Mustafa TOPALOĞLU

HASBİHAL

mustafatmatpl@hotmail.com

MECLİS KARARI

“Oğulcuk’ta otlakçı kim?” diye sorsanız beni gösterirler. Evet, ben otlakçıyım arkadaş. Otlakçılığım sigaradan yana. İlk gençlik yıllarından tutun bu yaşıma kadar sigara içerim. Ama tiryaki değilim. Kimi zaman sigaraya para vermişimdir. Artık sigara almıyorum. Çünkü yerli  sigaralar piyasadan kalkalı hanı hanı oldu. Hepsi tarihe karıştı. Yenice, yeni harman, bahar, çamlıca, bafra, samsun, maltepe, birinci, ikinci… Meclis sigarası, asker sigarası, silahlı kuvvetler gibi bazı özel sigaralar da vardı. Yedeksubaylığımda karton karton silahlı kuvvetler sigarası aldım. İzne geldiğimde dosta ahbaba paket paket dağıttım.
 
Şimdi yine içerim. Ama dumanını savururum. Asla içime çekmem. Sigara tutulursa bir mecliste hiç geri çevirmem. Yakarım. Dumanını tellendiririm.
Benim böyle hazır içici olmam adımı otlakçıya çıkardı. Olsun. Otlakçı olalım bakalım.
 
Bizim köyde Hakkı emmimiz otlakçıydı. Bir de Milazım emmi. Milazım emmi sigarayı ister, alırdı. Yakar, dumanını savururdu. Bir de laf sokuştururdu:
-Enayi kesesinden içiyok, ohhh! derdi.
 
Hakkı emmi güler yüzlü, tatlı dilliydi. Dili güllüydü. O da benim gibi tarama özürlüydü. Er lakabıyla anılır. Oğulcuk’ta Kel Haggı derlerdi. Foter giyerdi. Başından foteri  hiç eksik olmazdı. Vakti zamanında çok iyi sigara  tiryakisiymiş. Ne etmiş etmiş, sigarayı bırakmış. Bu merete müptela oldun mu öyle kolay kolay bırakamazsın.  
 
Hakkı emmi bırakmış. Sigara içmiyor, sigara içilen yerlerin semtine uğramıyor. Bir müddet böyle devam etmiş. Şimdi bu cümleden tekrar sigaraya başlamış gibi bir anlam çıkardınız değil mi? Çok haklısınız. Sigarayla papaz olan Hakkı emmi, bir süre sonra sigarayla yine haşir neşir olmuş. Sanki hasretlerin kavuşması gibi…
 
Hakkı emminin büyük oğlu Mesut abi anlattı. Diyor ki Mesut abi.
 
“Bir gün baktım, babam sigara içiyor. Şaşırdım. Ben babamın sigarayı bıraktığını biliyordum. Oysa babam yine sigara içiyor.
 
-Baba, dedim. Hani sen sigarayı bırakmıştın? Noldu? Dayanamadın mı?
 
-Yok oğlum! Dayanamayacak ne var? Dayanmasına dayanırım da ortada meclis gararı var.
 
-Yav ne meclis gararı baba? Sen benimle dalga mı geçiyon?
 
-Niye dalga geçiyim? İşte işdiğim meclis cuvarası… İsmağal Haggı Paşa yollamış. Gosgocaman paşa. Beni diyip  gondermiş. İşmezsek olmaz oğlum.
 
Meğer zamanın Yozgat Milletvekili İsmail Hakkı Tunaboylu babama iki karton meclis sigarası göndermiş. O paketler bitene kadar babam meclis sigarasını tellendirdi. Daha sonra bıraktı.”
 
Benim hatırladığım Hakkı emmi paket taşımazdı. Zaman zaman bir paket sigara alırdı. Hemen nazının geçtiği tiryakilere dağıtırdı. Ondan sonra bu tiryakileri gördüğünde alır, yakardı. Nazının geçtiği bir tiryakiye bir “Cuvara virele…”deyişi vardı ki… Eğer tütün tiryakisiyse muhatabı  ellerini birbirine vurur,  tabakayı isterdi. Parmakları tütün sarma işareti yapardı.  Yüzünü bir aydınlık kaplardı. Dudaklarında bir gülümseme, ışıklı bakışları...
 
 Tütün koyardı tütün kağıdına.  Kalem inceliğinde sigara sarardı. Yakardı sigarayı. Sonra sigara dumanının gölgesinde tatlı bir söyleşi başlardı.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ