliş...Hani bir de deyim var ya keklik gibi avlamak. İş oldukça kolay canım. Öyle zor bir tarafı yok...
.
Şıh’la yeğeni Baba Yusuf bir akşam yakını bindiler Hacı Röno’ya. Tuttular Kurşunlu’nun yolunu. Kurşunlu en yüksek dağı bizim oraların. Kuzeyinde Yöhmür ovası, güneyi Kızılırmak vadisi. Oğulcuk’a uzaklığı on kilometre. Kurşunlu’nun eteğinde uygun bir yere kafesi sabitlediler. Yanına yöresine de avcıların söylediği biçimde tuzak kurdular. Bırakıp geldiler köye.
.
O gece Şıh heyecandan uyuyamadı. Sabahı zor etti. Daha güneş doğmadan Baba Yusuf’la Kurşunlu’ya vasıl oldular. Tuzaklı yere geldiler. Kafes yerinde. Keklik dut yemiş bülbüle dönmüş. Hayvan tir tir titremede. Tuzağa bir kartal düşmüş. Kartal bir hayli uğraşıp didinmiş. Ama kurtulamamış. Kendi can telaşından kekliği görmemiş bile. Bir de kekliğe sor. Ölüp ölüp dirilmiş fukara.
Aziz Şıh, keklik umarken bir kartal düşmüş kurduğu tuzağa.

Baba Yusuf’a dedi ki:

-Yiğenim! Nöğorek, bizim gısmetimiz de buyumuş.

10.03.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ