Hacı Ali Özturanın hazırladığı kitap: Maraş Ağzı Köroğlu. Maraş Ağzı Köroğlunu ben seksenli yıllarda Aksuda okudum. O yıllarda yayına başlayan haftalık Aksu gazetesinde tefrika edildi. Maraş Ağzı Köroğlu, Aksunun ikinci sayfasında bölüm bölüm yayınlandı. Büyük ilgi gördü. Kendi adıma söyleyeyim. Ben hiçbir bölümünü kaçırmadım. Satır satır okudum Maraş Ağzı Köroğlunu.
O yıllarda yazdığım bir yazıda Maraş Ağzı Köroğlunun mutlaka kitaplaştırılması gerektiğini vurguladım. Daha sonra yine Maraş Ağzı Köroğluna bazı yazılarımda gönderme yaptım.
Maraş Ağzı Köroğlu 2009da kitaplaşmış. Ukte Kitaplığı, Maraş Kültürü Edebiyat Serisinde Maraş Ağzı Köroğlunu kültür dünyasına kazandırmış.
Kitabı edinip okuyamadım. Ama sanal ortamda Şehir Kütüphanesi Kitaplar sitesinde okudum. Notlar aldım. Ne yazık ki şimdi aynı sitede Maraş Ağzı Köroğluna ulaşamıyorum. Notlarıma bakarak alıntı yapacaktım. Maalesef bu imkandan yoksun kaldım.
.
Hacı Ali Özturan Maraş Ağzı Köroğlunu hikaye anlatıcılarından dinlemiş. Bu anlatıları kahvehanelerde özellikle Ramazan gecelerinde anlatan meddahlardan.
Meddah ki bir sandalyede oturmuş. Omzunda havlu. Elinde sopası. Bu sopayı kimi zaman kılıç, kimi zaman saz misali kullanır. Bazen uyuklayanları uyarmak için Tak! Tak! vurur masaya. Bazen boğazı kurur. Uyarır kahveciyi: Bu, Omardan gelmiyor, damardan geliyor. der. Kahveci anlar tabii. Hemen koşturur suyunu, çayını meddahın.
.
On iki bölümden oluşmuş Maraş Ağzı Köroğlu. Her bölüm döşemeyle başlıyor. Bu bir gelenektir. Halk hikayelerinin girişinde dinleyicilerin dikkatini toplamak için anlatıcı bir girizgah yapar. Maraş Ağzı Köroğlunda bölüm başlarındaki döşeme bölümünde tekrar edilen manzumeyi aktarayım.
Meddah şöyle başlıyor anlatıya:
.
Eski çeşmim var iken deryalarda
Deryalar dalgalanmasın
Birde vay! İkide vay! Üçte vay!
Bir derde müptelayım ki
Desem vay! Demesem vay!
Ve dinleyicilere (seyircilere) der kİ:
-Diyelim mi?
(Dinleyiciler hep bir ağızdan):
-Diyeliiim!
-Hay hay!.
.
Bu manzum girizgahta benim dikkatimi çeken bir husus var. Eski çeşmim var iken deryalarda dizesinde Eski çeşmim..in yazılışı hatalı gibi geliyor bana. Bu tamlamada çeşm Farsça gözdür. Böyle olunca Eski gözüm gibi bir anlam ifade ediyor Eski çeşmim.
Bu tamlama şöyle yazılmalıdır bence: Eşk-i çeşmim... Sebebine gelince eşk göz yaşı, çeşm göz demektir. Eşk-i çeşmim gözümün yaşı anlamına gelir. Bu tamlamayı Eşki çeşmim biçiminde de yazabiliriz. Ama eski ile eşk-i karıştırmamak kaydıyle. Bir mübalağa yapılmış. Şöyle vayvaylıyor anlatıcı:
"Deryalarda göz yaşım varken deryalar dalgalanmasın. Öyle dertliyim ki! Gözüm yaşı deryalara karıştı. Kime diyem derdimi? Vay! Vay!"
.
Döşeme bölümünde meddahımız alıyor sazı eline. Karacaoğlandan, Dadaloğludan, Pir Sultandan, Dertliden, Kağızmanlı Hıfzıdan, Aşık Sadıktan,Vartandan şiirler okuyor. Esnaf destanı,Yaş destanı, Kırat bozlağı, Sultan Süleymana kalmayan dünya... Kağızmanlı Hıfzının ölen nişanlısının ardından yaktığı ağıt dinleyicileri hüzünlendiriyor. Yaş (ömür) destanı dinleyenleri gam ve gussa denizine gark ediyor.
Burada noktamızı koyup gerisini bir sonraki yazıya bırakalım.
17.03.2017
17.03.2017
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
18.03.2017 21:12:00
Değerli Dostum Mustafa Beyciğim,
Ben nasıl demeyeyim gözün kör olmasın ey televizyon, ey akıllı telefon. Bütün bu güzel deyişler, maniler, türküler, ağıtlar bu aptal kutusu yok iken köy odalarında, harman yerinde, bağ bostan beklenirken, davar-kaz güderken meydana çıkıyordu. Şimdide çıkıyorsa da kulağasma. Bu renk bu koku yok. Ya da bize öyle geliyor.
Şu güzelliğe bakınız,
Eşk-i çeşmim var iken deryalarda
Deryalar dalgalanmasın
Birde vay! İkide vay! Üçte vay!
Bir derde müptelayım ki
Desem vay! Demesem vay!
Ve dinleyicilere (seyircilere) der kİ:
-Diyelim mi?
(Dinleyiciler hep bir ağızdan):
-Diyeliiim!
-Hay hay!.
Kapattım gözlerimi, kendimi dinleyenlerin arasında farz ediyorum. Vay ki vay!
Yüreğinize sağlık, devamını heyecanla bekliyorum. Sevgiler, selamlar.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
18.03.2017 21:12:00Değerli Dostum Mustafa Beyciğim,
Ben nasıl demeyeyim gözün kör olmasın ey televizyon, ey akıllı telefon. Bütün bu güzel deyişler, maniler, türküler, ağıtlar bu aptal kutusu yok iken köy odalarında, harman yerinde, bağ bostan beklenirken, davar-kaz güderken meydana çıkıyordu. Şimdide çıkıyorsa da kulağasma. Bu renk bu koku yok. Ya da bize öyle geliyor.
Şu güzelliğe bakınız,
Eşk-i çeşmim var iken deryalarda
Deryalar dalgalanmasın
Birde vay! İkide vay! Üçte vay!
Bir derde müptelayım ki
Desem vay! Demesem vay!
Ve dinleyicilere (seyircilere) der kİ:
-Diyelim mi?
(Dinleyiciler hep bir ağızdan):
-Diyeliiim!
-Hay hay!.
Kapattım gözlerimi, kendimi dinleyenlerin arasında farz ediyorum. Vay ki vay!
Yüreğinize sağlık, devamını heyecanla bekliyorum. Sevgiler, selamlar.